Gözlerim, sabahın puslu mavisi altında, sessiz bahçede yürüyen iki kızı takip ediyordu. Yakın arkadaş oldukları belliydi. Bana çok aşina olan bir görüntüydü. Sırrını güvende tutacağım, demiştin. Yalancı. Kızlar ağır adımlarla gözden kayboldu, uzak sesler yerini gerçek gürültüye bıraktı.
"Sizce barışırlar mı?"
İlayda'nın merak dolu sesinin Aleyna'da yarattığı etkiyi görmek için göz ucuyla ona baktım. Yüzü bembeyaz olmuştu. "Burcu affederse neden olmasın?" diyerek ortaya yoruma açık bir cümle attım.
Henüz ilk ders başlamadan Tamer Burcu'yla konuşmak için onu bir yere götürmüştü ve sınıfta Burcu'nun dönüşünü bekliyorduk. İğrenç ilişkileri benim umrumda değildi fakat Aleyna'nın hayalet görmüş gibi bir suratla etrafa bakınması biraz hoşuma gitmişti.
Aleyna bir anda bana dönüp "Affeder mi?" diye sordu.
"Seviyorsa affedebilir." diyen, elbette İlayda'ydı. Gözlerimi devirip bacaklarımı yaslandığım kaloriferden ayırdım. "Bence bir ihaneti affetmek için sevgiden daha fazlası gerekir." dedim kendimi tutamayıp.
"Orası öyle ama eğer çok seviyorsam affedebilirim. Tabi sevgilimin pişman olduğuna ve bir daha yapmayacağına emin olursam. Sonuçta kim iyi giden ilişkisini bir sürtük yüzünden bozmak ister ki?"
Bakış açısı bana o kadar yabancıydı ki bir an yüzümü buruşturacağımı sanmıştım. İkisi kalorifere yaslanmıştı, ben de karşılarında durmuş pencereden dışarıya bakıyordum. Tenha bahçeyi izlemek bu aptalları dinlemekten daha huzur vericiydi.
"Ama asla emin olamazsın." dedim birazdan onu ezeceğimi bilmenin rahatlığıyla. "Bir kere ihanet eden adama sırtını yaslayabiliyorsan helal olsun sana. Ben asla affetmezdim."
Tuhaf bir bakışla "Çok katısın Nazlı." diye mırıldandı.
Bakışlarım ok gibi Aleyna'nın yüzüne saplandı, sıra ondaydı. Tatlı gülümsememle Aleyna'ya eğildim. "İlayda affeder, ben affetmiyorum. Sen ne düşünüyorsun, Aleyna? Çok sessizsin."
Onlarla alay ettiğimin farkına varsalar daha fazla eğlenebilirdim. Gözlerini kırpıştırıp kararsız bir şekilde dudaklarını araladı. "Ben... Bilmiyorum. Yani-"
"Ah, benimki de soru. Sen fazla iyi niyetlisin, öyle bir şey olsa kesin affederdin." diye konuşurken gözlerimi abartıyla devirmiştim. Az önceki bıkkınlığım, yerini keyifli bir gülümsemeye bırakmıştı.
Kısa bir sessizliğin ardından Burcu'nun gelmesiyle dikkatimiz dağıldı. İlayda az önceki gerginliği unutmuş gibi "Ne oldu? Özür diledi mi? Affettin mi? Anlatsana!" diye konuştu heyecanla.
Burcu saçlarını omuzlarından geriye itti, bunu yaparken üzgün görünüyordu. Sahte bir üzgünlük. "Pişman olduğunu söyledi. Beni hala seviyormuş falan..."
"Sen ne dedin?"
"Onu reddettim."
"Gerçekten mi? Tamamen bitti yani ilişkiniz?" dedi Aleyna yüzsüzlüğünü tescillemek istercesine. Birkaç saniye önce onun yaptığı ihanet yüzünden utandığını düşünmüştüm. Sadece birkaç saniye.
Bir an Burcu'nun ona tokat atacağını sandım fakat yüzündeki soğuk ifadeyi çabucak toparladı ve sırıttı. "Tabi ki hayır. Sadece onu uzun bir süre süründürmeyi düşünüyorum. Değersiz bir kız için ilişkimizi harcayamam ama bir daha beni aldatmayacağından emin olmalıyım." dedi. Sonra kaşlarını hafifçe çatarak Aleyna'nın yüzünü izledi. "Ne? Neden öyle bakıyorsun?" dedi samimi bir gülüşle.
"Hiç. Yani... Ben bitirirsin sanmıştım. Sonuçta seni çok kırdı."
Midemi bulandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kukla
Teen FictionNazlı için hayat oldukça basitti. Bir kimliği vardı; aynada yansıması, dağınık ailesi, düzenli odası ve arkasında da kocaman yalnızlığı. Bir de Batuhan Ezgir vardı. Batuhan hepsinden daha karmaşıktı. ❆ 31.08.17