0.9

4.1K 466 117
                                    

Kaos. İhtiyacım olan tek şey buydu.

"Burcu, iyi misin?"

Burcu ile okulun futbol sahasının seyirci koltuklarında otururken güneş henüz batmamıştı. Dün ufak bir mide bulantısı yaşadığımı bu sabah anlamıştım ve tereddüt etmeden planıma sadık kalmaya karar vermiştim.

Ve az önce Burcu'ya gerçeği söylemiştim.

Aklımın bir ucundan itiraz sesleri yükselebilirdi; kimin umrundaydı ki?

Burcu ilgiyle çikolatasını kucağına bırakıp gözlerini hazırlık maçındaki çocuklardan çekti. "Evet? Dinliyorum."

Yüzümde neredeyse benim bile inanacağım o mahcubiyet vardı. Utanıyormuş, üzülüyormuş gibi. Başımı eğip kucağımdaki ellerime baktım. "Aslında sana o gece söyleyecektim ama... Yapamadım. Sonra olay patlak verince de..."

Kaşları çatıldı.

Alt dudağımı gergince ısırıp bıraktım. "Özür dilerim. İşin iç yüzünü bilmediğim için sana söylersem aranız bozulur sandım. Belki... Aleyna'nın bir açıklaması vardır, diye bekledim ama o sessiz kaldı. Daha erken söyleyebilirdim, hatalıyım."

Alayla güldü. Beklediğimden daha sakin görünüyordu. "Ne açıklaması? Yaptığı... Ah, neyse ne. Onların yanına bırakmayacağım bunu."

Bana değil sahaya bakıyordu. Endişeyle kolunu tuttum. "Ne yapacaksın?"

Kolumu nazikçe ittirdi ve ayağa kalktı. "Yaptığım zaman görürsün. Kimseye bahsetme, yeter."dedi kendinden emin bir şekilde.

Burcu arkasını dönüp giderken yüzümdeki şaşkınlık tuhaf bir gülümsemeye dönüşmüştü. Beklediğimden sakin kalışı, daha büyük bir depremin artçı sarsıntısıydı. Önümüzdeki günlerde ne olacağı mühim değildi zira her olay benim lehime işleyecekti.

Bacak bacak üstüne atıp maçı izlemeye devam edecekken tepemde beliren karaltıyla dikkatim o yöne döndü. Burcu'nun tokat attığı kız, yani İrem ve iki arkadaşı hemen yanımda dikilmiş, bana tepeden bakmanın tadını çıkarıyorlardı. Hafifçe dikelip ifadesizce yüzlerine baktım. "Ne var?"dedim sakince. İrem, küçük kız çocukları gibi ellerini göğsünde bağlamış, nefret dolu bakışlarını yüzüme dikmişti. Hazımsız birisi olduğu belliydi."Kimlerle takıldığına dikkat et, yeni kız. Gelir gelmez başına bela alırsın sonra."dedi üstünü örtmeye çalıştığı öfkesiyle. İster istemez gülümsedim.

Neyse ki bugün keyfim yerindeydi, onları listeme almayacaktım."Biraz ötede konuşur musunuz? Güneşimi kapatıyorsunuz."dedim istifimi bozmadan."Sen... Sen beni duymadın mı az önce?"dedi hayretle. Ciddiye alınmadığında öfkelenen, savurduğu tehditlerin içi boş olan bir kız çocuğu. Ciddiye alınmayacak tiplerden. Bu, yüzüne iki saniye baktığımda anlayabildiğim bir şeydi."Duydum. Şimdi uzaklaşın."dedim yüzümdeki tatlı gülümsemeyle."Cidden... Güneşi kapatıyorsunuz."

İrem kızlara kısaca baktıktan sonra yüzündeki şaşkınlığı gizlemeye çalışarak "Sen bilirsin. Bu sana ilk ve son uyarım."dedi, arkasını dönerken kızlara "Yürüyün."demişti. Başımı iki yana sallayıp güldüm. Kendilerini tehlikeli mi sanıyorlardı? Aptallar. Bunun gibi sözde zorbaların en iyi bildikleri şey grup halinde dolaşıp kendilerini güçlü sanmalarıydı. İrem'i az önce bana yaptığı gibi tek başına yakalayıp tehdit etsem, benden özür dilerdi.

Neyse ki bugün iyi günümdeydim.

*

Bu, dolandığım üçüncü sahaftı ve doğal olarak ilk baskı kitapların hiç biri Umut'un istediği kitap değildi. Adam tam bir başbelasıydı, istediği kitabı bulmak için daha çok araştırma yapmam gerekecekti ve henüz maliyetini düşünecek kadar yol kat etmemiştim. Gözlerim çeşit çeşit kitapta dolaşıp dükkanın sahibine döndüğünde henüz öğle olmamıştı.

KuklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin