Ğ

82 66 42
                                    

Kapı, hücre görevlileri tarafından kırılacak gibi çalındı. Gelen Yogan'dı. Khan kapı sesinden korkmuş; acele ile kapıya koştu ve açtı. "Nası çalıyorsun kapıyı öyle ya, korktum!" dedi ilk , ardından ekledi "Hoşgeldin!".

"Nasıl çaldım ki, aceleci gibi mi oldu?" dedi içeri girip kapıyı yavaşça kapatırken. "Alacaklı gibi oldu daha çok... Neyse boşver. Pek hoşbulmadın sanırım?" dedi eksikliği ifade etmek için. Ayakkabıları çıkarırken Yogan yordun gibiydi. "Ne... Ha, yoo, Ne bilim? Gelir gelmez öyle sorunca, dalmışım herhalde. Yoksa seni kim hoş bulmaz..?" deyip yanağından öptü. Yanındaki duvara yaslanıp " Hmm... Sen de haklısın tabii.. Benim gibisini...Hahaha!" derken hayran hayran baktı...

"O ne ?" diye sordu Khan, Yogan'ın elindeki tencereyi işaret ederek. Yogan arkasını dönüp "Oooo, şey. O akşam yemeğimiz. Annemle yaptık. Tadı inanılmaz güzel, tencereyi yiyeceksin!" deyip güldü...

Khan odasına gidip açık çekmeceyi görünce tekrar hatırladı o tarihi. Yogan'ın görmemesi gerektiğini düşündü, hızlıca yerdeki kağıt ve defterleri toplamaya başladı. Belkide her odasına girdiğinde o tarhi hatırlayacak ve sürekli merak içinde kalacaktı. Belki de yarına kadar unutmuş olacaktı. Ama şu an kimin umrunda..?

Odadan çıkarken " E-hadi o zaman hazırla da masayı yiyelim şu adını bilmediğim enfes yemeği..." dedi.

"Şimdi mi? Ama daha yoper kararmadı!" diye şaşırdı Yogan. "Yoperden kime ne? Ben acıktım." dedi bu sefer. Yogan'ın yanına oturup saçı ile oynamaya başladı. Bekletmeden "Sen de çok sık acıkıyorsun ya... Nasıl böyle yiyip de kilo almıyorsun, şaşarım." dedi itiraz eder gibi.

İyice yerleşti oturduğu yere Khan, " Bağzı şeyleri eksik hesaplıyorsun canım. Ben yiyorum evet, ama sürekli hareket ediyorum. Yatmıyorum ki..."

Yogan aldırmadı, biraz boşluğa baktı ve sonra "Hııı, kesin öyledir..." diye kabullendi. Khan gülüp geçti -konuyu kapattı-. İkiside sıkıldığını fark etti. Uzun süre sıkılmalarına rağmen öylece kaldılar.

"Ne kadar safsın yaa. Hadi kalk yemek yiyelim. Ben demesem öyle kalacan burda herhalde..." diye hareketlenme isteğini dile getirdi.

"Ben doydum!" dedi ancak...

"E daha demin acıktım diyordun... Şimdi ne oldu?" diye şaşırdı hemen. Khan minik bir tebessüm edip "Benim yemeğim senin kokun, bilmez misin?" Yogan daha farklı bir cevap bekliyordu, en azından iltifat beklemiyordu... "Yaa..." deyip oturdu yanına tekrar. Khan fırsat vermedi " Kalk lan şaka yaptım, hala açım..."

Yogan aldığı nefesi veremeden bu cümleyi duyunca öylece kaldı. Gülen yüzünün ifadesi istemese de mecburen değişti. Ayağa kalktı " Bari birkaç saniye mutlu kalsaydım!.."

Khan da kalktı ve mutfağa giderken "Hadi hadi, sen daha çok mutlu olacaksın buna mı üzülüyorsun? Hem, karnımdan önemli olamaz..." diye teselli etti. Yogan da arkasından gitti ve masayı hazırlayıp yemeye başladılar. Khan ilk defa yediği bu yemeği pek beğenmese de belli etmedi. Ne kadar açsa artık...

Akşama kadar bozmalı şakalı konuşmalarla vakit geçirdiler. Gece geç saate kadar uyumadılar, sadece sohbet ettiler. Bu sohbet sırasında birbirlerini daha ayrıntılı tanıdılar ve bazı konularda ne tür düşündüklerini paylaştılar.

Geçmişteki anılarını hatırladılar, ne kadar üzücü olsa da tebessüm sebebi olanlar da vardı. Haliyle gözyaşları, gülen yanaklardan süzülmüş oldu.

Bir süre sonra ikiside çok kötü olan anılarını anlatmak istemeyip boşluğa bakakaldı. Sıcak içecekleri soğuyamadan uyku bastırdı. İkisi de öylece uykuya daldı...

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin