Ç

127 99 89
                                    

Yogan sabah uyandığında, Khan' ın Hala uyuyor olduğunu gördü. Sessizce kahvaltı hazırlamak için alışması gereken mutfağa gitti. Sevidği türden bir kahveltı hazırlayıp Khan' a sürpriz yapacaktı Tabakların dizilişine kadar dikkat etti bir simetri hastası olarak.

Odaya gidip Khan' ı uyandırmkaiçin yaklaştığında uyurken gülümsediğini fark etti. Rüya gördüğünü aladı. Uyandırıp bunun sebebini soracaktı ki kıyamadı, "bırak Yogan, uyusun çok yoruldu herhalde." diye geçirdi içinden. Eğildiği yerden kalkarken Khan sanki suçüstü yakalanmış gibi derin bir nefes alarak yatağın öbür ucuna kaçmaya çalıştı. O ani hareketlerden Yogan da korktu, dolayısıyla gözleri projektör görmüş gibi açıldı.

"N-N'oluyor? Neden burdasın?" dedi Khan üzerindeki örtüyü çekiştirirken. Khan sanki gördüğü rüyayı Yogan' ın görmemesi gerekiyormuş gibi davrandı, bir şeyler saklıyor sanki? "Uyandıracaktım seni, neden? Yani uyandırmayım mı? Hayır, yani kahvaltı hazır dicektim..." diye panikledi Yogan, yüzü kızarmıştı. Bir an duraksadılar. "He tamam. S-sen git, ben gelirim" hala kekeliyordu.

Cevap vermeden başıyla onaylayıp gitti. Yogan odadan çıktıktan birkaç sanıye sonra gözlerini devirip derin bir nefes aldı 'ucuz atlattık' dercesine. Biraz daha bekleyip kalktı.

Kahvaltıda sormaya cesaret edemedi Yogan, diyemedi... Kahvaltı bitene kadar tek kelime etmediler. "Eline sağlık!" derken de ayağa kalktı Khan. Birkaç tabağı masadan kaldırıp odaya gitti tekrar.

Az sonra Odadan çıktığında dışarı çıkacakmış gibi giyinmişti. "Ben... Beni merak etme, yani işlerim var. Geleceğim tamam mı?" deyip Yogan' ın anlını bir minik öptü. Yogan, kendisini öpmese soracağı soruyu biliyordu fakat o küçük ayrıntı herşeyi unutturdu.

Khan evden çıktığında dün gittiği yolu aklına getirerek nerelerden geçtiğini düşündü. Adımlarını hızlandırarak Mekia' nın yolunu tuttu. Bağzı yerlerde karar vermekte zorlansa da uzun köprüyü görünce doğru yolda olduğunu anladı. Rüyasında gördüğü şeyi unutmamak için tekrar tekrar getiriyordu -sırıttığının farkında değil-. Adımlarını daha da hızlandırdı nereye gittiğini biliyor ve kararlıydı. Arada yopere bakıp dileklerde bolunuyordu...

Yaklaşık yüz adım ilerideki bankta oturan kadını görünce bir oh çekti, o kadındı. Artık yüzündeki tebessümün farkında idi. başını yere devirdi gülümsemesini gizlemek için. Sonradan bi anlamı olmadığını düşündü, tekrar karşıya baktı. Bu sefer ciddi idi...

Kadının yanına gelince sihirli sözcükleri söyledi; "Merhaba Sarhoş Ressamın Eseri!..". Kadının amaçsız yüz ifadesi birden neşe dolu birine döndü. Kalp atışlarını düzenlemeye çalışıp o da rüyasındaki sözleri söyledi; "Merhaba Yalnızlığın Eseri!..". Khan şaşıracağını bildiği halde şaşırdı. Aynı gecede aynı rüyayı, nasıl olur da görebilirlerdi ki? Fakat sevinç ön plandaydı.

"Bİliyor musun? Seninle rüyamda burada buluşuyorduk ve aynen böyle bir selamlaşma oluyordu..." dedi heyecanını bastırmak için. Aklına bir olay geldi, neden geldiğini bilmediği bir olay; tarlada çalışan Bofuk' a söyledikleri... Beyin kıvrımlarını körelten bir ses o sahnenin konuşmlarını seslendirdi. 'Acaba Bofuk' un rüyası gerçek olacak mı?' diye bağıran bir sorgu kurdu düştü içine. Sorgu kurduna yanıt vermek istiyordu fakat hangisine inanmalıydı?

"İnanır mısın? Sanırım aynı rüyayı gördük." dedi daha da güzel gülerken. Kahkahaya yakın bir gülümseme oldu bir an. Bir yıldız gibi gelip geçti Khan' ın gözünden o gülümseme. Nasıl bir duygudur?...

Konuşma süresi arttıkça samimiyetleri de arttı. Olması gerektiği gibi birbirleri hakkında birçok şey öğrendiler. Mesela isminin Alebü olduğunu öğrendi Khan. Minik şakaları sevdiğini, turkuvaz rengine bayıldığını ve daha birçok şey... O da, Alebü' de birçok şey öğrendi; Khan' ın ne kadar yaratıcı, hayalperest olduğunu... Ve evli olduğu halde rüyasında gördüğü bir buluşmaya geldiğini. Bundan bir sonuç mu çıkarmalıydı?..

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin