M

40 37 20
                                    

Sorusunun cevabını öğrendiğinde kendini şanslı hissetmişti. Çünkü sırf bir Tacır'ın oğlu olduğu için diğer nimorlar gibi törsef deliğine atlamak zorunda değildi. Törsef deliğine en iyi tasvir ölüm çukuru idi... Kendince böyle diyecekti...

Khan da babası ile bir kurum binasına gidip orada ekiplere emir verecekti. Gerektiğinde de gidip o törsefleri kendi boğazlayacaktı. Ama şimdilik yaratıcılığını konuşturması gerekiyordu ve bu konuda kendine güveniyordu. Küçükken çok strateji oyunu oynardı, o oyunların bir gün bu kadar işe yereyacağını düşünemezdi...

Takviye ekipleri; yani birlikte geldiği ordu içeri girmeye devam ederken Coğfaray "Hadi gidelim!" dedi ve sağ tarafından uzaklaştı. Khan hızlı adımmlarla babasına denk yürümeye çalışıyordu. Biraz ileride bir nimoru büyüleyecek kadar büyük bir yapıt duruyordu 'Sanırım burada çalışacağız' diye geçirdi içinden Khan...

Binanın girişinde üst düzey korumalar, güvenlikler ve kırılması çok çok zor olan bir kapı karşıladı onları. Coğfaray'ın geldiğini anlayan korumalar kapıyı açıp ellerindeki kılıçları arkalarına sakladılar. Saygı onlar için çok mühimdi ve bu da saygının bir göstergesiydi.

"Kılıcın kirlenmesin..." dedi Coğfaray, sol elini güvenliğin sağ omzuna koyarken güvenlik gülümsüyordu. Baba şevkatinden yoksundu belli ki...

Khan içeri girdiklerinde kendilerini gören herkesin kılıcını fark etti. dışarda dikkatini çekmemeişti ama herkes bunu yapınca merak etti. Bunu daha sonra babasına sorma kararı aldı. Koridorun devamındaki merdivenlerden ikinci kata çıktılar. Merdivenden sonra bir uzun koridor daha çıktı karşılarına, ilerlediler. Coğfaray'ın daha önce buraya gelmemiş olacağını düşünmeyen Khan ancak birisine sorduğunda anladı ilk defa geldiğini...

"Benim odam nerede?"

Arkasına attığı iki elden birini çıkararak üst katı gösterdi. "Bir üst katta koridorun sonundaki tek siyah kapı. Götürmemi ister misiniz"

Coğfaray'ın tepkisi "Koridorun sonuna kapımı koyulur ulan, hangi engelli yaptı burayı..." oldu,ellerini iki yana açmıştı. Geri dönüp merdivenlerin kalanından bir katını daha çıktı. Yine karşısına uzun bir koridor çıktı. Henüz merdivenler bitmeden kendi kapısını gördü. Kendi kapısı diğerleri gibi koridora dik değilde paralel yapılmıştı. Böylece tüm koridoru görebiliyordu. Hızlı adımlarla gittiler. Khan da babası gibi ilk defa geliyordu bu binaya ama şaşkınlığını gizlemek o kadar kolay değildi. etrafa baktıı gözleri şaşkındı.

Coğfaray'ın arkasından hızla ilerleyip kapının yanındaki duvarda duran bir oyuntu içindeki el tarama cihazına elini uzattı. Birkaç saniye sonra kapıdan gelen açılma sesi üzerine elini çekip içeri girdiler. içeride kocaman yarım daire şeklinde iki masa vardı. ortası kısmen oyulmuş ve birbirlerini bir halka olacak şekilde tamamlıyorlardı. Duvarların tamamı ses yalıtımı için yumşak bir madde ile kaplanmıştı ve her yeri girinti çıkıntılar ile doluydu. İlk girişte göze batanlar yalnızca bunlardı. Biraz ilerleyince kapının içeri açılan kısmının sağ ve sol tarafında birer pano vardı. Panolarda o bölgenin haritası üzerine çizilmiş renkli halkalar ve büyük şekilsiz benekler vardı. Khan bunları görünce elbet merak etti, bunu da daha sonra sorulacaklar listesine ekledi. Biraz sonra Coğfaray masadaki kağıt ve haritaları incelerken kapı çaldı. Gelenin, içeri girdiğinde kim olduğunu öğrendiler. Kollarından göğsüne kadar uzanan halkalar onun rütbesini belirliyordu, elindeki kıyafetleri de Khan ve Coğfaray için getirmişti.

"Sayın tacır'ım, bunlar sizin ve oğlunuzun üniformaları. Görev sırasında iken bunları giymeiz gerekmektedir. Müsaadeniz ile." dedikten hemen sonra elindekileri masaya bırakıp geri döndü.

"Bu tarafta kişiye özel oda ve oradan da açılan kişisel ihtiyaç alanı var orada giyinebilirsiniz." derken panoların arkasını gösterdi.

Usulca açtığı kapıyı çıktıktan sonra tekrar usulca kapattı. Coğfaray önce kıyafetlere sonra Khan'a baktı. 'Hadi' diyen bir el işateri ile kıyafetini aldı ve panoya doğru ilerledi. Khan da üniformasını aldı ve odaya girdi.

Üstlerini giydikten sonra Coğfaray gelecek olan bir yardımcıyı beklediğini söyledi. Khan da bu bekleyişi fırsat bildi.

"Hani biz içeri girerken oradaki güvenlikler bizi görünce hemen kılıçlarını arkalarına tuttular sanki bizden saklıyorlardı. yalnız biri değil içerideki herkes yaptı yani merak ettim niya yaptılar bunu?"

pencerenin kenarından dışarı bakan Coğfaray bir süre sessiz kaldıktan sonra "He? diye ses verince Khan anlamadığını düşündü. Tekrar sormak için derin bir nefes alıyordu ki; "Haa... Onlar saygılarını belli etmek için öyle yaptılar yani gizli bir şey yok." dedi Coğfaray.

Khan'a doğru yürümeye başladı. "Peki 'kılıcın kirlenmesin' ne demek?" diye soru merak ettiği bir değer soruyu.

"Bence bunu anlayabilirsin, hiç de zor değil. 'kılıcın kirlenmesin' yani törsefleri öldürme sırası sana gelmesin, törsefleri öldürmek için kılıca ihtiyaç duymaanlamına gelir. diye yanıtladı Coğfaray gayet açıklayıcıydı. Khan'ın anlamış olacağını düşündü.

Kapı tane tane çalındı; Tak! Tak! Tak!

Gel iznini duymadan daldı içeri. "Sayın tacır'ım, ben yardımcınızım. Törsef deliği güvenli bir şekilde kapatılana kadar size elimden geldiği kadar yardım edeceğim." diye Coğfaray'ın emrinde olduğunu belirtti.

"O kadar resmi konuşmasan, ben rahat edemiyorum. yani olur mu?" dedi Ayrıntılara takilmak hobi haline gelmişti.

"Olur!" dedi, daha dünden razıydı. "Bu arada benim adım Benilm." diye ekledi. İsminden gayet memnundu ve bunu gururla söyledi.

"Peki, iyi ama belki karıştırırım şimdiden kusura bakma. Iıı şey; listeyi getirdin mi?" diye hemen istediğini sordu.

"Hemen getiririm isterseniz bu koridordaki bir odada." dire çıkıştı, zaman kaybına izin vermemişti.

"He iyi olur yaa. Kim ne halde bi bakalım ona göre davranırız..."

Benilm hızla arkasını dönüp gitti. Khan sessizlikle izliyordu onları. Sormak istediği bir soru kalmıştı.

"Baba bu harita üzerindeki şekiller ne anlama geliyor?" dedi. Pat diye sorunca kendini garip hissetti. İçinden kendine gülmek geldi ama dayandı.

"Daha önce delinen yerlerin ne kadar sağlam olduğunu gösteriyor. İçi dolu olanlar ise nerelerin kırılma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu haritaya bakarken tersten bakacaksın, daha doğrusu harita ile yer değiştirdiğini farz et. O şekilde bak..." dedi.

"Yani bu kısım haritadaki üst taraf." diye basit bir örnek gösterdi. sol eli binanın arkasını sağ eli ise haritanın tepesini gösteriyordu.

O sırada Benilm geldi. Çok yorulmuş gibi derin bir nefes aldı. "Koridor berbat kokuyor, göya ferahlatan koku..." deyince şaşırttı. elindeki kalın liste sayfalarını Coğfaray'a uzattı. Coğfaray, hemen alıp masaya oturdu. "liste de ne uzunmuş hee, helal olsun bee..." diye gururlandı.

Khan babasını biraz izledi ama sıkılınca pencereye doğru gitti. Sıkılmıştı çünkü gerçekten uzun sürecek bir incelemeydi. Coğfaray listenin en arkasında istatistikler olduğunu bilmiyordu belli ki.

Khan etrafı seyrederken arkasından gelen ses; "Bu ne lan!" diye şaşırdı. Coğfaray listeye bakarken birden gözleri büyümüştü.

"Ne oldu baba?" diye meraklandı Khan, hızlı adımlarla Coğfaray'ın arkasına geçip onun baktığı yere baktı. Gördüğü şey aklının ucundan bile geçmemişti.  

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin