N

42 36 23
                                    


"Marpay ismindeki takviye ekibi üyesini buraya getirin Seri numarası 428********9 olması gerek. Acil!" diye emrini verdi Khan. Hemen yardımcı dışarı çıktı ve birkaç görevli gönderdi.

Coğfaray, Khan'ın doğru bir karar veridiğini düşünerek ses etmedi.

Birkaç dakika sonra Marpay ve kolundan tutan iki görevli içeri girdiler. Hemen ardından Benilm de geldi. "Tamam siz gidin!" dedi Coğfaray. Söylenileni yaptılar.

"Ne işin var burada? Amacın ne?" Diye azarladı Coğfaray.

"Ben kendi isteğimle geldim, yani beni zorlayan bir şey yok. Evde canım sıkılıyordu. Harbiltepten de atıldım zaten, zaman geçmiyordu... Ayrıca maceraya atılmayı seven biriyim bilirsiniz beni... Ben, ben özür dilerim..."

Korkmuştu...

Söyledikleri bilinci kapsamında değildi...

Bir iç çekti Coğfaray "Haberleri var mıburda olduğundan?"

"Evet var ama buraya gelmemi pek istemiyorlardı..." dedi sona doğru kısılan bir sesle.

"E-niye geldin o zaman? En düşük rütbeden başlayacağını bilmiyormusun?"

"Biliyorum ama ne önemi var ki rütbenin?.."

Coğfaray söz kesti;

"Ne önemi var?' mı? Ne önemi var? Ben sana söyleyim: Bir nimor rütbesi ile motive olup olması gerekenden daha zekice kararlar verebilir, bir kişinin gücü beş törsefi öldürebilirken rütbeli birinin verdiği karar ile iki nimor elli törsefi gebertebilir... Böylece daha iyi rütbelere çabucak yükselir. Hiçbir rütben yok mu? O zaman hayatını sona kavuşturmadan saygılı ve bu güne kadar değişmeden gelen kuralları çiğnemeden rütbe atlayabilirsin. Sen ne yaptın? Zaten olan bir rütbeni daha iyi yerine getirmek yerine basit kuralları es geçip battın! Sen ne yaptın? Hayata devam etmek yerine aksine yavaşlayarak durmaya yöneldin. İşte en büyük fark bu! Sen hak etmeden rütbe sahibi oldun ve elinde tutamayıp böyle bir hiç yerine onu da kaybettin..."

Coğfaray'ın siniri ses tonuna ısrar ediyordu.

"Sonra da gelip burada şu törsef denilen pislikle uğraşırsın." diye ekledi. Ayağa kalkıpoda içinde volta atmaya başladı.

Marpay kendini savunmak istedi; "Peki sana zararı ne? Hayat benim ve kararları verecek olan benim. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Ve şimdi izninizle işime geri döneceğim..."

Ortamı iyice germişti bu karşılık. Khan sadece izlemekle yetiniyordu. Marpay'ın bu sözlerine şaştı ama az sonra duyacaklarını bilmediği için buna şaşırdı...

"He öyle miiiiğğ? Sevgili nimorcuğum, peki; peki git ve yapmaya çok meraklı olduğun şeyi yap. Git ve öl!"

Coğfaray bunu söylerken daha da bağırdı. Belki biraz sonra pişman olacağı bir şey yaptı ama şu an buna karar veremeyecek kadar sinirliydi.

Khan Babasının bu sözlerine daha da şaşırdı. Nimorun 'biri cahil hadi neyse, öteki kör cahil yahu...' diyesi gelir.

Marpay ardını dönüp hızla dışarı çıktı. Kapıyı çok sert kapatmıştı ama şimdiden üzgündü bunu yaptığına...

Coğfaray hızla çarpan kapıya bakakaldı. Khan yönünü erken dönebildi.

"Baba ne yaptın? Bu sinirle gidip kendi kendine bile zarar verebilir. Bu şekilde gitmesi çok tehlikeli."

"Bırak gitsin, hadsizliğin sonunu öğrenmeli."diye itiraz etti, kararının doğru olduğunu düşünüyordu.

Khan ses edemedi. Fakat buna izin vermek istemiyordu. Aklında birşeyler bulmak zorunda idi. Şimdilik susutu...

Coğfaray sakinlaşmeye çalışıyord. oda içinde dolaşmaya devam ederken Khan kişiye özel olan odasına gitmişti.

Kpının karşısında uzunca bir çalışma masası solunda ise geniş ama kısa bir yatak vardı. En azından Khan için kısaydı. Duvarlar fazla sadeydi, ama yine de girinti-çıkıntılar bu havadan biraz olsun arındırıyordu. Masaya geçip dolu umduğu çekmecelere baktı. Tek tek hepsine baktı; hepsi boştu.

Çaresizce yatağa bakıyordu, içerden gelen sesler onu meraklandırdı. Sesi daha iyi duymak için ayağa kalkıp kapıya yakınlaştı.

"...önce oluşan gelişme 'tehlikeli' diye düşündük. Törsefler yine bir saldırı başlattı. Git gide artan sayıları bizi harekete geçirmeli mi acaba? Nasıl gerek görürsünüz?"

Biraz sessizlik oldu...

"Khan buraya gel!..

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin