H

73 62 35
                                    

Sabah, daha doğrusu öğlen sonu uyandıklarında şaşırtıcı bir sürprizle karşılaktılar. İlk Yogan uyandı, üzerindeki ıslaklığa bakarak "Lan Khan! Khan lan! Bu nası isim lan? Khan lan uyan lan!"

Bir yandan Khan'ın kolunu dürtüyordu. "Anan anan! Ne var? Ne uyandırıyon sabahın köründe?" diye olanlardan habersiz şikayet ediyordu. Yogan atıldı "Terbiyeni koru! o ne demek öyle?.."

Khan yattığı yerde düzelirken ıslaklığı fark etti. "Bu ne lan?" diye şaşırdı. Etrafını inceleyip Yogan'a baktı. Yogan da ona bakıyordu. "Bakma bana öyle ben kaçırmadım altıma falan!" dedi ellerini kiki yana kaldırarak.

Yogan böyle bir şey beklemiyordu. Gülerek "Ya, saçmalama! Ne alta kaçırması? Akşamki sıcak içecekler dökülmüş. Hem baksana bardak yerde boş..." Khan ciddiye alarak yere baktı, masadaki ayağını indirip üzerini düzeltti. "Ha! İyi... Ben yapmam yani öyle bişe bekleme benden öyle bir şey..."

Yogan bir kez daha güldü, bu sefer daha içtedi.Bu ne zaman aklına gelse güleceği türden bir olaydı. Khan'ın tepkisi bu derece değerli kılıyordu bunu... "Neyse, hadi kalk. Temizleyelim şunu umarım leke kalmaz..." derken de ayağa kalktı. Khan onu izliyordu. ve öylece kaldı. "Ne bekliyon? Hadi kalk!" dedi, ellerini kaldırmıştı bu sefer.

"Tamam sen bez, havlu falan getir. Ben silerim." dedi kıpırdamadan. Yogan hayretle mutfağa gitti, renkli bezlerden birkaçını eline alıp gelirken Khan hala aynı şekilde kalıyordu. Yogan sağ elindeki bezleri Khan'ın önüne attı. "Noldu lan? Niye kıpırdamıyorsun?" diye merakını gidermek istedi Yogan.

Khan yerdeki bezlere bakmaya devam ederken kısa; minik nefesler alıyordu. Kımıldasa sanki mayın patlayacaktı...

"Boynum inanılmaz ağrıyor, ayaklarımın iksini de hissetmiyorum. Bence kesin o sıcak içecek boynuma döküldü, ayaklarıma giden sinir ve kasları eritti bir daha ayağa kalkamayacağım Yogan!.." diye yarı ettiği sözü "Yogaağğğnnnn! bırakma beni nolurrr! Söz sana yük olmam ama beni bırakma lütfen..." diye yalvararak bitirdi.

Yogan ne yapsın? Buna da şaşırdı. "Ya saçmalama, o kadar sıcak olsa uyanırdın herhalde! Kalk bakim ayağa." derken Khan'ın bacaklarına hızlıca vuruyordu.

Khan bağırarak "Ahhh, Ne vuruyon lann! Acıyor diyorum sana hissetmiyorum vurma nolur!.." diye yalvardı sona doğru kısılan bir sesle. Yogan ellerini iki yana açıp yukarı doğru baktı. "Oooff Off!" diye iç çekti.

"Ey benim salak aşkım! Madem bacaklarını hissetmiyorsun, acıdığını nasıl hissediyorsun?" dedi Yogan sanki uzaktaki birine der gibi.

Khan'ın yüzünde ilginç bir ifade oluştu. Gözlerini yavaş yavaş bacaklaına kaydırıp boynunu hareket ettirmeden bacağına vurmaya çalıştı. Önce yavaş vurdu, sonra ise arttırarak vurdu bacağına.

"Öhöm! Tamam yaa pek şeyyapma sende... Anormal karşılama. Olur öyle şeyler... Nimorluk hali..." derken yere indi ve bezleri eline alıp silmeye başladı. Yogan, arkasında dayanamayıp bir kahkaha attı. Gülmeye devam ederek o da koltuğu silmeye başladı. "Üstünü de sil, yan tarafında da var" dedi göz ucu ile baktığı Khan'a.

"İyi de bunlar geçmiyor ki..." dedi isyan edercesine. bir yandan da var gücü ile bastırıyordu yere. Bekletmeden "Daireler çizerek ovala" diye tavsiyede bulundu Yogan. Khan biraz daha uğraştıktan sonra "Heh tamam, oldu!" diye beğendi yaptığı işi.

"O değil de ben acayip açım yaa... Sen siledur ben ufaktan masayı hazırlayım. " deyip kalktı Khan elindeki renk değiştirmiş bezi de beraberinde götürerek. Mutfakta birkaç tabağa özenerek meyveler dildi başka da pek bir şey bulamamıştı. Güzel gürünümlü ama fakir bir masada günün ilk öğününü yediler. Sabah olması gereken bu öğün 4 - 5 gibi yenmişti ama Khan iyi olduğunu düşünüyordu.

Yemek bittikten sonra yaşadıkları süprizi konuştular biraz. Khan söyleyecek söz kalmadığı için bir öneride bulundu "Baksana ben hiç aileni görmedim, bence bu akşam sizin eve gidelim. Ben olsam tek kızımın eşini görmek isterim."

Yogan hiç böyle bir şey düşünmemişti... "Ama evet, zaten yemek yapacak birşey yok evde, orada yeriz, güzel fikir..."

Khan gülümseyerek kendi saçı ile oynamaya başladı... Biraz sonra birşey hatırlamış olsa gerek " Ama şey... Iııı hani yemeği orada yiyecez ya; şimdiden gidelim ki vakit olsun yani kadıncağız sıkışmasın 'ne yemeği yapacam?' diye... Değil mi?" dedi, önemli bir ayrıntıydı bu...

"E hadi, hazırlanalım o zaman..." dedi ellerini iki yana açarak, ardından hemen kalktı.

Birkaç dakika sonra ikisi de hazırdı. Çıkıp gittiler, giderken Khan'ın yolda, hayatında ilk defa gördüğü şeyler oldu. En basitinden bulunduğu hücrenin devasa bir 'törsef cehennemi' olduğunu gördü. Yogan'dan öğrendiğine göre etraftaki öldürülen törsefler bu çukura atılırmış ve o kadar derinmiş ki; dibine ne inilirmiş, ne de görülürmüş... Bunları babasından duyması gerektiğini düşündü bir an...

Eve vardıklarında daha minik bir şey bekliyordu. belki de kendi evi kadar büyük bir evleri vardı... Yogan kapıyı çalıp bir kenara çekildii ailesine süpriz yapmak istedi. Yogan'ın annesi kapıyı açtığında karşısında Khan'ı gördü. Gözünü kısarak biraz baktıktan sonra "Khan?" diyebildi ancak...

"Yogan çık tanıdı. Artık nasıl betimlediysen beni..." dedi Yogan'a bakmadan. Dayanamadı güldü. "Merhaba!" diye selamladı annesini...

"Hoşgeldiniz! Gelin buyrun, dışarıda kalmayın..." deyip içeri duğru geri adımlar atarak buyur etti.

Hoşgörü ile karşılanmak Khan'ın hoşuna gitmişti ama yakın zamanda bu aile ile ilişkisi kesileceği aklına gelince karmaşık düşünceler beynini istila etti... Bu akşam onun için fazla kahkahalı geçecek gibiydi. Hoş bir ailenin evine geldiğini düşündü. Annesinin 'Celine' ve babasının 'Dumahağ' isimlerine sahip olduğunu öğrendi. Daha önce böyle isimler duymuştu fakat onları kötü olarak bilirdi. O isimler Khan'a hep o kötü kişileri anımsatırdı, dolayısı ile kötülüğü.

Masada en sevdiği yemek olduğunu öğrenince eline çatal almak için sabırsızlandı tabii. Sohbetsiz bir yemek olması ne kadar doğaldır, bilinmez... Ama Khan'ın bu aileyi çok sevdiği gözlerinden belli idi...

Böyle bir ortam bulunmuş, yemekten sonra aile içi zaman geçirilmez ise herkes bir eksiklik hisseder. Sohbet konusu genelde Khan olmuştu. kızı evlenmiş, kendi hallerinde yaşayan bir anne ve babanın da anlatacak pek bir şeyi yoktu zaten.

Uzun sohbetler arasında Khan'ın aklına Alebü gelmiyor değil tabiki. Bir çok kez dalmış halde yakalandı Khan... Akşam iyice ilerledikten sonra Khan ve Yogan göz göze geldikten sonra saate bakıp "saat de epey ilerlemiş, kalkalım biz. " diye ayaklandılar.

Khan eve kadar yürürken sürekli yarını düşündü, kararını değiştirmeyeceği muhakkaktı fakat Alebü'nün kararı muamma... Sormadan edemedi kendine "Acaba planımı gerçekleştirirsem, sonuçları ne olur?...

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin