Y

35 16 22
                                    

Ellerini ve kulağını kapıya yaslamış içerden gelecek en ufak bir sesi dinliyordu. Uzun süre beklmemesine rağmen hiç ses gelmedi. Artık sıkılmıştı...

"Ulan bu törsefler de mi uyuyor yoksa?" diye sordu kendi kendine. Ama aklına savaştayken gece bile uyanık olduklları geldi. Tekrar kendi kendine söyledi; "Deliği görmediler mi acab..."

"Trıkkk! Tıkrrr! Krrttt..!"

Khan içerden gelen sesleri sözü bitmeden duyunca korkmuş gibi oldu. Törsefin içeri girmek için deliği genişlettiğini düşündü. Oysa çok büyük açtığını sanmıştı. Biraz daha beklemesi gerekiyordu. İçerden kemirme sesleri gelmeye devam ederken Khan'ın aklına işe yarayacak bir fikir geldi.

Hemen basit bir hamle ile yaslandığı kapıdan uzaklaşıp mutfağa doğru gitti, kapaklı rafların kapağını açıp içerden bir sprey şişesi aldı. İçi boş bir şişeydi. Şişenin kapağını açıp cebindeki minik kutuyu şişenin içine boşalttı.

Böylece birden fazla atış hakkına sahip olacaktı. Şişeyi belindeki gevşek kemere sıkıştırdı.

Koşarak tekrar Yogan'ın odasına gitti. Kulağını kapıya yaslayınca kemirme sesinden daha yumuşak bir ses duydu. En azından 'k' ve 'r' harfleri yoktu duyduğu seste.

Daha çok 'f' ve 'ş' harfleri vardı.

"Ulan kızı yediniz mi? diye söylenirken bir yandan da kapıyı açtı. İçeri baktığında iki tane törsefin Yogan'a bir şeyler yaptığını gördü, ikisinin de sırtı kendisine dönüktü.

Hemen kılıcı ile birkaç seri hamle yaptı. İkisi de öldü.

Derin nefesler alırken solunda kalan Yogan'a baktığında kafasını hemen geri çevirdi. Artık onun için yapabileceği hiçbir şey yoktu...

Kılıcını tuttuğu iki elinden birini bıraktı, önünde yatan törsefleri tekrardan deliğe atmak için ayağını kullandı. Ölü bedenleri çok ağırdı ve yüz ifadesi bunu yeterince açıklıyordu. İkinci törsefi biraz yuvarladıktan sonra delikten ayrı bri törsefin çıktığını gördü. Hemen belindeki şişeyi alıp törsefe doğru püskürttü.

Delikten çıkmaya çalışan törsefin eriyişini izledi. Fazla beklememesi gerektiğini anlayabildi. Atamadığı törsefi de deliğe yuvarlayıp hemen kalıbı yerine koydu. Üzerinde birkaç kez zıpladıktan sonra kenarlarına kılıcıyla biraz hasar verdi ki doğal görünsün...

"Oh bee..." deyip küçük bir küfür etti.

Yogan'a bir kez daha baktı, bu sefer içi acımıştı ve yüzünde çok garip bir ifade yer edinmişti.

"Senin hiçbir suçun yoktu..." diye mırıldandı gözlerini kapatıp başını iki yana sallayacaktı ki Gözü kapandığı anda yok oldu. Gerçek anlamda yok oldu. Yani odada başka biri olsa onun kaybolduğunu görürd üve sanırım aklını yitirirdi...

Kendisi o an hiçbbir şey hissetmedi, gözlerini açarken fark etti ki gördüğü tek şey siyah rengiydi. Gözlerini tekrar kapatıp açmak istedi ama bunu yaptığından emin değildi. Sanki eli ayağı hatta hiçbir parçası yoktu, yani yok gibi hissediyordu.

Ama hayır! her şeyi yerli yerinde duruyordu. Sadece onları hareket ettiremiyordu ki bunun farkında değildi. Her şey çok garipti...

Neler olduğunu anlamak istedi; Etrafına bakmak istedi ama olmadı, sadece siyah vardı.

Her yer siyah..!

Siyah..!

Sİyah..!

Fİziksel olarak hiçbir şey yapamadığı için düşünerek bir şeylere ulaşmak istedi. Hafızasının yerinde olup olduğunu anlamak için yaşadıklarını aklında canlandırdı Neler yaptığını, gördüğünü ve duyduğunu düşündü. Evet, evet aklı yerindeydi. Ama aklı ile hiçbir yerini kıpırdatamıyordu. Yapabileceği hiçbir şey yoktu, düşünmek dışında hiçbirşey... Sadece düşünebilirdi, ne bir ses duyuyor, ne küçük bir esinti hissediyor, ne de hareket edebiliyordu...

Ne kadar düşünebilirdi; on dakika? Yarım saat? Belki bir saat... Ama ne zaman sona ereceğini bilmiyordu. Belki saatler, günler hatta belki de haftalar geçecekti. Olabilirdi. Ve bunlar gibi sonsuza kadar sürme ihtimali de var.

Dışarıdan gelmediğini bildiği ama nerden geldiğini bilmediği bir ses "Ne kadar da çok nimor var değil mi Khan?" dedi. Ne olduğunu anlamak mümkün değildi. Zaten şaşkın iken bu ses de neydi?

Daha sonra o ses devam etti "Sadece senin bulunduğun hücrede 72 milyardan fazla nimor var. Ve bundan kat kat daha garip olan ise 72 milyar içinde yalnızca bir nimorun diğerlerinden farklı olması... Senin hayal gücün iyidir, bir hayal etsene 72 milyar bir tarafta, farklı olan bir nimor diğer tarafta. Aradaki farkkı bi düşün. Farklı olan nimor ne hisseder sence? Bence artık anladın, evet; o farklı nimor sensin. Milyarlarca nimordan farklısın sen.Ve en köklü hücrelerden birinin hiç değişmeden gelen kuralını yoksaydın. Böyle bir kuralı çiğnemek için hiçber neden geçerli değil. Yanlış anlama hiçbir kural umursanmaz hale gelmemeli. Ama sen hislerini buna sebep olarak gösteriyorsun-...-Muhtemelen şuan nerede olduğunu merak ediyorsundur. Bakma sen şimdi tahmin ediyormuşum gibi ama daha önce de düşünmüştün; aklından geçenleri biliyorum.

Senin ve herkesin bildiği gibi her hatanın bir cezası olur. Belki bunun birden çok cezası olur, ne de olsa büyük bür hata? Değil mi? Değil, yani bunun da bir cezası olacak. Neyse benden sıkılmanı istemem. Demem o ki; senin cezan burada kalmak. Peki burası neresi? Boşluk burası. Sonsuz bir boşluk. Hiçbir duyunu kullanamadığın sonsuz bir siyahlık...

Ne zamana kadar kalacağını da merak edersin şimdi sen. Bu hücre var olduğundan beri ne kadar zaman geçmişse o kadar. Sana bir ip ucu vereyim; 104,958 hafta yaşandı. A-a! Bu pek ipucu olmadı ki; doğrudan kaç hafta kalacağını söyledim.

Peki o zaman 104.958 hafta sonra görüşürüz..."

-Khan çıtını çıkarmadan dinledi. Zatan istese de çıkaramazdı da... Beyninin içinden çıkan ses onu korkutmuştu. Sonuçta 104.958 hafta bu karanlıkta beklemek, üstelik hiçbir duyu organını kullanamadan... Dayanılır durum değildi. Ama kurallar bu yüzden vardı. Tüm hücre(dünya)nin düzenini sağlamak ve sürdürmek için kurallar var olmak zorundaydı, ve hiçbir kural çiğnendiği zaman cezasız kalmamalı!..-

****

-Kurallar ve yoksayıldığı zaman cezaları var olmak zorunda...-

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çiğnenmez Kural! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin