Çocukların Yüreği Sevgiye Doyuyor mu?

137 8 0
                                    

Çalıştığım okulların birinde bir annenin ağır pişmanlık,suçluluk ve göz yaşları içinde söylediği şu cümleler beni çok şaşırtmıştı." Ben çocuklarım şımarır diye bir kere kucağıma alıp sevmedim hocam" Hatamı geçte olsa anladım fakat şimdi hepsi büyüdüğü için kucağıma alıp sevemiyorum.Nasıl olur da bir anne çocuğunu kucağına alıp sevmez böyle bir anne mi olur? diyebilirsiniz.Ancak bu annenin muhtemelen onu yetiştiren anne babası da onu kucağına alıp sevmemiştir. Kimbilir bu anne kaç defa "çocuklara sevgi gösterirsen, kucağına alıp seversen şımarır," benzeri cümleleri kendi anne ve babasından işitmiştir.Dolayısı ile bildiği ve kendi anne babasından gördüğü, doğru olduğuna hiç sorgulamadan inandığı, bilinçaltına yerleşen böyle yanlış bir tutumla kendi çocuklarını yetiştirmeye çalışması çok da yadırganamaz.Bu anne çocuklarını sevmiyor mu? Çok sevdiği pişmanlık içinde döktüğü goz yaşlarından belli oluyor.Peki anne neden böyle bir tutum benimsiyor.Çünkü böyle bir tutumun çocuklar için, çocukların geleceği için, doğru bir tutum olduğunu düşünüyor da ondan.Geçen günlerde bir öğretmen arkadaşımla çocuk eğitimi üzerine sohbet ederken söylediği" valla hocam bende bazen çocuğuna karşı davranışlarımla ilgili olarak biz babamizdan böyle gördük diyorum ve ona göre çocuğuma davranıyor ve çocuğumu eğitmeye çalışıyorum.Bazende farkında bile olmadan aynen babamın bana davrandığı gibi kendi çocuğuma davrandiğimi daha sonradan fark ediyorum."Bunu söyleyen bir öğretmen olduğuna göre ilkokul mezunu bir annenin böyle bir tutum sergiliyor olmasının ne kadarı onun suçudur bilemem. Peygamber efendimizin bu konuda "çocuklarınızı öpünüz, her öpücügün karşılığını cennette bir derece olarak alacaksınız" şeklindeki hadisi de çocuklara nasıl davranmanız gerektiğini ve bu konunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadir.Ayrıca yine peygamber efendimizin torunları Efendimiz namaz kılarken dahi onun omzuna çıktıklarında onlara kızmamış, hatta onlar omzundayken secdeyi uzatmıştır.Torunları ile oyun oynamıştır.Bu örnekler ışığında şunu söylemekte fayda vardır.Çocuklarla sağlıklı iletişimin yolu ve dili "sevgidir" Bir çocuk nasıl aç, susuz yasayamazsa sevgisiz de yaşayamaz.Bir çocuğun sağlıklı gelişimi için karnının sağlıklı yiyeceklerle doyması gerekiyorsa yureğinin de sevgiye doyması o kadar gereklidir.Hatta şunu rahatlıkla soyleyebilirim. Fakir bir ailede büyüyen fakirlik nedeniyle de yeterince beslenemeyen fakat anne babası tarafından sevildiğini, değer verildiğini hisseden bir çocuğun ruhsal gelişimi; zengin bir ailede büyüyen, oynaması için dünya kadar oyuncak alınan,kuştüğü yastıkllarda yatan,saray gibi villalarda yaşayan, fakat ailesinden yeterince ilgi ve sevgi gormeyen, adam yerine konulup değer verilmeyen bir çocuktan daha sağlıklı olcaktır.Yani çocuğun yureğinin sevgiye doyması,karnının doyması kadar onemlidir.Dünyaca ünlü psikiyatri uzmanı Freud da "Sevgisiz kalmış bir kişilik yasayamaz, hastalanır ve ölür" diyerek, bu konunun önemini vurgulamistir.

Çiçek ve Suyun Hikayesi

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.

İlk önceleri güzel bir arkadaslik olarak devam eder birliktelikleri.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmustur.Ilk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye...

Öyle zaman gelir ki, artik su da içinde çiçeğe karsi birşeyler hissetmeye baslamistir. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düsünmeye baslar.çünkü su, pek ilgilenmez cicekle... Halbuki çiçek, alışkın degildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çicek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seniseviyorum" der. Aradan zaman gecer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...

Artik öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku sacamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." Gün gelir çiçek yataklara düser. Hastalanmistir çiçek
artik. Rengi solmus, cehresi sararmistir çiçeğin.Yataklardadir artik cicek. Su da basinda bekler çiçeğin, yardimci olmak icin sevdigine...

Bellidir ki artik çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,gercekten seviyorum." cok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra söyle der doktor: "Hastanin durumu ümitsiz artik elimizden birsey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalik nedir diye ve sorar doktora. Doktor, söyle bir
bakar suya ve der ki: "çiçeğin bir hastaligi yok dostum...
Bu cicek sadece susuz kalmis, ölümü onun icin" der.
Ve anlamistir artik su, sevdiğine sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir.
Aileden sevgi görmeyen çocuğun da öyküde ki çiçek gibi solacağını unutmayın.

Sevgi nedir?Seviyorum demekle sevgimizi göstermiş oluyor muyuz?Türkan Şoray "Alyazmalım" filminde ne diyordu "Sevgi emektir" diyordu değil mi? Evet. sevgi emektir, Sevgi zaman ayırmaktır, oyun oynamaktır.,sarılmaktır, öpmektir,el ele yürümektir,sohbet etmektir,çocukla ilgili kararları onunla beraber almaktır.(Ders çalışacağı zaman ve sürelerde dahil).Bütün bunların çocuk için anlamı seviliyorum,değerliyim ve güvendeyimdir.Böyle hisseden çocukta da davranış problemleri gözükmez.

Anne babadan sevgi görmeyen çocukların sevgiyi dışarda aradıkları için yanlışa sürüklenmeleri daha olay olmaktadır.Ailede sevgi görmeyen kızlar erken yaşta kocaya kaçabilmektedir.Kötü niyetli kişilerin tuzağına kolayca duşebilmektedir.
Çünkü ailede sevgi görmeyen
çocuk değersizlik duygusu
yaşar.Annenin babanın veremediği değeri dışardan kötü niyetli kişiler veriyormuş gibi yaparlar kızlarımızı ağına düşürebilirler.Bunun yaşanmış örnekleri çoktur. Ailede sevgi görmeyen erkek çocukları ise kötü arkadaş kurbanı olabilmektedir.
Madde bağımlısı olabilmektedir.

Çocuklar anne babalarından sevgi görmezlerse görmedikleri sevginin bedelini anne babaya ödetmek için onları en çok üzecek davranışları yaparak anne babalarından intikam alma yolunu da seçebilmektrdirler. Mesela zengin bir ailenin çocuğu hiç ihtiyacı olmadığı halde hırsızlık yapabilir.

Çocuklarımız bir daha çocuk olmayacağına göre çocuklarımıza vaktinde sevgimizi gösterelim.Yarın büyüdüklerinde biz sarılıp doya doya öpmek istesekte,kucagımıza alip masallar okumak okumak istesekte bunları yapabilir miyiz?Ozamana kadar kucağına alıp sevmedigin,Sarılıp öpmedigin çocuğun bunlara izin verir mi? Diyelim ki izin verdi, çocuk bundan ne kadar mutlu olur.Siz ne kadar mutlu olursunuz.Ya da hayatın garantisi var mı? Yarın ne olacağını biliyor muyuz?Bu yüzden İyi bir karne getirsin de sevgimi gösteriririm,üniversiteyi kazansinda sevgimi gösteririm gibi bir yanlışa asla düşmeyin?Bu şekilde bir yaklaşımın hiç bir şeyi düzeltmeyecegi gibi yukarıda yazdığım gibi daha büyük problemlere yol açacağını unutmayın.Çocuğun anne karnından itibaren sevildiğini ve değerli olduğunu hep hissetmesi gerekir.

Sevgi ve dostluk

Kavgayi..
bir yapragin üzerine yazmak isterdim,
sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.

Öfkeyi..
bir bulutun üzerine yazmak isterdim,
yagmur yagsin bulut yok olsun diye.

Nefreti..
karlarin üzerine yazmak isterdim,
günes açsin karlar erisin diye.

Dostlugu ve sevgiyi..
yeni dogmus tüm bebeklerin yüregine yazmak isterdim,
onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayi sarsin diye.
Yılmaz GÜNEY

Çocuğum DeğerliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin