╰9╮

10.6K 813 181
                                    

Autumn Leaves-9

Film izliyorduk. Aslında her ne kadar tatil günü olsa da bugün şarkı kaydetmesi gerektiğini, şirketteki sorunlarla ilgilenmesi gerektiğini söylemişti Suga. Yani dün söylemişti ve şu an birlikte onun evindeki koltuğunda uzanmış film izlerken pek çalışıyor gibi durmuyordu.

Öğlen yurtta uyandığımızda fikri değişmiş olarak uyanmış, beni hemen evine getirmişti. Ona fikrini neden değiştirdiğini soramıyordum ama düşünceler kafamı yiyordu.

Konseri aklıma bile getirmiyor, onun tüm gece benimle kaldığını hatta beni arayan ve sadece hayran sandığım yabancı numaranın o olduğunu bilmek benim büyük bir mutluluk havuzunda yüzmemi sağlıyordu.

Başımı onun kucağına yerleştirmiş halde filmi izlerken eli saçlarımın arasına girdi ve başıma masaj yapmaya başladı. "Film bittikten sonra bir şey yapmak istiyor musun?"

"Sen istiyor musun?"diye mırıldandım gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tutarken.

"Dışarı çıkabiliriz."

"Tehlikeli olmaz mı?"dediğimde, diliyle bilindik düşünüyormuş gibi yaptığı sesi çıkardı.

"Hayranlarım bize zarar vermez, emin olabilirsin. Ayrıca dışarıdan bakılınca sadece iki yakın arkadaş gibi görüneceğimize de emin olabilirsin."dedi ve filmin ana karakterleri birbirlerine sarılırken o da başıma masaj yapmayı keserek bana doğru eğilip dudaklarını başımın üstüne bastırdı. "Zarar görmene asla izin vermem."

Gülümsedim ve sırtüstü uzanarak kucağından ona doğru baktım. Artık film umurumda bile değildi. "Hala neden benim için kariyerini tehlikeye attığını anlayamıyorum hyung."

"Oppa demelisin."dediğinde gülmeme engel olamazken ellerimle de utançla yüzümü kapattım. "Ah, hayır! Yüzünü kapatma!"diyerek bileklerimi tutup yüzümden çektiğinde, kızarmış bir suratla ona kocaman açtığım gözlerle bakıyordum. O ise tatlı tatlı gülümsüyordu.

"Gülerken yüzünü kapatma."

"Tamam oppa."dememle tekrar gülmeye başlamam bir olurken bu sefer o da bana eşlik etti.

"Aish, neden sana karşı koyamıyorum?!"

-

Dışarıda dolaşma olayımız pek istediğim gibi iyi hissettirmiyordu. Suga yanımda elleri cebinde dururken, ben gergin bir şekilde onu takip ediyor ve öylece yürüyordum.

Bunun sebebi tamamıyla dünyadaki en ağzında laf tutamayan Jeongguk yüzündendi.

Sadece bir saatliğine şirkete gitmek istemiş, orada Jeongguk'u görmüştük. Suga ufak birkaç işini halledeceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldığında, Jeongguk anında bana sorular sormaya başlamıştı. Özellikle de J-Hope hyung yüzünden ağladığımı tekrar edip durmuş, bunu Suga hyungun bilip bilmediğini diretmişti. Ve gece neden Suga hyungun beni aradığını, yurtta ne yaptığımızı bile sormuş, birçok şey ima etmişti.

Ah, bu çocuğun ölümü benden olacaktı!

J-Hope hyung yüzünden ağlamamı yasakladığını söylediği sırada ki sanki benim üzerimde laf söyleme yetkisi vardı, Suga birden arkamda belirmiş ve ne için ağladığımı öğrenmişti.

"Aç mısın?"diye sordu ama cevabımı bile beklemeden ev yapımı yemeklerin yapıldığı restorana girdi. Ben de peşinden giderken, yüzünü her zamanki gibi kapattığı için kimse bizi tanıyor gibi bakmıyordu. Ben henüz yeniydim ama o oldukça tanınan, bilindik ve diss atmasına rağmen sevilen bir idoldü.

Etrafta fazla kişi olmadığı için köşe taraftaki dört kişilikli masaya oturduk. Sırt çantasını yanındaki boş sandalyeye koyarken ben de şapkamı ters çevirerek taktım. Kot ceketimi de çıkarttığımda Suga'nın gözlerinin üzerimde olması daha fazla beni germişti. Bir şey söyleyeceğini düşündüğüm sırada, gerginlikle ellerimi birleştirip bacaklarımın arasına sıkıştırırken yanımıza genç garson geldi.

Suga maskesini indirerek hızlıca istediği şeyleri söylerken menüye ihtiyaç bile duymadan, ben sadece onu izledim. Benim için de aynı siparişleri vermiş, bir şey söylememe izin bile vermemişti. "Ek olarak başka bir şey istiyorsan geldiğinde söyleyebilirsin."dedi garson gittiğinde.

"Aç hissetmiyorum."diye mırıldandığımda, kaşlarını kaldırdığını şapkasına rağmen anlayabiliyordum. Gözleri bu kadar keskin bakarken ve onu oldukça iyi tanırken tabii ki de anlayacaktım.

"Tüm gün beraberdik ve kahvaltı bile doğru düzgün yapmadın."diyerek dudaklarını ıslattı. Ardından etrafa bakıp kimsenin bize bakmadığına eminmiş gibi elini uzatarak çenemi tuttu. Tutuşu sıkı, bakışları keskindi. "Bir kilo bile kaybetmeni istemiyorum. Çok fazla çalışıyorsun ama hiçbir şey yemiyorsun!"

Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamazken o bakışlarını yüzümden bir saniyeliğine bile ayırmıyordu. Ama ona cevap vermedim. Çünkü ona söz veremezdim. Kendime bile güvenmiyordum.

Suga iç çekerek elini çekerken, bu sefer gelecek konserlerinde yapmak istediği şeylerden bahsetmiş ve fikrimi almak istediğini söylemişti. Söylediği her şey oldukça havalı, farklı ama bir o kadar da yorucu fikirlerdi. Özellikle de gelecek albümü için bile fazlasıyla çalışırken bir de konserleri için kendisini yorması beni üzüyordu.

Onu tanıdığım, daha yakından tanıdığım şu birkaç haftada anladığım en önemli şey Suga gösterdiğinden bin kat daha fazla çalışıyordu. Gerçek anlamda. Hayranlarına daha da fazla önem veriyor, her şeyin en iyi şekilde olması için fazlasıyla çaba sarf ediyordu. Özellikle de staj konusunda herkesle tek tek görüşüyor, yeteneklerine uygun alanların yanı sıra her alanda daha iyi olmaları için elinden geleni yapıyordu.

Ona daha da fazla tutuluyordum.

Garson yemekleri getirdiğinde Suga dudaklarını ıslattı. Acıktığını belli etmekten hiç çekinmemesi beni gülümsetirken telefonumu çıkartarak onun birkaç fotoğrafını çektim. O ise sadece bana tuhaf pozlar vermiş, daha da fala gülmemi sağlamıştı.

Ona kim aşık olmazdı ki?

Tatlı kıkırtısı, gülüşü, kısılan gözleri ve burnuyla birlikte o kadar güzel duruyordu ki... "Seni öpmek istiyorum, şimdi."dediğimde, Suga kaşlarını kaldırarak bana baktı. Sesim fısıltı tonunda çıkmıştı ama yine de Suga tabii ki de duymuştu.

Dilini onaylamazcasına şaklattığında sırıttım. "Çok yaramaz bir çocuk olmaya başladın Park Chimin-ssi."derken gülmemeye çalışması beni güldürürken, o da dayanamayarak güldü. İsmimi Jimin olarak değil de Chimin olarak söylemesi o kadar tatlıydı ki sanki ilişkimizde baskın olan o değilmiş gibiydi.

Parlak gözleri benim gözlerimi bulurken dudakları kıvrılmıştı. "Ama ben de seni öpmek istiyorum bebeğim."

Gülümsedim ve onun için yemeği yemeğe devam ettim. Her şey çoktan aklımdan uçup gitmişti. Ve bu Suga'nın üzerimdeki etkisiydi.

*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Autumn Leaves | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin