╰13╮

9.7K 753 354
                                    

Autumn Leaves-13

"Tabii ki de aranızda hiçbir şey yok." Jeongguk kollarını göğsünde birleştirmiş halde karşısına bakarken sinirli halinin bile çok tatlı olduğunu düşünmeden edemiyordum. "O yüzden dışarıda onunla yemek yiyip onun evinde kalıyorsun."

Ah, evet. Dünkü restoranda çekilen fotoğraflarımız yetmezmiş gibi bir de hayranlar bizi takip etmiş, Suga'nın beni yurda değil de kendi evine götürdüğünü öğrenmişlerdi. Gizli yaptıkları için onları görememiştik ama olmuştu işte.

Artık kimse beni Jeongguk'un kardeş tribinden kurtaramazdı. Aramızda bir şeyler olduğu resmen herkes tarafından kabul edilmişti. Bizim bir şey dememize gerek yoktu, Suga ile evinin olduğu binaya girerkenki fotoğraflarımız her şeyi açıklıyordu.

Ama eh, yine de Jeongguk her şeyi benden öğrenmek istiyordu. Sadece on beş dakikalık mola vermişti, yüzü ve tişörtü ve kolları terliydi. Kokusunu alabiliyordum ama kötü kokmuyordu ya da görüntüsü berbat değildi. Sadece yorulmuş, ayrıca üzülmüş gözüküyordu.

Bir de beni bulduğu gibi bu dinlenme odasına çekmiş, her şeyi açıklamamı istemişti. Ben ise kararsızdım.

"Jeongguk,"dedim ama bana bakmadan elini kaldırarak beni susturduğunda gözlerimi devirerek onu izlemeye devam etmiştim. "Hayır, hyung. Taehyung ile ilişkim, sen ve Suga hyungun ilişkisinden çok farklı. Çok, çok, çok farklı." Bana döndü, mavi gözleri yine kocamandı. "Sen ona aşıksın! Ve o seninle hem flörtleşiyor, hem yemeğe götürüyor, hem de seni evine götürüyor."

"Jeongguk, biraz sessiz ol."dedim ve o beni kırgın gözlerle izlerken dayanamayarak omuzlarımı indirdim. "Ama aramızda kalmalı, tamam mı?"diyerek ona baktığımda, yüzünde kocaman, gözlerine kadar ulaşan bir gülümseme oluştu. "Sana her ayrıntıyı vermeyeceğim."dedim ve ondan bir sırıtış kazanırken yavaşça anlatmaya başladım. Ayrıntılara fazla girmeden.

*

Suga, menajeriyle konuşurken morali bozuk gibi duruyordu. Elimdeki programa uyamıyordum çünkü aynada gördüğüm tek kişi oydu. Kendime odaklanmam imkansızdı.

Koca şirketin sahibi oydu. Ama şimdi azar işitiyormuş gibi duruyordu ve bu fazlasıyla sinir bozucuydu.

"Odaklan."dediğinde kareograf Sundeuk hyungnim, püfledim ve ona gözlerimi kocaman açtım. "Ama çoktan tüm kareografiyi ezberledim!"

"Suga! Jimin bugün odaklanmıyor!"diyerek beni umursamadığında, gözlerimi istemsizce kocaman açarak Suga'ya baktım. O ve menajeri, ikisi de dönmüş bana bakıyordu ve açıkçası Suga'nın bakışları pek iyi değildi.

"Jimin? Bir sorun mu var?"diyerek yanıma geldiğinde, dudaklarımı ıslattım istemsizce. Gözleri sadece birkaç saniyeliğine dudaklarıma kaysada fazla uzun sürmeden tekrar gözlerime baktı.

"Odaklanamıyorum."dediğim sırada Suga iç çekerek elimdeki program kılavuzunu aldı ve içine bakmaya başladı. "Lütfen ona biraz kız, çalışmaya devam etmesi gerek."dediğinde kareografım, Suga gözlerini tekrar bana çevirdi. "Tamam hyungnim, sen biraz dinlen."dedikten sonra bana baktı Suga.

Aramızda sadece bir adımlık mesafe kalırken, hyungnim yanımızdan ayrılmıştı. "Neden odaklanamıyorsun Jiminie?"

"Senin yüzünden."diye mırıldandığımda, kaşlarını kaldırdı.

"Benim mi?"

"Evet."

Dudaklarında kendini beğenmiş gülümseyişi oluşurken, kollarını göğsünde birleştirdi. "Ne yaptım peki?"

"Menajer hyungnim ile ne konuşuyordunuz? Seni azarlıyor gibi duruyordu..."

Suga'nın yüzündeki gülümseme kaybolurken, kaşları çatıldı. Kalbim, yanlış bir şey söylediğimi ima edercesine korku dolu adrenalin salarak hızlı atmaya başlamıştı. "Üzgünüm, sormamalıydım."diye mırıldanarak başımı eğdiğimde, iç çekişini duydum.

Autumn Leaves | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin