Halamlara yaşamaya alışmıştım aslında. Eski hayatımdan hiç bir farkı olmadığı için çabuk uyum sağlamıştım. Zaten evimiz derme çatmaydı. Pek yaşanılabilir bir hali de yoktu. Her odada ayrı bir rütubet kokusu vardı. O kokuların içinde büyüdüm ben. Kendi evimde olmama rağmen hiç huzurlu değildim. Halamlarında annem ve babamdan eksik kalır yanı yoktu doğrusu. Dayanamıyordum artık. Beni neden sevmiyorlardı ki? Anlam veremiyordum. Annemi ve babamı kaybettiğim günden beri hayatım alt üst olmuştu sanki. Kurtulamamışlardı o kazadan. İkisininde kaybetmiştim. Ama ne bir cenaze oldu ne de gelen giden. Herkes biliyordu bu durumu ama,baş sağlığına bile gelen olmadı. Çok garipti,insan hiç ailesinin cenazesine gitmez mi? Belki de onlar istememiştir. Ne de olsa benden nefret ediyorlar.
Hiç aklıma gelmezdi ki onları özleyeceğim.Oysa onlar bile beni sevmiyordu. Ama onların yanında en azından bir hayat'ım vardı.
...Halamla eniştemi odada konuşurken duydum. Benim hakkımda konuşuyorlardı.Yeter artık dayanamıyorum diye çıkıştı eniştem. Ateşböceği'nin bu evden gitmesi şart! Diye bağırıyordu halama..
Ama o an anlamıştım.Halamlar bile beni sevmiyordu. Ve yeni bir hayat beni bekliyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY BU GECE ÇOK KARANLIK
Kısa HikayeHep geçmişimle yaşayacaktım belki,asla unutamayacaktım o günleri İzi kalacaktı kalbimde sevdiklerimin,hemde en derinde Ama asla vazgeçmeyecektim,pes etmek bana yakışmazdı Bende öyle yapacaktım,sabırla ve umutla savaşacaktım. - Siz hiç,ayın karanlık...