Aşağı indiğimde polisler oradaydı ve beni bekliyordu. Heyecandan elim ayağıma dolaşıyordu. İlk defa polislerin karşısına çıkıyordum. Ellerinde kalın kalın kitaplar,birsürü dosyalar ve üniformaları...
Gerçekten ayrı bir hava katıyordu. Polisler iki kişiydi. Birinin daha üst olduğu,duruşundan belliydi. Daha fazla beklemeden içeri buyur ettim;
-hoşgeldiniz.
-hoşbulduk, dedi en üst olan polis.
-isterseniz bahçede ki çardağa geçelim,orada daha rahat olursunuz.
-olur,geçelim orada daha rahat konuşuruz.
Polisler çardağa geçtikten sonra bende kapının önüne çıkıp,Yağız'a seslendim. Yağız,kelebek ve benden dört yaş küçüktü. Çok iyi anlaşıyorduk. Beraber çok eğleniyorduk. Bizim nasip bakkalın oğluydu. Her zaman bizim kapının önünde arkadaşlarıyla oynardı.
YAĞIZ! deyince yüksek sesle hemen bir solukta kapının önünde belirdi.
-ne oldu bahar abla? neden çağırdın beni?
-sana işim düştü. Bana yardım eder misin?
-tabii ederim. Ama önce karşılığını almam gerek.
-karşılık?
-evet karşılık,bu devirde artık işler böyle bahar abla.
Yağız'ın böyle düşündüğünü duyunca çok üzüldüm. Gerçekten de bu devirde çocuk olmak,çok zor...
-sen de bu devire uymasan,karşılık beklemeden yapsan ne yapacaksan,olmaz mı?hem senin için de daha hayırlı olur. Kim bilir,belki bugün yaptığın karşılıksız iyilik bir bakarsın ki başka bir zaman karşına çıkar...
-haklısın bahar abla,bundan sonra öyle yapacağım,karşılık beklemeden.
-senden Mahir amcamı çağırmanı isteyeceğim ,bunu benim için yapar mısın?
-elbette,sana yardım ederim.
Dedi ve bisikletine atladığı gibi gidiverdi.
Bende o sırada beni bekleyen poislerin yanına gittim. Çardakta oturuyorlardı. Kelebek'te oradaydı. Çok istemişti benle beraber sorguya katılmak. Polisler de kabul etmiş olmalı ki,oturmuştu hemen. Derin bir nefes alıp oturdum polislerin karşısına. Ve başladı sorgu. Kimseden çıt çıkmıyor,sadece polislerden biri konuşuyordu. Sorguyu o yapacaktı anlaşılan. Önünde duran dosyaları düzelttikten sonra bir form çıkardı. Kelebek'te orada olduğu için ona da uzattı formu. Önce bu formları doldurmamızı istedi. Ve iki kalem uzattı kelebek'le bana. Biz kalemleri alıp formları doldurmaya başlarken ekledi;
-"bu formları size en uygun olacak şekilde doldurun,bizim için çok önemli" dedi.
Formları doldurmaya ilk önce adımız ve soyadımızdan başladık. Daha sonra yaşımız ve okuduğumuz okul derken sıra aile'ye geldi. Boş bırakmıştım orayı,hiç bir şey yazmamıştım. Elim gitmiyordu,o kadar garip bir durumdu ki,ne yazacağımı şaşırır hale geldim. Tabii kelebek'te aynı şekilde.
...
Formları doldurduktan sonra üstümden bir yük kalktı sanki,rahatlamıştım biraz. Daha sorgu başlamamıştı ve Mahir amca'da ortalarda gözükmüyordu. Birden kapı çaldı. Polislerden müsade isteyip kapıyı açmaya gittim. Gelen Mahir amca'ydı.
-hoşgeldin Mahir amca.
-hoşbulduk ateşböceği.
-polisler geldi mi?
-evet,geldiler. Ama sorguya başlamadılar. Öncesinde bir form doldurduk,şimdi başlayacağız sorguya.
Mahir amca sorguya başlamadıklarını duyar duymaz rahatladı. Çünkü en az benim kadar o da merak ediyordu. Beraber çardağa geçip oturduk polislerin yanına. Mahir amca ve polisler el sıkıştılar. Sorguyu yapacak komiserle konuşmaya başladılar. Mahir amca kendini tanıttı.
-hoşgeldiniz. Ben Mahir Karaca. Bahar'ın babası sayılırım...
Polisler,Mahir amca ve benim aramdaki evlatlık durumunu bilmiyorlardı. Mahir amca babası sayılırım deyince şaşırdılar.
-babası sayılırım derken? siz gerçek babası değilsiniz yani?
-evet,bahar benim evlatlık edindiğim çocuklardan sadece bir tanesi...
Mahir amca'nın söylediğini duyunca,heryeri sessizlik kapladı. Herkes Mahir amca'ya bakıyor,bir cevap bekliyordu. Mahir amca hafifçe gülümseyerek "şaka yapıyorum tabii ki de, bahar benim tek evladım" deyince,herkes hep bir ağızdan gülmeye başladı. Mahir amca'nın üstünde bir gariplik vardı. Ama hiç belli etmedim. Zaten yaptığı şaka da pek normal değildi. Sorguyu yapacak komiser'de kendini tanıttı.
-ben Çınar. Çınar BAŞARAN.
Sizin sorgunuzu ben yapacağım. Mahir amca bunu duyar duymaz eliyle buyurun işareti yaptı. Herkes oturdu. O sırada Çınar komiserin telefonu çaldı arayan,kendisinden de üst olan komiseriydi. Birden ayaklandı,eşyalarını toplar toplamaz kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledi. Yanında duran bir başka komiser'de onu takip etti. Neler olduğunu hiçbirimiz anlamadık. Onlar kapıya doğru ilerleyince biz de arkalarından gittik. Kapıya geldiğimizde Çınar komiser;
-"şimdi gitmem gerekiyor ateşböceği. Aylardır aradığım zannın kamera kayıtlarına ulaşmışlar. Dosyaya ben baktığım için benim ilgilenmem gerekiyor. Daha sonra yapacağız sorguyu" dedi ve gitti. Bu durumda bize de beklemek düştü. Bügün kapıyla çardak arası gidip geliyorduk. Tekrar çardağa döndük ve beklemeye başladık. Çınar komiser bir anda kayboluvermişti sanki. Öyle aceleci bir şekilde çıkmıştı ki,daha neler olduğunu anlayamadan gitmişti. Çardakta otururken bir anda Yağız girdi içeri. Bahçe kapısından gelmişti. Oldum olası oradan geliyordu bizim eve. İşi düştüğünde hep bahçe kapısını kullanıyordu. Birden karşımızde beliriyordu. Şaşırıyordum doğrusu...
Yağız bahçeye geldiğinde altında bisikleti,elinde de bir zarf vardı.
-mahir amca elimdeki bu zarf sana.
Mahir amca ayağı kalktı.
-zarf mı,ne zarfı? nereden buldun sen bunu?
-nereden bulacağım zarfı Mahir amca. Sadece bir zarf. Sizin kapının önünde oynarken bir postacı geldi,sizin evi sorunca,aldım bende hemen zarfı. Koşarak buraya geldim. Muhtar'dan gelmiş. Bütün civarda herkese verilmiş bu zarf. En son size gelmiş. Yalnız zarfın 2 güne teslim edilmesi gerekiyormuş.
-anladım Yağız teşekkür ederim 2 güne teslim ederim.
-rica ederim Mahir amca. Akşama kelebek ve ateşböceği'ne söyler misin,bütün mahalledeki çocuklar toplanacağız.
-tamam,söylerim.
Mahir amca elindeki zarfla çardağa doğru gelirken,biz de merakla bekliyorduk. Çardağa oturunca zarfı açtı ve okumaya başladı. Zarfı okuduktan sonra yüzünü bize çevirdi"çocuklar yarın okullar açılıyor" gelen zarf muhtar'dan. Okulların açılacağı gün tüm çocukları ve velilerini beklediğini söylüyor. Hep beraber yarın orada oluruz. Ben şimdi yatmaya gidiyorum.
-iyi geceler.
-iyi geceler Mahir amca.
Mahir amca'nın söylediklerini duyunca çok heyecanlandım. İlk defa okula gidecektim. Nasıl bir duygu olduğunu tam olarak kestiremiyordum. Okul heyecanım şimdiden başlamıştı bile. Bunları düşünürken aklıma kelebek geldi. Onun okula gidip gitmediğini bilmiyordum. Kelebek'e dönüp;
-kelebek sen okula gidiyorsun değil mi?
-evet ateşböceği, gidiyorum tabii ki. Neden sordun. Yoksa Mahir amca'nın okuduğu zarfı duymadın mı. Yarın okullar açılıyor ya. Bende 8. sınıfa başlayacağım. Ya sen ateşböceği. Sen de 8. sınıfa başlayacaksın değil mi?
-bilmiyorum kelebek. Okulun nasıl bir yer olduğunu bilmiyorum.
-nasıl yani. Sen daha önce okula gitmedin mi?
-hayır. Hiç gitmedim. Annem ve babam beni okula hiç bir zaman göndermediler.
-nasıl yani,neden göndermediler. Ama bunu yapamazlar. Yani buna hakları yok. Her ne kadar senin annen ve baban olsalar da,senin eğitim hakkını elinden alamazlar. Bu senin en temel hakkın. Özür dilerim ateşböceği. Bunu bilmiyordum.
-önemli değil kelebek.
-neden daha önce söylemedin. Mahir amca biliyor mu?
-hayır. Mahir amca da bilmiyor. İlk defa sana söyledim. Ama,korkuyorum kelebek. Yapamamaktan korkuyorum. Çünkü hiç bir zaman bir okul hayatım olmadı benim. Kalemlerim,defterlerim bunların hiç biri olmadı. Okul hayatı nasıldır,hiç bilmiyorum.
-korkma ateşböceği. Okul o kadar da kötü bir yer değil.
-yapabileceğimden emin değilim kelebek. Ben sadece okulu hayallerimde tanıdım.
Kelebek bana moral vermeye çalışarak,
-sen çok güçlüsün ben senin yapamayacağına inanmıyorum. Ben ve mahir amca her zaman senin yanındayız ateşböceği. Sen bu inadınla keçilerle bile yarışırsın. Merak etme...
Kelebek'in bu söyledikleri beni bir nebze olsun güldürebilmişti.
Tekrar elimi tutarak,
-"sen benim kardeşimsin" dedi ve boynuma sarıldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY BU GECE ÇOK KARANLIK
Historia CortaHep geçmişimle yaşayacaktım belki,asla unutamayacaktım o günleri İzi kalacaktı kalbimde sevdiklerimin,hemde en derinde Ama asla vazgeçmeyecektim,pes etmek bana yakışmazdı Bende öyle yapacaktım,sabırla ve umutla savaşacaktım. - Siz hiç,ayın karanlık...