O günden sonra mahir amca'yla aramız pek iyi değildi,konuşuyorduk ama eskisi gibi olamıyorduk. O kadar değişikti ki ben bile anlayamıyordum...
Ama ne olursa olsun o evdeki sırrın ne olduğunu öğrenmek zorundaydım. Yoksa kafamdaki soru işaretleri ne aklımı, ne de kalbimi rahat bırakacaktı. Karar vermiştim,gidecektim o eve... Aklımdaki soru işaretlerinin cevabını bulmadan durmayacaktım...
..
Kelebek'in sakladığı fotoğrafı almak istiyordum. Belki birşeyler bulabilirdim. Yatağımdan kalkıp sessiz bir şekilde kelebek'in yatağına,tamda fotoğrafı koyduğu,sandığın yanına gittim. Kelebek hâla uyuyordu. Zaten artık aynı odada kalıyorduk. O yüzden fotoğrafa ulaşmak için hiç bir sıkıntı çekmedim. Vakit kaybetmeden çarçabuk fotoğrafı alıp aşağı indim. Mahir amca hâla dükkândaydı,anlaşılan eve gelmemişti. Aşağısı karanlıktı,pek fazla göremiyordum etrafımı.Bu yüzden tam da masanın ucuna çarptım birden "AYAĞIM!"diye bağırdım. Bağırmamla bizim sarı civciv'in farları'nın yanması bir oldu. Mahir amca gelmişti. Tam anahtarı deliğe sokup,kapıyı açacakken,hemen olduğum yerden mutfağa fırladım. Saklandım dolabın arkasına. Mahir amca eve girmeden ortadan kayboldum. Çok şükür beni görmemişti,yoksa şüphelenebilirdi...
Çok geçmeden Mahir amca'da yukarı,yatmaya çıktı. Bende hemen o sırada arkasına saklandığım mutfak dolabından biraz yiyecek,birazda ufak tefek lazım olacak şeyler aldım...
Hemen bulunduğum yerden çıkıp,kapıya doğru koştum. Kapının hemen yanında duran,ahşap'tan yapılmış ayakkabı dolabı'nın içinden, kahverengi postallarımı,lacivert yağmurluğumu ve yanıma aldığım eşyaları koymak için çantamı...
Hava hafif yağmurluydu,yerlerde biraz ıslak,kaygan ve çamurluydu. Hemen acele bir şekilde,koşa koşa eve doğru yol almaya başladım. Ve en sonunda ulaştım...Evet haftalarca,belki aylarca merak ettiğim soruların cevabını,bu evde bulabilirdim...Ve öylede olacağına gerçekten inanıyordum. Artık öğrenmek üzereydim...Aklımdaki ve kalbimdeki soruların cevapları,galiba yavaş yavaş açığa çıkıyordu.Kelebek benimle gelmemişti. En başından beri onunla gitmeyi planlıyordum ama olmadı,gideceğim zaman tam da bu akşamdı.Kelebek'te uyuyaklamıştı uyandırmak istemedim zaten Mahir amca'da gelmişti uyandırmam hiç de iyi olmazdı. Ben de tek başıma gitmeye karar verdim.
..
Girdim eve,sonunda ulaştım. Evet artık istediğim soruların cevaplarını bu evde bulacaktım...Ev karanlıktı,hiçbirşey gözükmüyordu. Hemen çantama uzandım,buraya gelirken lazım olabilecek birkaç eşya almıştım. Hemen ön taraftaki fermuarı açıp,içinden bir kibrit çıkardım. Ufak bir dokunuşla hemen yakıverdim. Etraf bir anda aydınlandı,heryer görünür oldu. Korktum,burası nasıl biryerdi böyle.
Her tarafı simsiyah,odaların her bir köşesinde örümcek ağları.Nasıl biryer olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ama,şunu iyi biliyorum ki,bu korkunç yer benimle ilgili her şeyi biliyordu. Herbir odasında benim,Mahir amca'nın ve Kelebek'in geçmişine dair çok gizli şeyleri saklıyordu...
Bir sır gibiydi bu ev. Açığa çıkılmasının istenmediği bir sır. Ama garip,kim tarafından?
Neden istenilmesin ki?
Sonuçta burası bir ev. Bir insanın bildiğinden daha fazla şey biliyor olamazdı. İşin ilginç tarafı da burasıydı zaten. Bu evi bilen tek bir kişi olabilir o da Mahir amca. İşte beni daha da meraklandıran kısmı burası. Eğer Mahir amca biliyorsa,neden bizden saklasın ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY BU GECE ÇOK KARANLIK
Short StoryHep geçmişimle yaşayacaktım belki,asla unutamayacaktım o günleri İzi kalacaktı kalbimde sevdiklerimin,hemde en derinde Ama asla vazgeçmeyecektim,pes etmek bana yakışmazdı Bende öyle yapacaktım,sabırla ve umutla savaşacaktım. - Siz hiç,ayın karanlık...