İnsan sevdiği insanla olduğu zaman hep kendini huzurlu hissedermiş. Ama gerçekten sevdiği. Yani böyle alıp içine sokup başka kimseyle paylaşmak istemeyecek kadar sevdiği. Yani Chanyeol'un deyimiyle aşık olduğu? Evet sanırım öyle.
Dün akşam yine son dakika ortaya çıkan bir toplantı yüzünden eve çok geç dönmüştüm ve bu yüzden Chanyeol'la tartışmıştık. Sabah suratsız bir şekilde tek kelime etmeden yemeklerimizi yemiştik ve şimdi de birlikte bulaşıkları topluyorduk. Aramızda gayet hissedilebilir bir gerilim olsa dahi kendimi huzurlu hissediyordum. Onunla tartışmak ya da kavga etmek bile sorun değildi. Hatta olması gereken şeylermiş gibi hissediyordum. Pasta alınacaksa neli olması gerektiğini tartışırken ve aniden kavgaya tutuşurken bile içten içe eğleniyordum. Sonuçta ne kadar uzun sürerse sürsün sonunda hep barışıyorduk.
Son tabağı da sudan geçirip tezgaha bıraktıktan sonra masaya döndüm. Chanyeol bulaşıkları makineye yerleştirirken bunları kaldırabilirdim. Düşüncelere dalmış bir şekilde masadakilerle uğraşırken Chanyeol'un sesi beni kendime getirdi. "Yeme onu."
"Ne?" Farkında olmadan ağzımdan çıkan sesten sonra elimde ağzıma gitmek üzere olan bir ekmek parçası olduğunu fark ettim. "Nedenmiş?"
Ben inatla ekmeği ağzıma götürürken Chanyeol sıkıntıyla iç çekip gözlerini devirdi. "Asla dinleme beni."
Hızla çöpe koşup ağzımdakileri tükürdükten sonra zorla konuştum. "Neden bir insan ekmeğin arasına salatalık koyar ya?"
"Seviyorum çünkü Baekhyun."
"Ben de." Tekrar farkında olmadan iç çekerek söylediğim şeyle ikimiz de şaşırmıştık.
"Ne dedin?"
"Ben de dedim! Salatalığı ben de seviyorum!" Biri beni öldürsün. Şimdi.
Chanyeol bir süre anlamsızca yüzüme baktıktan sonra kahkahayı bastı. Tabii ben o sırada yeri kazmakla meşguldüm. Tanrım, lütfen daha fazla rezil olmayayım.
Kızarmış yanaklarımı umursamadan arkamı dönüp masayı toplamaya devam ederken ensemde hissettiğim ıslaklıkla çığlık attım. Arkamı döndüğümde musluktan aldığı suları bana fırlatan dev bir bebekle karşılaşmıştım.
"Chan dursana ya. Bebek misin?" Ellerimle kendimi korumaya çalışırken bağırdım.
"Değil miyim? Senin bebeğinim."
"Değilsin, bana bağıranlar benim bebeğim olamaz."
Musluğu kapattıktan sonra yanıma gelip tam karşımda durdu. Ben de temkinli bir şekilde ellerimi indirdim. Gözlerime derince bakarken konuştu. "Özür dilerim."
Şimdi kendimi kötü hissetmiştim bak. "Dileme, haklıydın." Parmak uçlarımda yükselip kollarımı boynuna doladım.
"Değildim, sana bağırmamalıydım. Ne olursa olsun."
Kafasına bir tane geçirdim. "Bağırma tabii! Karşında koskoca Byun Baekhyun duruyor, kendine gel!" İkimiz de kıkırdarken devam ettim. "Bir daha sana erken haber vermeye çalışacağım. Gerçekten bir değil iki değil, sürekli bunu yapıyorum. Sinirlenmekte haklısın."
"Ama senin elinde olan bir şey değil. Bu kadar üzerine gitmemeliydim." Yanağına sulu bir öpücük kondurduğumda kollarımı çözüp benden uzaklaştı. "Bitirelim şu işleri."
"Azdın mı?" dedim sırıtarak. Bu sırada etrafı toplamaya devam ediyordum çünkü işe geç kalmama az kalmıştı. Öyle işte.
"Evet." dediğinde kahkaha attım.
"Bu kadar açık sözlü olma!"
"Beni yalayan sensin!"
"Öptüm sadece Chanyeol, abartma!"
"Dilini hissettim. Gayette yaladın."
Doğru söylüyordu, bayağı bayağı yalamıştım. "İftira!"
"Var ya şimdi seni şuraya yatırıp sustururdum ama geç kalıyorum." dediğinde dudağımı sarkıttım.
"İşlerden nefret ediyorum. Okullardan da. Chanyeol artık emekli olalım!"
Kafasını çevirip bir süre yüzüme baktıktan sonra gülerek geri işine döndü. "Seninle sürekli birlikte olsak birbirimizi yeriz."
Sırıtarak konuştum. "Ben de o yüzden istiyorum ya." Elbette ne demek istediğini anlamıştım ama anlamamazlıktan gelmek eğlenceliydi.
"Baekkie," Yumuşak sesiyle konuştuğunda kalbim tekledi. Neden bana böyle saçma isimlerle seslenmesi hoşuma gidiyordu inanın bilmiyordum. Yani filmlerde ya da kitaplarda gördüğümde saçma bulduğum bir şeydi ama şu an ben yapıyordum. Zaten ne zaman bir şeyi saçma bulsam kendimi onu yaparken buluyordum, o da ayrı mesele. Chanyeol derin bir iç çekip devam etti. "Cidden okula gitmeliyim, bu yüzden imalarda bulunup kafamı karıştırma. Tüm gün acı çekiyorum sonra."
Kıkırdayıp yanına gittim ve elimi göğsüyle omzu arasında bir yerlerde dolaştırarak konuştum. "Üzgünüm Yeollie."
Elimi iterken sarkıttığım dudaklarıma bakarak konuştu. "Başlarım okuluna, biraz beklesinler." Ardından dudaklarını dudaklarım kapattı.
Yarından itibaren bölümleri düzene sokuyorum haberiniz olsun :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean [bbh+pcy]
Fiksi PenggemarBroccoli kitabının devamıdır. Arada mesajlaşırlar, arada paylaşım yaparlar, arada düz yazı olur... ama hep Chanyeol ve Baekhyun olur. 𝚌𝚘𝚟𝚎𝚛 𝚊𝚛𝚝: 𝚘𝚝𝚝𝚘 𝚍𝚒𝚡 - 𝚙𝚛𝚊𝚐𝚎𝚛𝚜𝚝𝚛𝚊𝚜𝚜𝚎 •𝚓𝚊𝚗𝚞𝚊𝚛𝚢, 𝟸𝟶𝟷𝟾•