Oruçlu olan varsa orucu gitmesin diye bölümü akşam atıyorum yine iyi biriyim bugün kfkdkfkd
Smuttan rahatsız olanlar bölümü atlasın lütfen 😙
-"Suluğunu çantana koydun mu bebeğim?"
"Koydum ama hepsini içtim."
"Ah," Baekhyun iç çektikten sonra umutsuzca kafasını iki yana salladı. "İçinde su olmazsa ne işine yarayacak?"
"Ama sen suluğunu koy demiştin baba." Eun yüzünü asıp söylediğinde gülerek yanlarına gittim ve Eun'un çantasındaki boş suluğu dolusuyla değiştirdim.
"Suluklar dolu olmalıdır, bu önemli bir kural Eun." Baekhyun ciddi bir şekilde açıklarken Eun dikkatlice onu dinlerken kafasını salladı.
"Ve Eun her zaman detaylı emirler ister, bu da önemli bir kural Baekkie." Baekhyun'un saçlarını karıştırdığımda gülerek ellerimden kaçıp Eun'u kucakladı.
"O zaman gidiyorsun koca adam." Baekhyun Eun'u kapının önündeki servise bindirirken ben de bana bakan oğluma el sallıyordum. Araba uzaklaşırken de el sallamaya devam ettim ve araba köşeyi döndüğünde içeri girip Baekhyun'u beklemeye başladım.
Baekhyun da içeriye girdiğinde hızlıca kapıyı kapatıp onu belinden yakalayıp duvara yasladım. "Tek gitmesi hala biraz canımı sıkıyor."
"Oğlumuz kocaman üç yaşına girdi Channie, artık tek başına bir yerlere gitmeye hakkı var."
Kahkaha atarken Baekhyun'un belindeki elimi sıkılaştırıp diğerini de kafasına çıkarıp parmaklarımı saçlarının arasına gömerken kafamı eğip dudaklarımı boynuna yönlendirdim. Ben boynuna ufak ufak öpücükler kondururken Baekhyun'un kafasını elime yasladığını ve bana daha çok yer açtığını hissettim. Daha sonra kıkırtısını duydum. "Birileri kocasını özlemiş."
Dudaklarımı uzaklaştırmadan öpücüklerime ara verip konuştum. "Eun'un kurs günüyle senin çalıştığın günün çakışması kötü oldu. Seni cidden özlüyorum."
"Neyseki kurs gezisiyle tatil günümüz aynı güne denk geldi." Baekhyun cıvıldadığında kıkırdadım. "Berbat ebeveynleriz."
Dudaklarımı boynundan çekip kafamı kaldırdım ve bu sefer onun dudaklarına yaklaştım. "Hayır, sadece birbirimizi fena arzuluyoruz ama iyi ebeveynler olduğumuz için oğlumuz evdeyken sevişmiyoruz."
"Güzel bakış açısı." Baekhyun söyledikten sonra dudaklarımız arasındaki mesafeyi kapatıp ateşli bir öpücüğü başlattı. Kollarını boynuma dolarken hafif havalanmasıyla saçlarındaki elimi kalçasına götürüp ona destek oldum ve bacaklarını belime dolayarak kucağıma çıktı. Öpücüğü kesmeden merdivenler yerine salondaki koltuğa ilerlerken ağzımın içini keşfe çıkan meraklı dil başımı döndürüyordu. Baekhyun'u koltuğa yatırmayı amaçlasam da dengemi kaybettiğimde hemen yanımızda duran büyük orta sehpaya yatırarak düşmemizi engelledim.
Nefes almak için dudaklarımız ayrıldığında kafasını sehpaya yaslamış ve saçları etrafa dağılmış kocama bakarken gülümsedim. "Üstte misin altta mı? Sen seç çünkü benim için asla fark etmiyor, seni felaket özledim, gözlerimin bir şey göreceğini sanmıyorum."
Baekhyun kahkaha atarken sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırdı. "Taş kağıt makas?"
Bir şey demek yerine ben de elimi kaldırdım ve hızlı bir oyun sonrası ben makas yapmıştım, Baekhyun'sa taş. Baekhyun hızlıca uzandığı sehpadan havalandı ve hemen üzerinde duran beni de iterek arkadaki koltuğa düşmemi sağladıktan sonra tekrar kucağıma oturdu. "Sert adam dediğin taş seçer Channie. Sen benim minik ve kırılgan ayıcığımsın ama."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean [bbh+pcy]
FanfictionBroccoli kitabının devamıdır. Arada mesajlaşırlar, arada paylaşım yaparlar, arada düz yazı olur... ama hep Chanyeol ve Baekhyun olur. 𝚌𝚘𝚟𝚎𝚛 𝚊𝚛𝚝: 𝚘𝚝𝚝𝚘 𝚍𝚒𝚡 - 𝚙𝚛𝚊𝚐𝚎𝚛𝚜𝚝𝚛𝚊𝚜𝚜𝚎 •𝚓𝚊𝚗𝚞𝚊𝚛𝚢, 𝟸𝟶𝟷𝟾•