İçinde değişik bebek mamaları ve çeşitli abur cubur olan poşetleri yere koyup anahtarla kapıyı açtım. Belki de minik bebişimiz uyuyordu ve ben onu uyandırmak istemiyordum.
İçeri girdiğimde beni kıkırtı sesleri karşılamıştı ve yüzümde benden habersiz bir gülümseme oluşmuştu. Poşetleri mutfağa bıraktıktan sonra salona doğru ilerledim. Chanyeol'un sırtı kapıya dönüktü ve bebekle oynuyordu. Kapıya yaslanıp onları izlemeye başladım.
"Senin burnun minicik amaa." diye bağırıp bebeğin burnuna öpücükler kondururken bir yandan da göbeğini gıdıklıyordu ve bebek neşeyle çığlıklar atıyordu. Bebek elini kaldırdığında parmakları Chanyeol'un gözüne girmiş olacak ki birden ellerini gözüne götürüp bağırdı. Bu hareketiyle bebek daha çok gülmeye başlamıştı ve Chanyeol yerde yuvarlanıyordu. Koca bir aptaldı.
Gülerken ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimi kuruladım. Gerçekten şu sahne kafamda sürekli arkalara itelediğim düşünceleri gün yüzünde çıkarmıştı. Gerek korktuğumdan gerek de yaşımızı bahane ederek hep geçiştiriyordum ama şu an fark etmiştim: ben bu koca aptalla hayatımın sonuna kadar birlikte olmak istiyordum. Birlikte kendi bebeklerimize sahip olmak, onları birlikte büyütmek istediğimi fark ettim. Tanrım, ben bu koca aptalla evlenmek istediğimi fark ettim!
Şaşkın bir "oh!" sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp bana bakan koca bir çift göze odaklandım. "Ne zaman geldim brokolim?"
"Biraz önce." derken sesim çatlamıştı. Hızla kafamı çevirip koltuğa ilerlerken kalkıp yanaklarımdan tutup kafamı ona çevirdi. "Sen ağladın mı?"
"Yoo," derken birbirimize şaşkınca bakıyorduk. Çünkü yanaklarıma bastırdığı için dudaklarım büzüşmüş komik bir hal almıştı.
Birden kulaklarımıza dolan gürültüyle hızla arkamızı döndük ve bebeğin elindeki oyuncak arabayı bulduğu her yere hızla çarparken gördük. "Bebekcim duru musun adamlar ölecek." diyerek yanına yaklaşıp arabayı elinden almaya çalıştım ama sinirle bağırıp arabayı kafama vurdu. Tanrım, bu küçücük şey nasıl böyle güçlü olabilirdi ki?
Ben delirmiş gibi görünen bebekten korunmak için geriye kaçarken Chanyeol gülerek ona yaklaştı. "Heey bak orada yol var! Oradaki yolda sürelim arabayı!" Kenardan başka bir araba alıp yerde sürmeye başladı. "Hadi, gel sen de burada sür!" Bebek şaşkınca yerde ses çıkaran arabaya baktıktan sonra gülerek Chanyeol'un yanına gelip elindeki arabayı beceriksizce sürmeye başladı.
Chanyeol biraz sonra bebeğin oyuna daldığına emin olup yanıma geldi ve kafama öpücük bıraktı. "Çok acıdı mı?"
"Acıdı! Bakma bu minik görüntüsüne, tam bir canavar!" derken kafamı göğsüne yaslamıştım ve o da saçlarımla oynuyordu. Neden sürekli özlüyordum ben bu adamı ya?
"Saçmalama brokolim, sadece dikkat çekmeye çalışıyordu. Çok sevimli."
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Avokadolu bebek maması aldım. Deneyelim mi?" diye sordum heyecanla.
"Ben avokado sevmem ki." derken yüzünü buruşturmuştu.
"Sadece tadına bakalım. Sevmezsek bebek yer." dediğimde kocaman bir kahkaha attı.
"Güzel fikirmiş."
Chanyeol'un onayıyla hızla mutfağa gidip poşetin içinden mamaları çıkararak tezgaha dizdim. Chanyeol kucağındaki bebekle mutfağa girdiğinde kucağından alıp mamaların olduğu yere doğru eğdim. "Seç bakalım bebekcik."
Bebek ellerini mutlulukla oynatırken elinin ilk değdiği mamayı Chanyeol kapıp açmaya başladı. "Güzel seçim, tadınızın damağını biliyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean [bbh+pcy]
FanficBroccoli kitabının devamıdır. Arada mesajlaşırlar, arada paylaşım yaparlar, arada düz yazı olur... ama hep Chanyeol ve Baekhyun olur. 𝚌𝚘𝚟𝚎𝚛 𝚊𝚛𝚝: 𝚘𝚝𝚝𝚘 𝚍𝚒𝚡 - 𝚙𝚛𝚊𝚐𝚎𝚛𝚜𝚝𝚛𝚊𝚜𝚜𝚎 •𝚓𝚊𝚗𝚞𝚊𝚛𝚢, 𝟸𝟶𝟷𝟾•