UYARI! Eğer kalp rahatsızlığınız ya da soluk almada sıkıntınız varsa yahut 45 yaş üstüyseniz medyadaki klibi izlemeyiniz. Teşekkürler efenim.
AMAN TANRIM MUAZZZAMAMAMAMA ÖLDÜM BEN GALİBA BEBİŞLERİME BAKAR MISINIZ ÇOK MUTLUYUM ÇOKKKK 😭
Neyse hoşçakalın 🌸
—
Masamın kenarından gelen loş, sarı ışığın altında inceleme yazımı düzenlerken bir yandan da içeriden gelen melodileri dinliyordum. Birkaç ay önce hesabıma yatırılan yüklü miktardaki parayla ufak bir piano almıştık evimize. Pek vaktim olmasa da arada çalarak kafamı rahatlatıyordum ve çoğu kez de Chanyeol çalmaya çalışıp başarısız melodilerini evimizin içinde serbest bırakıyordu.
Gülerek yeniden dosyalara odaklandığımda birkaç dakika sonra bir şeyler eksik gelmeye başlamıştı. Saçma sapan melodilerin durmuş olduğunu fark ederek kafamı kaldırdığımda aynı anda odanın kapısı açıldı.
"Üç saat kırk yedi dakikadır o dosyalarla uğraşıyorsun. Molasız." Chanyeol direkt konuya daldığında şaşkınca yüzüne baktım. "Bu yüzden artık kaldırıyorsun koca kıçını o sandalyeden. Kan dolaşımın duracak bu gidişle."
Kaşlarımı çatıp elimdeki kalemi kafasına fırlattım. "Koca değil kıçım."
"Öyle mi? Bir bakabilir miyim?" Chanyeol sinsi bir sırıtışla oturduğum sandalyeye yaklaşırken ayağa kalktım. Elini kalçama doğru uzatırken hızlıca omzunu ısırdığımda acıyla geriye doğru sendeledi. "Brokolim köpek misin ya?"
Şirince sırıtırken cevap verdim. "İçindeki köpeği uyandırıyorsun."
"Bay köpek, şimdi çok acil bana piano çalmayı öğretmelisiniz."
Şaşkınca gözlerimi açarak karşılık verdim. "Şimdi mi?"
Chanyeol "Hemen şimdi." dediğinde bilmiş bir sırıtış sundum ona. "Piano çalmak bir sanattır Chanyeol. Hemen bir günde ya da birkaç hafyada öğrenemezsin." Elimi havada sallayarak devam ettim. "Ömrünü adamalısın bunun için."
Chanyeol kocaman bir kahkaha attığında yanağımın içini dişliyordum. Neden iki saniye ciddi kalmıyordu ki? O güldüğünde benim de gülesim geliyordu işte. "Öyleyse ömrümü sizinle piano öğrenmeye adayabilirim Bay Byun."
Memnun mırıltılar çıkarırken koluna girip salona doğru sürüklemeye başladım Chanyeol'u. "Ağzınız güzel laf yapıyor Bay Park."
Gülüşerek pianonun başına oturduğumuzda kendi ince parmaklarımı Chanyeol'un koca parmaklarının üzerine getirip önce tuşlara nasıl basması gerektiğini öğrettim. Büyük bir konsantrasyonla yaptıklarımı izleyip dediklerimi uygulamaya çalışırken öyle güzeldi ki... Yıllardır piano çalmıyordum ve bu pianoyu aldığımızdan bu yana da taş çatlasın beş kere falan adam akıllı başına oturmuştum ama şu an Chanyeol'un kokusu burnuma dolarken, bedeninin sıcaklığı içime işlerken ve düzenli nefesleri nefesime karışırken beynimin bir yerlerinde şimşekler çakıyordu. Parmaklarım benden habersiz hareket ederken Chanyeol büyük bir dikkatle beni izliyor ve ayak uyduruyordu.
Ne kadar zaman geçti inanın farkında değildim çünkü tamamen farklı bir boyutta gibi hissediyordum kendimi. Parmaklarımız belirli bir ritimde hareket edip kelimeler yerine melodilerle anlaşırken ruhumu bedenimden çok uzakta hissediyordum. Sanki odanın bir ucunda pianonun başındaki Chanyeol ve Baekhyun'u izliyor gibiydim. Buradaydım ama aynı zamanda diğer tarafta bizi izliyordum, uyumumuzu izliyordum.
Sanki birinden komut almış gibi parmaklarımı durdurduğumda Chanyeol'un melodileri kulağıma dolarken şaşkındım. Bir an olsun dikkatini tuşlardan ayırmadan dünyanın en doğal şeyiymiş gibi, bir su birikintisinin üzerinde kendini dalgalara bırakmış bir kuğunun salınmalarını anımsatan hareketlerle çalıyordu pianoyu ve birkaç saat önce etrafa başarısız melodiler yayan adamla aynı kişi olduğuna inanmam neredeyse imkansızdı.
Kafamı çevirmiş şaşkınlık ve hayranlık dolu parıldayan bakışlarımı Chanyeol'un yüzünde dolaştırırken dekreşendo yaparak melodilerini susturup yavaşça bana döndü. Eğilip zaten birbirine karışmış nefeslerimiz arasındaki boşluğu sıfıra indirirken dudaklarıma doğdu fısıldadı. "Görüyor musun?" Sesindeki huzurla gözlerimi kapattığımda devam etti. Dudaklarımız birbirine değiyordu her kelimesinde. "Üzerimdeki etkini görüyor musun? Bana ne kadar ilham verdiğini?"
"Hiçbir şeyin farkında değilsin." dedim ben de fısıldayarak gözlerim hala kapalıyken. "Asıl ilhamın kendin olduğunun farkında değilsin."
Parmaklarını piano tuşlarından çekip yanağıma getirdi ve baş parmağıyla daireler çizmeye başlarken yarı fısıldar bir şekilde devam etti sözlerine beni hiç duymamış gibi. "Şaşırıyorum yıllar geçtikçe üzerimdeki etkinin daha da büyümesine. Bunu nasıl yapıyorsun Baekhyun?"
"Çünkü sen çok güzelsin Chanyeol." Birkaç saniye sessizce dudaklarımız birbirine değerken o şekilde durduk. Sadece Chanyeol'un yanağımı okşayan parmağı hareket ediyordu. Diğer eli de diğer yanağımı bulup baş parmağıyla gözümün altını okşadığında fark ettim akan damlayı. Ardından Chanyeol'un dudakları ayrıldı ve üst dudağımı hapsetti arasına. Öyle yumuşak hareket ediyordu ki eriyebilirdim o an.
Aynı yumuşaklıkla karşılık verdiğimde duygu yüklü bir öpüşmenin içinde bulduk kendimizi. Dudaklarımız ayrıldığında yavaşça gözlerimi araladım, gözlerini kırpmadan beni izleyen sevgilime baktım. "Bazen insan olduğuna inanamıyorum Baekhyun." dediğinde "Sana aşığım Chanyeol." diyerek karşılık verdim dudaklarımızı yeniden birleştirmeden önce.
Ruhhalim bozuk saçma sapan şeyler yazıyorum 😒
AMAN NEYSE BOL BOL BLOOMING DAY İZLEYİP BEBİŞLERİMİZE DESTEK OLUN 🌸🌸🌸🌸

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ocean [bbh+pcy]
FanfictionBroccoli kitabının devamıdır. Arada mesajlaşırlar, arada paylaşım yaparlar, arada düz yazı olur... ama hep Chanyeol ve Baekhyun olur. 𝚌𝚘𝚟𝚎𝚛 𝚊𝚛𝚝: 𝚘𝚝𝚝𝚘 𝚍𝚒𝚡 - 𝚙𝚛𝚊𝚐𝚎𝚛𝚜𝚝𝚛𝚊𝚜𝚜𝚎 •𝚓𝚊𝚗𝚞𝚊𝚛𝚢, 𝟸𝟶𝟷𝟾•