Kaçamak

5.6K 133 26
                                    

İzmir'in en güzel yerlerinden birindeki konağın içinde duyulan sadece tabaklara çarpan çatal bıçak sesleri idi. Hiç bir zaman doğru dürüst diyalog kuramamış baba ve oğul, General Filipos ve Aleksi gergin bir sessizlik içinde yemeklerini yerken, Aleksi bir köşede bekleyen Havva'ya bir babasına bakıyor, yüzüne yansıyan şüpheleri ve kıskanç bir çocuğun bakışlarında görülecek hırs ile hareketlerini izliyordu. Sessizlikten sıkılan Filipos, elindeki çatal bıçağı bırakarak Havva'ya tabağı alması için işaret etti. Aleksi'ye dönüp sordu.

"E anlat bakalım Aleksi, tavernada işler nasıl?"

"İşler bildiğiniz gibi baba, taverna işte"

"Bir şey anlatmıyorsun ki bileyim"

"Sana yaptığım herhangi bir şeyden bahsetmenin ne kadar boş bir uğraş olduğunu uzun zaman evvel farkettim baba. Şimdi de kendimi yormaya gerek görmüyorum."

"Ne demek istiyorsun Aleksi?"

"Ne demek istediğim gayet açık baba, kalıp daha fazla sohbet edemeyeceğim. Tavernaya gitmem gerekiyor"

"Bu saatte? Neden?"

"Ben bir iş adamıyım General. İşimin başında olmam icap eder."

Filipos'un bir şey söylemesine fırsat kalmadan masadan kalktı. Tüm konuşma boyunca sessizce bekleyen Havva'ya bir bakış attı.

"Siz sohbete bu küçük hanımla devam edin. Müsaadenizle"

Masanın diğer ucuna geldiğinde yavaşladı, önündeki sandalyeye ellerini koyarak konuştu.

"Yalnızlıktan sıkılıyorsanız General, benimle tavernaya gelin ya da belki burda bir balo tertip etmek istersiniz. Asker dostlarınızın da eğlenmeye hakkı var, değil?"

Filipos, Aleksi'nin ardından öfkeyle bakarken bu fikirle yüzünün şekli değişti. Düşünceli bir ifade takındığı sırada iki adımda kapıya varmış olan Aleksi "İyi akşamlar" diyerek çıktı.

Ertesi gün karargahta Leon ile konuşan Filipos ona balo fikrini açtığında genç adam önce gönülsüz olsa da sonradan aklına gelen fikirle kararını değiştirdi. Gülümsemesini gizlemeye çalışarak sordu.

"General Cevdet ve ailesini de çağıracak mısınız?"

"Elbette Leon. General Cevdet ve damadı bizim aile dostumuz artık. Onlar da davetli olacak"

Leon, içi içine sığmazken başını eğip selam verdi.

"Müsaadenizle"

"Sen de orda olacaksın, bu vesileyle senin Smyrna'ya dönüşünü de kutlamış oluruz"

Dönüşünü kutlama fikri Leon'a da cazip gelmişti lakin onun aklındaki kutlama bambaşkaydı. Geri dönüp odadan çıktı. Aceleyle kendi odasına seğirtti. Hilal bu saatte yetimhanede olmalıydı. Hemen bir pusula yazdı ve eve gelmesini istedi.

Küçük bir çocuk yetimhanede Hilal'i sorduğunda Yıldız, gelen pusuladan şüphelense de aynı anda içeri giren Yakup'a dikkatini verince fazla üstüne gidemedi. Küçük çocuk Hilal'i üst katta bulup pusulayı teslim etti. Çocuğun saçlarını okşayıp içten bir sesle "Sağ ol" diyen genç kadın, boş odalardan birine girip kapıyı kapattı. Pusulayı okurken heyecanlanmıştı. Leon neden bu kadar acele çağırıyordu acaba?

Üstünü değiştirip kapıdan çıkarken babannesi ve ablasına dışardan bir kaç şey alacağını söyledi. Ne gerekiyorsa alabileceğini söyleyen eniştesini farkında olmadan başından alan Yıldız'a minnettar oldu. Aceleyle çıktı ve eve doğru koşar adımlarla yürüdü.

SınırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin