Genç adam evin kapısından içeri girdiğinde Hilal'in "Hoş geldin" diyen tatlı sesini duydu. Elindeki ceketi girişe bıraktı. Genç kadın salonda, masanın başında ayakta beklerken Leon kapıdan girdi.
"Hilal?"
Kurulmuş masayı, etrafta yanan mumları gördü Leon. Genç kadının gülen yüzüne baktı.
"Bu ne?"
Hilal mahçup bir ifadeyle konuştu.
"Küçük bir kutlama"
"Doğum günüm için mi?" diye sordu Leon.
Hilal başını salladı.
"Ne gerek var? Teşekkür ederim"
İçten bir tebessümle sevdiği kadının yanağını okşadı Leon. Hilal heyecanla konuştu.
"Lakin sadece doğum günün için değil. Hani sana bahsetmiştim ya, yetimhaneden bir bebek evlat edindiriyoruz diye. Annem de bebeği alanlarla İzmir dışına çıkacaktı..."
Onu dinlerken kafasını salladı Leon. Derin bir nefes aldı genç kadın, daha büyük bir coşkuyla devam etti.
"Arabaya binmiş annem... Sonra bebeğin yüzünü görmüş, tanımış, bir bakmış bizim kardeşimiz Mehmet"
"Nasıl Mehmet?"
"Mehmet yaşıyor, ölmemiş. Kardeşimiz yaşıyor" dedi Hilal sevinçle.
Leon şaşkın bir ifadeyle sordu.
"Emin misin?"
"Evet"
"Bir şey olmamış yani kardeşine? Hayatta?"
Sevinçle kafasını sallayan kadın "Evet" dedi gülerek.
Leon kollarına aldı Hilal'i. Sımsıkı sarıldı. Hilal'in elleri Leon'un sırtını okşarken "İnanılmaz bir şey" dedi genç adam. Hilal'in mutluluğu ona da bulaşıyordu sanki.
"Düşünsene, bir vakit evvel ailemiz darmadağın olmuştu. Lakin şimdi bir aradayız"
"Evet ama ben, hatırlıyor musun, Atina'dan sana yolladığım bir mektupta demiştim ki "Umudun olduğu yerde..."
Hilal tamamladı cümleyi.
"...Mucizeler çiçek açar"
"Evet" dedi Leon gülümseyerek.
Hilal de gülümsedi ona.
"Hadi, geçelim sofraya. Bakalım beğenecek misin?"
"Senin elinden zehir olsa ne farkeder" dedi Leon sandalyesine otururken.
"Erken konuşma evvela tadına bak" diye cevap verdi Hilal.
Derin bir nefes alıp tabağına eğildi genç adam. İlk lokmayı ağzına götürdüğünde Hilal meraklı bakışlarla izliyordu onu. Çiğnerken yüzünü buruşturdu hafifçe, peçeteyi ağzına doğru götürünce tedirgin olan genç kadın sordu.
"Kötü.. kötü dimi?"
Leon cevap vermeyince bakışlarını kaçırdı.
"Ben.. öyle aceleyle yapınca.."
Peçeteyi masaya bırakıp güldü genç adam.
"Her seferinde tuzağa düşüyorsun. Çok güzel tabii ki. Eline sağlık"
Rahatlayan Hilal güldü. Yemeklerine devam ederken Leon sordu.
"Sen nasıl dışardasın bu saatte?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınırsız
FanficAy ışığı ve yıldızlar şahit oldu verdikleri sözlere. Kalpleri ve ruhları gibi bedenleri de bir olmuştu artık. Yeni bir ortak noktaları vardı. Leon Hilal'e, Hilal Leon'a asla doymayacaktı.