Son

2.4K 55 10
                                    

"Leon, oğlum sakin ol. Hilal içeride, ebe kadın da geldi. Ben de gireceğim şimdi ama sen giremezsin. Yakup, Tanrı aşkına mukayyet ol!"

Veronika sabırsızlıkla odaya girerken Hilal'in sesi geliyordu içeriden. Ebe kadın ve yardımcılığını yapan kızı odadaydı. Yıldız gerekli her şeyi odaya taşımış, ardından içeride kalmaya devam etmişti, Leon aralık kapıdan Hilal'in elini tuttuğunu gördü. Veronika da içeriye girince Yakup'la kalmışlardı ve Yakup, Leon'un alı al moru mor haline gülmemek için kendini güç tutuyordu.

Leon öfkeyle baktı Yakup'a, ardından kapalı kapılar ardından gelen sese odaklandı.

"Bir şey olmaz, değil mi? Neden beni almıyorlar içeri?"

"Ne yapacaksın içeride?" diye sordu Yakup yarı alaycı yarı acıyan bir gülümsemeyle, "Bırak da ebe kadın işini yapsın" diye ekledi ardından.

Leon bir iki kez daha odaya girmeye davranınca Yakup kolundan tutup evin dışına çıkardı onu. 

"Gel hadi, dışarıda bekleyelim. Buralara sığamazsın sen şimdi, bilirim ne demek olduğunu"

Ne kadar beklemişlerdi, o sürede ömründen kaç yıl eksilmişti bilmiyordu. Ama annesi odadan çıkıp, açık sokak kapısından Leon'u gördüğü an gözünde yaşlarla "Bir oğlunuz oldu" deyince o da gözyaşlarını tutamadı. Sevinci paniğe karıştı, sadece "Hilal?" diye fısıldamaya yetti gücü.

"Hilal iyi. İkisi de iyi" dedi annesi. Ardından kollarını açtı, hızlı adımlarla ona doğru gelen oğlunu bağrına bastı.

Bebeğin ağlamasını o an mı duymuştu? Öncesinde korunaklı bir yerdeydi de annesinin sesinden başka hiç bir ses yoktu sanki. Çıktı annesinin kolları arasından. Oğlunun ağlama sesini duyunca gözlerinden akan yaşlara rağmen gülmeye başladı Leon.

"Ağlıyor?" 

Yakup omzunu patpatlayıp "Ağlayacak tabi. Daha dur, çilen daha yeni başlıyor", ardından Leon'un elini sıkıp "Hayırlı olsun, Allah analı babalı büyütsün" dedi keyifle.

Ebe kadın odaya girmesine izin verdiğinde heyecanla adım attığı eşikten gördüğü manzarayı ömrü boyunca unutmayacaktı.

Hilal saçları açık, üstü başı ablasının yardımıyla toparlanmış, yorgun ama mutlu bir ifadeyle yatıyor, sağ yanında, kolunun üstünde yatan oğluna bakıyordu. Ne kadar da küçüktü öyle! Hilal'in karnında tekmeleri ile varlığını belli eden, kimi zaman annesini, dolayısıyla babasını geceler boyu uykusuz bırakan bu minicik melek miydi yani? Büyülenmiş gibi yaklaşıp Hilal'e eğildi, ona dönen karısının dudaklarından hafifçe bir öpücük çaldıktan sonra alnından öptü uzun uzun. Yanağını okşayıp "İyi misin?" diye sordu, Hilal olumlu anlamda başını sallayınca saçını okşadı karısının. Elleri titreyerek dokundu oğlunun başına, uzattığı elin parmağını güçlü bir şekilde kavramasına şaşırdı. Hilal hem ağlıyor hem gülüyordu, Leon da ona katıldı. 

Bir süre sonra odada kimsenin kalmadığını fark edince bu kez tamamen eğildi Hilal'in dudaklarına. Yorgun genç kadının ciğerlerindeki nefes tükeninceye kadar öptü karısını. Yıldız'ın hafif öksürüğü olmasa daha da öpecekti ama gülmemek için dudaklarını ısıran ablasını görünce kızardı Hilal. 

"Hatice hanım seni istiyor Leon, bir şeyler konuşacakmış"

Usulca başını salladı. Hilal'in muzip gülüşünü yakalayınca dayanamayıp yine öptü karısını. Alnını alnına dayayıp "Seni seviyorum" dedi genç kadına. Ardından bir kere daha okşadı evladının başını, ağlamamak için kendini zor tuttuğunu belli eden bir ses tonuyla fısıldadı.

SınırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin