İki

2.9K 129 23
                                    

Hatice hanım, divanda yatan Hilal'in karnını sert hareketlerle yoklarken genç kadın gözlerini açmış ona bakıyor, sessiz kalan kadının ne diyeceğini merak ediyordu. Hatice hanımın yüz ifadesi öyle ciddiydi ki korktu Hilal. Bebeğe bir şey mi olmuştu acaba? Ama olsa hissetmez miydi? Her şey normal gibi görünüyordu. Hamile olduğunu öğrenince ablasını uzun uzun terletmiş, ne normaldir, ne değildir hepsini öğrenmeye çalışmıştı.

Yıldız, dünyalar güzeli Melek'i dünyaya getireli bir ay olmuştu. Doğumda Hatice hanıma kendi kızı ve Hilal yardım etmiş, aşağıda, merdivenin dibinde sabırsız adımlarla bir sağa bir sola gidip gelen Yakup'u teskin etmekse bu işten hiç mi hiç anlamayan Leon'a düşmüştü. Yıldız'ın çığlıkları evi inlettikçe Yakup trabzanı sıkıyor, Leon bir yandan onu tutup bir yandan Hilal'i düşünüyordu. 

Hilal de bu kadar acı çekecek miydi? Yakup'un odadan hemencecik çıkmasına da şaşırmıştı Leon. Hilal bu acıyı çekerken onu bırakacağını sanıyorlarsa yanılıyorlardı. Her aşamada yanında olacaktı, bir an bile elini bırakmayacaktı. Öte yandan Yakup odadan çıkmıştı çıkmasına ama Yıldız'ın sesini her duyduğunda omuzları biraz daha çöküyor, alnındaki ter damlacıkları biraz daha çoğalıyordu. 

Sonunda Yıldız'ın sesi kesilip evi bir bebek ağlaması doldurduğunda Yakup çevik bir hareketle merdivenleri çıkmış, Leon da peşinden yukarı koşmuştu. Oda kapısından ilk çıkan ellerini ve alnını kurulayan Hatice hanım olmuş, Yakup'un omzuna vurup "Gözün aydın" demişti.

"Dünyalar güzeli bir kızın oldu Yakup evladım. Allah analı babalı büyütsün, hayırlı olsun"

Yakup, ne diyeceğini bilemeden Hatice hanımın ellerine sarılmış "Allah razı olsun" demekten başka bir şey yapamamıştı ilk anda. Şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra "Yıldız?" diye sormuştu kadına. 

"Yıldız da iyi merak etme. Biraz yorgun ama olacak o kadar" derken gülümsemişti kadın. 

Ebe kadının kızı, elinde bir kaç malzeme ile dışarı çıkarken kapı aralığından görmüşlerdi Yıldız'ın soluk yüzünü, kapalı gözlerini. Hilal ortada yoktu, içeriden hala bebek ağlaması geliyordu. 

Yakup ebe kadına bakıp odaya dalmış, Yıldız'ın başına gitmişti hiç beklemeden. Yıldız'ın yorgun göz kapaklarını açıp gülümsediğini görmüştü Leon. Ardından Hatice hanım pat diye kapatmıştı kapıyı.

"Sen mahrem nedir bilmez misin a oğlum? Ne diktin gözünü?"

"Şey.. ben..." diye kekelemişti Leon.

Genç adamın rengi atmış yüzünü gören Hatice hanım kahkaha atmıştı.

"Surata bak, kireç gibi olmuş. Gören de sen doğurdun sanacak"

Leon anlamaz gözlerle bakmıştı ona. Aklındaki tek şey Hilal'di, bu kadın neden bahsediyordu ki?

"Hilal?" diye sormuştu usulca "Neden hala çıkmadı odadan?"

"He senin derdin o tabi. Ayol Hilal doğurmadı ya! Ne bu endişe? Yeğenini kundaklıyordur, çıkar şimdi"

Leon hafifçe başını sallamıştı kadına. Hatice hanım Leon'un da omzuna vurup "Ah gençlik" diyerek yanından uzaklaşmış, odanın dışında karısını görmeden rahatlamayacak genç adamı tek başına bırakmıştı.

Şimdi yine odanın dışında bekliyordu Leon. Bu kez ne yapıp etmiş, Hilal'le beraber gelmişti ebe kadına. Yıldız doğum yaparken kendine verdiği sözün aksine muayene esnasında Hilal'in yanında olamamış, kapının dışında kalmıştı.

Hatice hanım odadan çıktı. Leon sırtını dayadığı duvardan doğruldu, odaya seğirtti.

"Destur hele, Hilal çıkar şimdi"

SınırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin