6.4K'ya ulaşmışız. Okuyan, oy veren, yorum yapan herkese teşekkürler... :)
Lütfen vote vermeyi / yorum yapmayı ihmal etmeyin. :)
İyi okumalar...
-
Bruce, beraberinde getirdiği huzuru yine beraberinde götürmüştü. Çünkü o yanımdayken içimi garip bir mutluluk kaplamıştı, başıma gelen olaya rağmen. Ama gidince yine kendi karmakarışık düşüncelerimin kıskacında kalmıştım.
Birkaç dakika sonra bahçe kapısında duyduğum sesle doğruldum. Kennis gelmişti.
Yüzünde büyük bir mutlulukla Rory'yi sevdikten sonra beni gördü ve gülümsemesi daha da genişledi.
"Demek buradasın." derken şifahaneye her gittiğinde yanında götürdüğü minik şifacı çantasını masanın bir ucuna bırakıp yanıma geldi.
"Evet, günün nasıldı?" dedim gülümsemeye çalışarak.
"Sıradan," dedi kısaca ve yanımdaki sandalyeye oturdu. Yüzündeki kocaman gülümsemeye bakılacak olursa ağzında bir bakla vardı. "Senin günün nasıl geçti?"
Omuz silktim, "Fena değil. Biraz dolaştım." dedim keşke hiç dışarı çıkmamış olmayı dileyerek.
Kennis omzuma hafifçe yumruk attı. "Hadi ama. Dökül."
"Neyi?" dedim hiçbir şey anlamayarak.
Gözlerini devirdi. "Tamam. Sizi bugün beraber gördüm," dedi ve birkaç saniye bakıştık. Benden ses çıkmayınca bağırmaya başladı, "LORD BRUCE İLE!"
"Hey, bir saniye!" diye bağırarak elimi ağzına kapattım. Catriona'nın "Tanrım! Ne kabaca bir hareket!" dediğini duyar gibiydim. Eminim yanımda olsa böyle derdi. Ama onun sesini zihnimden attım ve Kennis'i duyan olmuş mudur diye refleks olarak etrafıma bakındım. O ise elimden kurtulmaya çalışıyor, bir yandan da durmadan gülüyordu.
Sonunda bağırmayacağından emin olunca elimi çektim.
"Ne yapıyorsun sen?" dedim sert olmaya çalışarak. Ama yüzündeki muzip gülümseme silinecek gibi değildi. Nereden öğrenmişti bu cadı?
"Anlatmanı bekliyorum. Bir buluşma mıydı yoksa?" dedi yeni bir heyecan fırtınasının içinde.
"Hayır," diye cevapladım omuzlarımı düşürürken. "Sadece biraz geziyordum ve kayboldum. O da eve gelmeme yardımcı oldu."
"Ah, biliyordum." diye bağırdı Kennis el çırparken.
"Neyi biliyordun, kaybolacağımı mı?" dedim huysuzca.
"Hayır, ikinizin arasında bir çekim olduğunu." dedikten sonra mutlu bir kahkaha attı. Ah, ne kadar da enerji doluydu ama...
"Öyle bir şey yok Kennis, büyütme." dedim konuyu kapatmaya çalışırken. Ama hiç de alt edilebilir gibi görünmüyordu.
"Saçmalama. İkimiz de artık farkındayız ki sen ne zaman ihtiyaç duysan Lord Bruce yardımına koşuyor." dediğinde şaşkınca yüzüne baktım.
Bunu o da fark etmişti öyle değil mi? Sonra Lord Bruce'un beni giysilerimin kaybolduğu gün eve getirdiğinden Kennis'in de haberinin olduğunu hatırladım. Yani bu çıkarımı yapması çok zamanını almamış olmalıydı.
"Bunlar sadece tesadüf." diye toparlamaya çalışırken bahçe kapısından Lyonet'in sesi duyuldu.
"Ben geldim!"
İkimiz de onun gelmesiyle oturduğumuz yerden kalktık. Elinde meyve fileleri vardı, sanırım pazara uğramıştı. Fileleri ondan alıp içeri taşırken Kennis'in ağzımdan laf alma çabalarından kurtulduğuma seviniyordum. Ama hala muzip bir şekilde bana bakıp gülüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtarıcı ve Mavi
Ficción histórica🔴 HİKAYEYE YENİ BÖLÜMLER EKLENMEYECEKTİR MAALESEF. ______________________ Clarine Moncreiffe, Eilinior Kalesi'nin tek leydisidir. Ama on sekiz yaşına geldiğinde babası tarafından kırk iki yaşında İskoç bir lorda verilir; evlenmek üzere... Başka hi...