SELAM! ELİMDEN GELDİĞİNCE UZUN TUTMAYA ÇALIŞTIM. UMARIM BU BÖLÜM HOŞUNUZA GİDER. OKUDUKTAN SONRA VOTEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN, VE GÖRÜŞLERİNİZİ DE!..MULTİMEDYA DA NIALL ÇOK FENA! ASHGGJDG :D HADİİ BYEExx
KEYİFLİ OKUMALAR!xXx
Söylediği söz üzerine zaten düzensiz atan kalbim, iyice bozmuştu ritmini. Sam, abisinin söylediği sözü olağan gibi davranarak ''Abi bu Venetta, inanır mısın bizim bile tanışmamız yarım saat olmadı.'' diyerek güldü. Bu sırada abisinin gözlerinin halen benim üzerimde olduğunu fark ettim. Abisi arabanın etrafında dolanıp bizim durduğumuz yöne gelinceye kadar gözlerimi ayağımdan ayırmamıştım.
''Selam güzelim. İsmin sanki biraz uzun gibi. Biz onu Vent yapalım en iyisi. Öyle değil mi Sam ? ''
Kardeşine dönüp göz kırpmıştı.Vent mi? Ahh hayır annem bana böyle seslenirdi.Bunu kabul edemem.''Hayır, bana öyle seslenmenizi istemiyorum.''dedim. Başını belli belirsiz sallarken onayladığını anlamıştım. Bu arada benim ismimi biliyordu o ama ben bilmiyordum onunkini.
''Niall'' demişti. Kadife sesini yeniden duymuştum. Niall, çok tuhatı ismi. Tam karşıma geçerek, ellerini çeneme getirdi ve sonunda görüş alanımı ayaklarımdan çekerek, mavilerine dikmişti. ''Beğenmedin ismimi herhalde. Dilini konuşmak için kullan lütfen.'' diyerek ufak bir kahkaha patlattı. Ahh, dudağımı kemirmiştim. Nihayet ellerini çekmişti çenemden, ama ben gözlerinden ayıramıyordum gözlerimi. Çok güzel bir tona sahipti.
Aklıma Bayan Goah'ın geç kalmama sözü gelince hemen toparlandım ve konuşmak için ağzımı aralıyordum ki Niall benden önce davranıp ''Hadi atlayın arabaya '' şimdi konuşmalıydım, evet benim de bir dilim var.
''Şey ben çok teşekkür ederim, fakat yani gelemem. Yakın ki zaten. Hem şe-''
''Sam arkadaşının dili açılmış''
az önce şu çocuğa yaptığım tüm iltifatları unutun! Unutun gitsin şu laneti. Bana salak muamelesi yapıyordu resmen. Sam elimden tutarak kulağıma eğildi, ''Lütfen sakin ol. O hep böyle gıcıktır zaten alıştım ben. İki dakika daha oyala onu lütfen. Hehh! Tanrım! Geldi işte şu asalete bakar mısın ? '' diyerek yolda durmuş bir motorsikleti işaret etti. Esmer bir çocuk başındaki kaskı çıkararak Sam'e güldü ve yürümeye başladı.''Sam siz sevgili misiniz ?'' fısıltıyla söylemiştim. Çünkü ne zaman arabanın içine geçtiğini fark etmediğim şahıs bizi her an duyabilirdi. Korna sesiyle yerimden sıçradım.Sam,
''Abi, biliyor musun ? Sen koca bir dangalaksın. Sadece dangalak! '' diye bağırdı ve arabaya doğru yürüdü. Birşey unutmuş gibi geri döndü ve elimden tutarak beni de sürüklemeye başladı.''A-ama ben bak gerçekten gelemem. Y-yani şey dur lütfen! '' sesim sonlara doğru baya bir yükselmişti. Etfara göz attıktan sonra, içime su serpildi. Çok bağırmıştım ve tanrıya şükür ki etrafta insan yoktu. Sam elimi bırakarak,
''Peki haklısın, bizi tanıyalı bir saat dahi olmadı ve seni böylesine götüremeyiz yani. Gelmek istemiyorsan gelmezsin'' diyerek kapıyı açtı ve arabaya bindi. Niall ''Sam git ve getir şu kızı!'' diye bağırınca hızla banka ilerledim ve sayfaları açık bir şekilde beni bekleyen romanımı elime aldım. Hızlı adımlarla elimden geldiğince yürümeye çalışıyordum, taa ki bileğiminden tutuluncaya kadar.Elleri fazlasıyla yumuşak ve sıcaktı..Arkama dönüp baktığımda Niall'ın derin bir nefes aldığını gördüm ve,
''Bin şu arabay diyorum sana! Hoşlanmam lafımı ikileten tiplerden. Dinle sözümü. ''
''Ben ee- benim dinlemek gibi bir sorumluluğumun olduğunu sanmıyorum ama, lütfen elimi bırakır mısın ?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entrained Colors
FanfictionBeyazın temsiliydi o, nasıl karanlığa çekilirdi ? Belki de çekilmeyecek doğrudan sürüklenecekti. Önemli olan bunu yaparken geleceğini mi riske edecekti, yoksa kimseyle paylaşamadığı geçmişinden mi ödün verecekti ? © Tüm hakları saklıdır.