8- Thus, Foreign Lie

223 13 4
                                    

Selemee! Eheheheh ben geldimm kalkın göbek atak ajshjh. Bu bölümde yazım yanlışları olabilir, mahsur görün lütfen. Burada Survivora yetişmeye çalışan bir görl var cık cık cık jajhsh. Umarım bu bölümde hoşunuza gider. Öpüldünüz. Byee!^^

KEYİFLİ OKUMALAR!xXx

Al işte bir de bu çıktı şimdi başıma. Şimdilik en iyi fikir geçiştirmekti.

''Sonra bakarız dostum. Kafam yerinde değil zaten. Bir an önce halledelim bunu.'' Harry inanmadığını belli eder bakışlar attıktan sonra,

''Sonrası yok Niall kararım kesin. Ama tarihi erteleyebilirim sadece. O da benim sarı keşim olduğundan yanii kıyağımı unutma.'' dedi göz kırparak. Kıyağa bak be!

VENETTA

Keskin bir ağrı vardı beynimde. Tanrım! Nolmuştu bana öyle. Her tarafım o kadar çok yanıyordu ki. En son hatırladığım şey kafamın ucu sert bir zeminle taması olmuştu. Ahy! Midem öyle çok bulanıyordu ki zaten gözlerim kapanmasa ağzım açılacak ve o iğrenç eylemi gerçekleştirecektim.

Gözlerimi yavaşça araladığımda göz kapaklarım diriliyor gibiydiler. Ne kadar süredir bu haldeydim bir fikrim yoktu. Gözlerimi araladığımda etrafa bir göz gezdirdim. Buraya hiç gelmemiştim. Sahi neredeydim ben ? Koltuk tahmin ettiğim bir yerde uzanıyordum ve gözlerim karşı koltukla çakışınca beni izleyen yeşil irislerle karşılaştı benimkiler. O da kim şimdi ? Saçları bukle bukle ve kahvemsi bir renge sahipti. Zaten hoş olan suratına ayrı bir hava katıyordu saçları.

''Ne de çabuk uyandın. Biraz daha uyu istersen erken daha.'' dedi alaylı bir havayla. Sesinin tınısı ayrı bir alemdi zaten. Garip olan yanı benim burada işim neydi ? Niall neredeydi ?

''Hey sana diyorum! '' dedi az önceye kıyasla sert çıkmış sesiyle.

''B-ben yani neden buradayım ? Niall nerede ?'' dedim ikinci cümleyi kekelemeden söyleyerek.

''Dışarı çıktı birşeyler almaya gitti. Bu sırada da biraz tanışmış oluruz he. İyi oldu bence bu.'' sırıtarak oturduğu koltuktan doğrularak bana doğru ilerlemeye başladı. Bende bu sırada ayaklarımı zorla da olsa yere indirmiş, ürkekçe koltuğa sinmiştim. Ayağıma bakınca sarıldığını fark ettim. A-ama dün akşam sarılı değildi. Yani ormanda düştükten sonra.

Bu sırada o da benim yanıma gelmişti. Yüzünü bana çevirerek,

''Güzelim ama korkma benden. Bu arada tanışmadık. Harry ben. '' dedi ellerini saçımda dolaştırarak. Oldukça parlak görünen yeşil irislerini gözlerime dikmişti.

Ellerine uzanıp saçlarımdan çekmeye çalıştım. Ama diğer eliyle kollarımı yakalamış buna engel oluyordu. Eli ne kadar da büyüktü öyle yani nasıl bir eliyle iki kolumu da tutabiliyordu ?

Bu sırada elleri saçlarımdan aşağıya inmiş yüzümde gezinmeye koyulmuştu.Ellerinin hareketi arttıkça benimde aynı derece de kalbimin ritmi düzenden uzaklaşıyordu.

''Ya  bıraksana napıyorsun sen! '' dedim kolumu çekmeye çalışarak.

''Rahat dur güzelim, keyfini çıkaralım keş gelene kadar. Sence de fazla sıkıcı bir ortam değil mi burası ?'' 

Daha fazla yakınıma gelmiş kafasını boyunma eğmişti. Dudakları tenimle temasa geçince neye uğradığımı şaşıdım.

''Dur, dur lütfen!'' diye bağırmaya çalıştım güçsüz çıkan sesim eşliğinde ama dinlemiyordu aynı yere baskı yapmaya devam ediyordu. Dudakları boynumdan yanağıma hızla geçti ve dudağımın üstünde bitti. Nefesimi içime tıkmıştı resmen. Dudaklarımı aralamak için resmen cilve yapıyordu.

Entrained ColorsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin