2-PARÇALANMIŞ
#Aleah – Water & Wine
3 Ay Önce,
Uykumu bölen şey perdeler çekilirken kornişlerin çıkardığı tiz ses oldu. Uyku mahmuru gözlerimi kırpıştırarak etrafa baktım. Mama'nın hizmetinde çalışan kadınlardan biri ellerini biçimsizce beline koymuş ters bir şekilde bana bakıyordu.
"Güzellik uykunu aldıysan kalk da hazırlan. Bir sürü işimiz var." Mendebur suratlı kadına ters bakışlarını iade edip bilmiş bir şekilde kollarımı göğsümde bağladım. Yine kâbus gibi bir sabaha gözlerimi açmıştım.
"Saat daha erken." Dışarısı henüz kızılın koyu bir tonundaydı. Etraf yeterince aydınlanmamıştı.
Şaşkınca bana baktı kadın. "Erken mi? Akşam yolcusun. Şimdiden hazırlıklara başlamamız gerek."
Kadının sözleri karşısında gözlerimi belerterek ona baktım. Onların jargonunda yolculuk müşteriye gitmek demekti. Fakat kadın yanılıyor olmalıydı. O lanet an gelmiş olamazdı. Bunu bana yapamazlardı.
"Ben daha hazır değilim. Anlamıyorum ki hiçbir şeyden..." diye saçmalamaya başladım panikle. Gözlerimdeki korku kadında tiksindirici bir zevk uyandırmıştı. Ondan daha fazla iğrendim.
"O beni ilgilendirmez. Mama seni hazırlamamı istedi. Birisi senin için özel istekte bulunmuş. Gençmiş hem de. Pörsümüş bir bunak yerine filinta gibi adama gideceksin. Ballısın ha," diye saçma sapan şeyler söylediğinde iğrenerek onu susturdum.
"Yeter! Konuşma! Hiçbir şey duymak istemiyorum."
"Aman haspam! Akşam adamın koynuna girdiğinde ona da aynısını dersin," dediğinde hışımla ayağa kalkıp kadının saçlarına yapıştım. Beni de kendisi gibi sanıyordu ama yanılıyordu. Ben üç kuruşluk zevk için asla bedenimi kullandırtmayacaktım. Onlar gibi para uğruna ne bedenimi ne de ruhumu şeytana satmayacaktım.
Kadının yer yer beyaz tutamların olduğu biçimsiz saçlarına asılıp çığlık atmasını sağladım. Başı geriye doğru eğilmişken bana saldırmak için kollarını çırpmaya başladı. Ondan daha atik olduğum için hamlelerini itinayla savuşturdum.
"Bırak beni küçük orospu," diye bağırdığında acılı sesi odada yankılandı. Yakında herkes başımıza toplanacaktı ama umurumda değildi.
"Gerçek bir orospu görmek istiyor musun?" dedim onu boy aynasına doğru sürüklerken. Aynanın karşısına geldiğimizde uzun tırnaklarımı çenesine geçirip aynaya bakmaya zorladım. "Bak gerçek orospu orada. Gözleri korkudan kocaman açılmış, saçları çekilmekten yüz derisi gerilmiş kadın var ya, asıl orospu o işte." Onunla ayna vasıtasıyla göz teması kurarken kapı gürültüyle açıldı. Yan odadaki kızlar tek tek odaya doluştu. Kimisi yataktan kalktığı gibi darmadağın bir halde kimisiyse sabahın bu saatinde yolculuğa çıkacakmış gibi hazır bir şekilde gelmişti. Fakat hepsi de aynı dehşete düşmüş yüz ifadesini paylaşıyorlardı. Yakın zamanda oda komşum olan adını hatırlayamadığım minyon tipli kız bize bir adım yaklaştı.
"Gece ne yapıyorsun? Bırak Şeyma'yı!" Şeyma ellerimin arasında kıvranmaya devam ediyordu. Esefle başımı salladım.
"Bir adım daha atma, yoksa onun yerini alırsın," diye tehdit ettim onu. Kız başına bela almak istemediği için lafımı ikiletmeyip geri çekildi. Ardından kalabalığı Kızıldeniz gibi ikiye yaran bir ses duyuldu.
"Neler oluyor burada?" Mama'nın sesiydi bu. Sesindeki otoriter tını gerilememe neden olsa da beni tam anlamıyla sindirmemişti.
"Mama kurtar beni," diye yalvardı Şeyma. Kurtulmak için çırpınıyordu. Avucuma doladığım saçlarına iyice asıldım. Kadın ikinci kez feryat etti acıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Cennet
Ficção Adolescente"Haklısın. Bu şehir labirent gibi karmaşık ve çıkmaz sokaklarla dolu. Ama ben sende kayboldum Gece. Paramparça ruhunda... Göğüs kafesinin içinde yaralı bir kuş gibi çırpınan kalbinde..." Gece... Adı gibi renkleri soğuran kara gözlerin sahibi. Onarıl...