Bölüm 18:

564 22 5
                                    

Umarım seversiniz. Bu arada yeni kitabım "Kamp Ateşi" ne de göz atmayı unutmayın lütfen ;) Ve bu arada kitabımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim :) İyi okumalaar !

***

Bölüm 18:

Uzun bir kahvaltı keyfindeydik. Neredeyse saat 12 olmuştu ama umrumuzda bile değildi. Sadece delice kahkahalar atıyordu. Masanın üzerinde telefonum titremeye başladı. Ben tam almaya gidecekken Dash önüme fırladı.

"Günü mahvetmesek böyle geçirsek harika olmaz mı ?"

"Evet. Zaten ben de sadece telefona bakacağım mahvedeceğim yok." Gülümsedim ve onu geçmeye çalıştım. Ama önümde koca bir bariyer gibi duruyordu.

"Aa-Aa-Aa... Hayır geçemezsin."

"Saçmalama! Hadi Dash yapma." Göğsüne vurdum.

"Ne ? Ne yapıyorum ki ?"

Her taraftan geçmek için yol aranıyordum ama Dash nereye yönelsem beni yakalıyordu.Telefonum susmuştu ama Dash hala geçmeme izin vermiyordu. En sonunda beni belimden yakaladı ve kendisine doğru çekti. Kollarımı haraket ettiremiyordum çünkü onun güçlü kasları arasında kafeslenmişlerdi.

"Hadi ama Cara tek bir gün. Ne olur. Hiç kimse olmadan tek bir gün. Sadece biz."

"Bugün çalışmam lazım yoksa kovulacağım."

Beni hala kolları arasında hapsederken geri geri gitti. Telefonumu kaptı. Ama hala havada sözde ulaşamayacağımı sandığı bölgede tutuyordu.

"Tek telefon hakkı. Nathan'ı ara eminim anlayış gösterecektir."

Sorgulamadan telefonu kaptım. Nathan'ı aramayı düşünmedim bile. Son arayanlara baktım. Kız kardeşimdi. Tam onu arıyordum ki Dash telefonumu kaptı.

"Tek arama dedim. Nathan. Hadi."

Dediği gibi Nathan'ı aradım. Ve haklıydı. Anlayış gösterdi. Tam telefonumu kapattığımda Dash'in telefonu çaldı. Ona ters bakışlar attım. Çünkü daha ben ulaşamadan telefonu kapmış ve açmıştı. Ve onun konuşmasını dinlemekten başka bir şey yapamadım. Çünkü nefret şaşkınlık ve kızgınlık duygularıyla dolup taşmıştım. Ve sadece Dash'in cevaplarını dinleyerek bir şey anlamaya çalıştım. Ama mümkün değildi.

Ve sonunda telefonu kapamıştı.

"Neden seni arıyor ?"

"Cara ?"

"Dash neden ?"

"Bak gitmem gerek ne olur bana soru sorma."

"Nasıl bana soru sorma dersin ? Neden hala seni arıyor ? Ne işiniz olabilir ? Ve hani bugün bizim günümüz olacaktı ?"

"Cara çok özür dilerim."

Ben onu şaşkınlıkla izlerken o üzerini değiştiriyordu. Kimdi bu ? Ama kesinlikle Dash değildi.Sinirden ağlamak üzereydim. Sesim boğuk çıkmaya başlamıştı.

"Dash ne yapıyorsun ? Gel buraya."

Hazırlanması bitmişti. En son yanıma geldi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Özür dilerim"

Ve gitti...

***

Şirkete gittiğimde direk Nathan'ın odasına gittim.

"Ben geldim."

"Bugün izinliydin ?"

Sustum.

"Herneyse ben odama gidiyorum. Dosyaları Alice'le yollarsan sevinirim."

"Tamam Cara..."

Odama gittiğimde kız kardeşimi aradım.

-Sonunda geri dönüş yaptın.

-Dün neredeydin.

-Dash

-Ne oldu ?

-Sonra anlatırım.

-Peki.

Biri kapımı tıklattı.

-Seni sonra ararım.

Nathan içeri girdi.

"Anlat bakalım neler oluyor ?"

"Hiçbir şey."

"Cara, Dash'i biliyorum ve rahat ol umrumda değil. Yani tabiki sen umrumdasın. Ama biz zaten o kadar da mükemmel bir çift değildik kabul et."

İkimiz de gülümsedik. Sonra hafifçe koluna vurdum.

"Hadi ama o kadar da berbat değildik"

"Emin misin ? Resmen babana dönüşmüştüm."

Kahkaha attım.

"Ama bu kötü arkadaş olacağımız anlamına gelmez. Anlat bakalım neler oluyor ?"

"Alex diye biri yüzünden Dash sabah beni öylece bırakıp gitti."

Nathan'ın yüzü bir anda değişti.

"Alex Berandon ?"

"Evet nereden ?" Nathan sözümü yarıda kesti.

"Cara sen neye bulaştın öyle ? O kadın tam bir manyak."

"Farkındayım."

***

2 hafta sonra:

Dash neredeyse iki haftadır yoktu. Ne kadar aradıysam da bir türlü ona ulaşamamıştım. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Sara'yla kafamı dağıtmak için dışarı çıkmıştık. Ama çok içmemiştik. Eve geldiğimizde halisünasyon gördüğümü sanmıştım çünkü Dash kapıda dikiliyordu. İçeri girene kadar tek kelime etmedik. Kız kardeşim hemen yukarı çıktı. Ve yalnız kalınca bir anda patladım.

"Neredeydin ? Seni ne kadar merak ettim, ne kadar aradım haberin var mı ?"

"Dash bana anlamsız somut gözlerle bakıyordu." Onu hiç bu kadar bitkin görmemiştim.

"Cara özür dilerim."

"Kes özür dilemeyi. Dash neredeydin ?"

"Tamam söyleyeceğim ama lütfen söyledikten sonra beni dinleyeceğine söz ver."

Başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi hissediyordum neler oluyordu böyle...

"Yeter söyle artık."

Dash terlemeye başlamıştı. Ve salonun ışığının altında gözlerindeki kızarıklar iyice belirginleşmişti.

"Söz ver !"

"Tamam söyle."

Tam o konuşacakken telefonum çaldı. Alex arıyordu. Açmak istemedim. Ama yapamadım.

-Alo ?

-Merhaba Cara tatlım. Kocam yanında mı ? Kendisine ulaşamıyorum da...

Gözlerim taşarcasına doldu.Sesim titremeye başladı.

-Kocan ?

-Ah evet Dash.

***

Veee bölüm sonu. Yorumları unutmayın !

KABUL ET : Seviyorsun !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin