Koşuyor, koşuyor, koşuyordum. Yine arkamda beni kovalayan o siyah karaltı vardı. O siyah, kasvetli, insanın içini karaltan sokaklardan geçiyor, köşelerden dönüyordum...
Gözlerimi açtığımda yine her zaman gördüğüm kabuslardan bir tanesini gördüğümü anlamıştım.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de beynimin yarısını kemiren bir mektup vardı. Düşündüklerimi kafamdan atmaya çalışmıştım. Her ne kadar beceremesem de atmış gibi yaparak odayı incelemeye karar vermiştim.
Klasik hastane odası gibi dursada ben incelemeyi severdim. Beyaz ve mavinin uyumu hep hoşuma giderdi.
Hatta küçükken bir keresinde pamuk şekerin pembe olduğunu görünce mavi pamuk şeker istiyorum diye kaç gün ağlamıştım.Öyle de değişik biriydim işte.
Rüyanın aksine içimi ısıtan bu renk ne yazık ki hastane odasında olduğumu fark edince anlamını yitirmişti.
Zaten bir zaman sonra her şey anlamını yitirmez miydi?
Belki de bu odada ne dualar edilmişti, nice anneler evlatları, eşleri, akrabaları ölmesin diye gözyaşları dökmüşlerdi.
Yaşamın boyunca sahip olduğun ego, para, hep daha en iyisi hissi sağlığın önüne geçemediği zaman yitirirdi anlamını.
İnsanoğlu belki de hastalanınca anlardı, sağlığın yaşamın değerini. Sevdiği insanları üzmemesi gerektiğini...
#
"Baba beni salıncağa götürsenee "
"Canım benim daha şimdi oradan geldik ya kaydırağa binmek istediğini söylemiştin "
"Ama baba ben havada görünen kanatlı şeyler gibi uçmak istiyorum ama sen beni o kadar yükseğe çıkartamıyorsun ki"
"Ahh bebeğim onların bir adı var ve isimleri kuş. Daha kaç kere unutuyorsun ismini sayamadım.
Allah onlara uçma yetisi yani gücü vermiş. Istesemde seni bu salıncaklaa oraya çıkartamam ama sana bir pamuk şeker alabilirim şeker kız."
"Oollleeyy. Tamam ben burda oturup seni bekliyorum babacım..."
...
"Baba neden pamuk şekerler mavi değil ?"
"Sen bugün ne çok soru soruyorsun öyle kızım nerden aklına geliyor anlayamıyorum da bücür seni"
"Ama baba ya ben bücür değilim. 4 yaşında bir kız bücür olmaz. Hem sen daha sorumu cevaplamadın. "
"Neden pembe çünkü demişler ki Rüya diye bir kız var pembe rengini ve şekerleri çok sever, pembe yapalım demişler."
"Ama baba onlara onlara söyle ben maviyi daha çok seviyorum. Şimdi bana mavi de alır mısın? "
"Ahh tatlı cadı seni mutlu etmek için ufak bir şakaydı sadece pembeden başka renk bulunmazki şimdi. "
"Ya baba bak geçen gün sarı da görmüştük mavi de vardır lütfeenn"..
#
Dudağımın kenarındaki ufak bir tebessümle uyanmıştım. Yine gün içinde düşündüklerimi rüyamda görmüştüm. O olay aklıma gelincede babamın o gün mavi pamuk şeker bulamadığını ve ağlayarak eve döndüğümüzü hatırlamıştım...
Koluma takılı olan seruma baktım. Ne güzel her şey düzenli işliyordu. Damlaların biri görevini bitirdiğinde diğeri devreye giriyordu.
Yani Şeyma bu hayatta olan görevini bitirmiş miydi? ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLSİLE
JugendliteraturHayatınız, bir kitaptır. Siz ise o kitabın başrolü. Her kitabın kendine özgü bir hikayesi ve her başrolün ise kendine has rolleri vardır. Gelin şimdi, başka bir hikayeye tanık olalım. Babası hapiste olan Rüya'nın hikayesine... Tüm hakları göz kapa...