Her şey tamamdı! Akşam dışarı çıkma fikrinden vazgeçirmiştim kızları. Umut, gitar çalan ev arkadaşı Özgür'ü ikna etmişti. Özgür, tamda Hazalla Umut'un konuştuğu anda gidecekti. Umarım gitar sesi tam zamanında girerdi araya, tam benim canım kuzenimin her şeyi itiraf ettiği zamanda girerse, işte o zaman yanardık.
Hazal'ın ağzından
Evde harika bir doğum günün ardından herkes bir tarafa dağılmıştı. Dışarı çıkmayı planlamıştık ama Rüyanın evde yapalım ısrarları ile birlikte evde dört kız olarak kutlamıştık. Gelen mesajlar, arayan kişiler ayrı mutlu etmişti zaten. Sadece Umut'un kutlamaması biraz kalbimi kırmıştı, aslında tam olarak kırılmasam da üzülmüştüm. Aslında beni ilgilendirmiyor, evet evet ilgilendirmiyor!
Ben de bundan sonra mesafemi korurum bazı kişilere!
"Hazaaaall" sesinin ardından önümde bir çift sağa sola sallanan el farkettim.
"Hı, efendim" diyerek elin sahibi olan Aylin'e baktım.
"Diyoruz ki uyusak mı artık? Çok yorgun bir gün geçirdik ya hani." diyerek alaylı bir bakış attı.
"Uyumak mı? Hemde bu saatte? Kocamışsınız kızım siz yaa." diyerek baş parmağımı aşağı doğru sallayıp onaylamaz bir anlam verdim.
"Evet evet Hazal zaten o yüzden dün film izlerken saat dokuza geldiğinde horul horul uyuyan bendim. Yani neredeyse horuldamanla tüm binaya senfoni verecektin."
"Ya ne horuldaması be? Ben horuldamam bi' kere yanlış duymuşsundur."
"Tabi canım tabi biz burada üç kız senin horuldamanı yanlış duyduk. Hayır bi'de nasıl yanlış duyuluyorsa?" diyerek kafasını kızlara döndürdü ve kahkaka attı. Aylinle Rüyada onu onaylarcasına bakışlar attı.
"Üff be!" diyerek yanımdaki yastığı ona fırlattım.
Rüya yastığı geri fırlatarak "tamam kızlar tamam hadi biz mutfağa gidelim" diyerek ayaklandı ve kızların elini tutup sürükleyerek mutfağa götürdü.
"Beni dışlaman hiç iyi bir şey değil Rüya, doğum günümde bitti zaten." diyerek koltuğa uzandım. Bizde koltuğa uzanmak, huydur! Hele ben boş bulduğun koltuğa otur değil, uzan felsefesiyle yaşarım!
Biraz zaman geçtikten sonra içeriye gülüşerek geldiler. Hayır, doğum günü kızı benim, en çokta ben somurtuyorum arkadaş!
Neyse somurtmaya devam! Doğum günü kızını dışlamak neymiş görsünler!
Elimde telefonumla internette gezinmeye başladım. Onları takmayacaktım. Yaşasın umursamamak!
Açıkça söylemek gerekirse her ne kadar dışım umursamıyorum sinyalleri versede, içim meraktan çatlıyordu. Hayır bide bunu Rüya'nın yapması ayrı hayal kırıklığı.
Çalan kapı sesiyle o koyulaşan ve benimde 'dinleme Hazal' diye direttiğim konuları bölündü. Acaba kim gelmişti? Kim gelmişti diye kendi kendime soracağıma gidip kapıya baksam ya. Bunlar bön bön birbirlerine bakıp, sırıtıyorlar. İş başa düştü Hazal!
Tam oturur biçime geldim, Rüya "Sen dur Hazal, ben bakarım." diyerek kapıya koşarak gitti ve açtı. Bir süre sessizlikten sonra kendi ismimin seslenildiğini duydum, evet evet kendi ismim!
Hemen fırlayarak kapıya koştum ve kapıda bir adet stoklarla sınırlı olan Umut gördüm. Otuz iki diş sırıtmayı da unutmamıştı.
Hazal içeriye doğru geçerek bizi yalnız bıraktı.
"Evet, seni dinliyorum." dedim ama bunları söylerken nasıl bir üstümde umursamamazlık havası var! Az sonra kasılmaktan ölüp gideceğim buralarda, hey hat!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLSİLE
Teen FictionHayatınız, bir kitaptır. Siz ise o kitabın başrolü. Her kitabın kendine özgü bir hikayesi ve her başrolün ise kendine has rolleri vardır. Gelin şimdi, başka bir hikayeye tanık olalım. Babası hapiste olan Rüya'nın hikayesine... Tüm hakları göz kapa...