Bana doğru yaklaşan Mert'e öyle değişik bakmıştım ki gören beni kurtaran değilde zorla denize doğru iten sanabilirdi.
"Al bakalım bu kahveyi iç, için ısınsın. Biraz vapurun dağılmasını bekleyelim, senin de bu şok olmuş durumun geçsin" diyerek yanıma oturdu.
"Gerçekten çok... teşekkürler. Eğer düşseydim tüm günüm mahvolurdu ve annem bana çok kızardı." demiştim uzun bir sessizlikten sonra.
Şu an tek düşündüğüm annemin bana kızmasımıydı?! Ahh tabii ki de hayır!
Böyle zamanlarda saçmalamayı hobi haline getirmiştim sanırım.
"Annen kızmazdı, senin için endişelenirdi bence. Ayrıca önemli değil çünkü senin düşmene göz göre göre seyirci kalamazdım dimi ama?" diyerek gülümsedi.
O an ayağımın kaydığına üzülsem mi, sevinsem mi bilememiştim.
Vapurdan indiğimizde herkes etrafımı sardı. Olanları anlatinca bana daha dikkat etmemle ilgili öğütler verirlerken, Mert'i kucak dolusu tebrik etmişlerdi.
Eminim ki burada beni en çok takan Hazal'dı. Diğerleri endişelenmiş(!) görünse de gerçek anlamda bir i merak ederdi beni.
Bana sımsıkı sarıldı. Zaten ben onun bana nasıl sarıldığından ne demek istediğini anlardım.
Yolumuza devam ederken ortaya bisiklet kiralamak fikri atıldı. Herkes beğenince de kabul edildi. Ben de beğenmiştim tabii ki.
Bisikletler alınınca tur atmaya başlamıştık. Grupça adayı dolaşıyorduk. Kulaklığımı takarak bu güzel anları daha da güzelleştiriyordum kendimce.
Bir an grubun en arkadasından gitmek istedim ve kenara çekilerek birkaç saniye bekledim. Arkadakiler geçince en arkadan devam etmiştim.
Gezintiye devam ederken içimdeki garip hisle sanki birinin beni çağırdığını hissettim. Arkamı dönme isteğimi bastirmayarak arkaya baktım ve nefes nefese bize doğru gelen Mert'i gördüm.
Hem de yanında çirkin denilemeyecek kadar güzel bir kızla!
Lise arkadaşlarımızla toplanacağız sanıyordum ama dış etkenler çok güzel grubumuza katılabiliyordu.
"Hey millet! Bi durun abi ya!"
Herkes pedal çevirmeyi keserek arkasını dönmüştü.
Ben öldürecek gibi kıza bakarken kız anlamıştı sanırım onu sevmediğimi bakışlarını kaçıyordu benden.
"Oo kardeşim. Bu güzel kız da kim? Yoksa yengemiz mi?"
Biraz daha konuşursa Ozan pisliği bugün elimde kalacaktı.
"Yok kardeşim ya ne yengesi. Tanıştırayım kardeşim Elis." diyerek hem benim içimdeki soru işaretlerine cevap vermiş hem de Elis'i bize doğru yaklaştırarak Ozan'ın salyalarının akmasına daha çok sebep olmuştu.
"Böyle çok emrivaki oldu biliyorum bu yuzden herkesten çok özür dilerim, kusura bakmayın arkadaşlar. Kardeşim kendi arkadaş grubuyla takılıyordu ancak arkadaşlarıyla ufak bir sorun yaşamış bana mesaj attı bende onu buraya çağırdım, zaten yakınımızdaydı."
"Hiç olur mu kardeşim öyle şey ya. Hoşgeldin Elis. Umarım bugün bizimle sorun yaşamazsın."diyerek Elis'e gülümsedi. Daha sonra Mert'e bakarak "Madem yakınımızdaydı daha önce niye çağırmadın kardeşim" diyerek Mert'e pis pis sırıttı.
Gerçekten Ozanla baş edilemez!
Bu arada Elis'in üniversiteye yeni geçtiği, sevgilisi olmadığı ve yüzmeyle ilgilendiği bilgilerini duymuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLSİLE
Roman pour AdolescentsHayatınız, bir kitaptır. Siz ise o kitabın başrolü. Her kitabın kendine özgü bir hikayesi ve her başrolün ise kendine has rolleri vardır. Gelin şimdi, başka bir hikayeye tanık olalım. Babası hapiste olan Rüya'nın hikayesine... Tüm hakları göz kapa...