Bölüm 3 - SU SAVAŞI

1.2K 255 5
                                    

Eve geldiğimde saat akşam dokuzdu. Ne ara o kadar takıldık bilmiyorum. Baya eğlenceliydi aslında. Birbirimizin telefon numaralarını da aldık. Miray çok iyi bir kız kardeş denilecek tipten Berke de iyi aslında çok tatlı çocuk sadece biraz nasıl desem odun işte. Enes'te çok komik ilk başlarda bana asıldığını falan sanıyordum ama sonradan iyi bir arkadaş olacağını anladım hani böyle kızlarla çok iyi anlaşan onların içinde büyümüş gibi olan tipler var ya öyle. Ben geldiğimde zaten diğer çocuklarla da tanıştık ama onlar fazla oturmadan gitti biz dördümüz takıldık. Sanırım bundan sonrada dördümüz takılacağız çünkü Miray diğerleriyle fazla takılmayalım dedi neden diye sorduğumda onları fazla tanımıyorum yani onlara güvenmem ben. Biz daha çok üçümüz takılırız sende geldin artık dört olduk dedi. Tabii ki de çok sevindim beni gruplarına aldılar yani daha ne isteyeyim yazın takılacak arkadaşlarım oldu. Hey diğer arkadaşlarımı unutmadım ya ama ne yapayım ben bir kaç gün yas tuttum bu kadarı yeter kendimi daha fazla üzmeyeyim. Hem artık mutlu olmak istiyorum ya.

Annemin yanına gidip oturdum salonda babamla televizyon izliyorlardı.

"Bu saate kadar neredeydin?" diye sordu babam. Sanırım kızmış.

"Sitede birkaç yaşıt arkadaş buldum tanıştık takıldık falan buralardaydım yani." dedim geçiştirerek.

"Eylül bizim yarın işten aldığımız iznimiz bitiyor yani yarın babanla evde olamayacağız. Dikkat et kızım eski mahallede seni yan komşuya bırakabiliyordum kontrol etsin diye ama burada güveneceğimiz kimse yok.." derken babam lafını kesti

"17 yaşında kız olacak artık Esra site dışına çıkmadıkça sorun yok" dedi. Beni hala küçük  çocukmuş gibi görmelerinden nefret ediyordum. 

"Haklısın ama ben bir uyarımı yapayım dedim" dedi annem ben araya girdim bunlar benim yerime konuşuyorlardı hep.

"Tamam anne dikkat ederim tamam baba site dışına çıkmam başka sorunuz bir şeyiniz yoksa odama gidiyorum." İkisinden de ses çıkmayınca kendi kendime "Güzel" dedim ve merdivenlerden odama çıktım.

Sabah telefonumun sesiyle uyandım arayan Miray. Ne alaka sabah sabah.

"Eylül hemen kalk" Ne oluyor lan? Uykunun verdiği sersemlikle konuştum.

"Efendim ne oluyor" Ne diyorum ben. Daha ayılamamıştım rüya mı bu ya.

"Sizin evin önündeyim kapıyı aç" Of uykum var benim! Demek istesem de telefonu kapattım kendime çeki düzen verdim ve aşağı inip kapıyı açtım.

"Günaydın bugün çok eğlenceli bir şey yapacağız." Anlam veremeyen gözlerle baktım hala ayılamadım sanırım.

"Ne?" dedim merakla.

"Su savaşı!" dedi sevinçli bir sesle. Allah'ım bu kızın içine bir çocuk kaçmış hep bir neşeli pozitif falan.

"Sen takıl ben bir duş alıp geliyorum" Hem belki kendime gelirdim.

"Bekliyorum..." dedi.

Hızlıca duşumu alıp çıktım. Üstümü giyindim saçıma da topuz yapıp saçıma şal bağlayıp üsten fiyonk yaptım son kez aynada kendime bakıp aşağı Miray'ın yanına indim koltukta oturuyordu.

"Çok tatlı olmuşsun kıskanmaya başladım ama " deyip devam etti "Balonlar burada hadi dolduralım Berke'ler hazırlıksız yakalanacak" dedi o kadar heyecanlıydı ki bana enerji veriyordu.

"Çok şeytanca nereden çıktı bu fikir?" dedim.

"Hiç aklıma geldi biraz eğlence olsun işte" dedi. Çılgın bu kız!

Balonlara su doldurup hepsini torbaya koyduk ve dışarı çıktık. Acaba nasıl karşılayacaklar? 

Biraz ilerleyince onların çardakta oturduğunu gördük gizlice arkalarına yaklaştık ve Miray eline balonu alarak "Su savaşı!" diye bağırıp fırlattı. Bende fırlatmaya başladım. Berkey'le Enes neye uğradığına şaşırdı evet bu çok komikti gerçekten ne kadar çocukça olsa da ikisi de kendilerini korumayı bırakıp üstümüze gelmeye başladılar.

"Siz bittiniz!" Ağzımıza sıçacaklar şimdi bittik gerçekten. Miray bana dönüp "KOŞ!" diye bağırdı su balonlarını orada bırakıp kaçmaya başladık onları orada bırakmak çok büyük hataydı evet ama bunu sonradan fark ettim maalesef. İkisi de balonları eline alıp arkamızdan koştura koştura bize atmaya başladılar baya ıslanmıştık onlar gibi bütün kıyafetlerimiz üstümüze yapışmıştı ellerindeki balonlar bitince durduk. Hiç birimizden ses çıkmıyorken "Serinlemiş olduk" dedim ve hepsi kahkahayla gülmeye başladı tabi bende. Bu gerçekten eğlenceliydi daha kahvaltı bile yapmadım ama sabahın bu saatinde burada sırılsıklam olmuştuk ve gülüyorduk.

"Hey saat kaç oldu?" diye sordum. Berke cebinden telefonu çıkarınca hiii diye bir ses çıktı ağzımdan. Telefon sırılsıklamdı.

"Merak etme bir şey olmaz" diye güldü "Saat 12 olmuş" dedi.

"Benim karnım acıktı" dedi Miray benimde acıkmıştı.

"Hadi dışarı kahvaltıya çıkalım" dedi Enes. Ops sitenin dışına çıkamam eğer babam öğrenirse çok kötü olur.

Herkes onayladı tabi bende mecbur kaldım eve gidip üstümü değiştirdim yazlık bir elbise giydim gerçekten çok cici olmuştum saçlarımı da açık bıraktım. Dışarı çıktığımda üçü de beni arabanın içinde bekliyordu. Şoför koltuğunda Enes duruyordu yanındakinde Berke arkada Miray bende kapıyı açıp arkaya atladım. Sahil kenarında bir yere gelmiştik. Masaya oturduk deniz manzaralıydı hey burası çok güzeldi. Huzurluydu fazla kimsede yoktu. Garson geldiğinde Enes "4 kişilik kahvaltı" dedi. Sanırım ilk gelmiyorlardı buraya.

"Ee Eylül kaça geçtin ?" dedi Berke. Bunu beklemiyordum.

"3. sınıf" dedim.

"Hım şimdi Miray'da dörtte olacaktı ama zekası yetmedi herhalde" dedi sırıtarak.

"Kaşınıyor musun Berke?" dedi Miray kaşlarını çatarak.

"Tamam sustum." dedi Berke muzip bir tavırla.

"Siz hep böyle didişir misiniz?" dedim araya girerek.

"Genelde birbirlerine laf sokarlar" dedi Enes o sırada tabaklar geldi. Böyle muhabbet ederek kahvaltımızı bitirdik. Arabaya bindiğimizde telefonum çalmaya başladı çantamın içinden telefonu çıkarıp kimin aradığına baktım. BABAM eyvah şimdi boku yedim.

Mutluluktan YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin