Bölüm 4 - İKİ YÜZLÜ

1K 240 14
                                    

Telefonu korkuyla açtım. Kendimi alacağım tüm cezalara hazırlamam gerek.

"Efendim.."

"Eylül şey nerdesin?" annemin sesiydi ama çok telaşlı çıkıyordu. Neler oluyor?

"Im ben..." Sözümü bitirmeden araya girdi

"Eylül nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Babaanneni kaybettik kızım onun evindeyiz biz şimdi sende hemen gel" dedi. Telefonu yüzüne kapattım. başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Şok olmuştum. Babaannem ya ? Şaka mı yapıyorlar kesin şaka gerçek olmaz nasıl olur.. Araba durmuştu herkes bana bakıyordu. 

"Şoka girdi herhalde"

"Ne oldu ya"

"Eylül iyi misin?"

Ben hala rüya gördüğümü falan sanıyordum. İdrak etmeye çalışıyordum. ağzımdan kelimeler dökülü verdi. "Babaannem..." diye bildim ve ağlamaya başladım. Sonra kısık bir sesle " Ölmüş " dedim.

Miray bana sımsıkı sarıldı. Bende bunun üzenine daha fazla ağlamaya başladım bir kaç dakika öyle durduk biraz kendime gelince Enes adresi ver dedi. Yaklaşık yarım saat sonra babaannemlerin evinin önündeydik. Kocaman bir köşkte yaşıyordu babaannem. Küçükken daha sık gelirdim buraya. Ama son yıllarda aile bağlarımız iyice kopmuştu. Amcam, babam ve bazı akrabalarımız kapının önünde duruyordu. "Gelmemi ister misin?" dedi Miray. "Teşekkür ederim. Siz gidin." dedim. Başıyla onay verdi. arabadan inip içeri girdim. Annemi görünce yanına gittim hala her şey tuhaf geliyordu. Anneminde gözleri kızarıktı ama ağlamıyordu zaten ev baya kalabalıktı. Akşam olana kadar oradaydım bir odada tanıdığım ve tanımadığım insanlar oturuyorduk. Annem beni çağırdı sesi kızgın gibiydi. Yanına gittim gerçekten burnundan soluyordu tamda sırası zaten.

"Gidiyoruz Eylül." dedi kolumdan çekiştirirken.

"Ne oluyor anne!" diye bağırdım. Bir şeyler olmuştu fakat şuan hiç umurumda değildi.

"Soru sorma yürü eve gidiyoruz!" kolumu sıkıca tutup beni dışarı çıkardı bu sırada arkamızdan babam bağırıyordu nedenini tam duyamadım buraya gel kızımı götüremezsin gibi bir şeyler. Cidden bu bir rüya olsun. Kafamın içindeki sesler beynimi yiyordu. Aklımı kaçırmama ramak kalmıştı. Annemin peşinden giderken kendimde bile değildim.  Ama şuan eve gitsem daha iyi olacaktı. Yalnız kalmak bana daha iyi gelir bir de o insanları çekemeyecektim. Biliyorum böyle günlerde baş sağlına geliyorlar ama bugün ben mutfağa girdiğim sırada bir kadın "Helva çok güzel koktu bir tabak bana koysana" dediğinde sinir tepeme çıktı bu insanlar biz üzüntü yaşarken nasıl olur da yemeği düşünebiliyorlar. Babam kapıdan çıktığı sırada annem gaza bastı iyice uzaklaştıktan sonra anneme "Neler oluyor artık anlatacak mısın" dedim.

"Bundan sonra hayatımızda baban olmayacak." dedi. Ne diyor bu kadın? Sözüne devam etti "Eylül lütfen bu konuyu yarın konuşalım. Sadece sus hiç bir şey söyleme."

Eve geldiğimizde doğruca eve koştum. Yatağıma yattım ve ağlamaya başladım.

Bir hafta sonra

Babaannemin ölümünün üzerinden bir hafta geçmişti 1 haftadır babam eve uğramıyordu anneminde pek uğradığı söylenemez. Evden hiç dışarı çıkmadım. Miray bir kaç kere evime geldi bana moral vermek için falan bana çok yardımcı oldu sağ olsun. Artık şu depresyon pijamalarımdan kurtuldum ve dışarı çıkıp bahçemizdeki büyük salıncağa oturdum ve müzik dinlemek için telefonu elime aldım o sırada mesaj geldi. 

Gönderen: Berke 

- "Nasılsın bir kaç gündür seni göremedim merak ettim."

-"İyim biraz zamana ihtiyacım vardı"

-"Neredesin?"

-"Evdeyim bahçede tek oturuyorum"

Bir süre bekledim cevap gelmedi derken kapı çalındı. Kim geldi şimdi ya oflayarak gidip kapıyı açtım. Karşımda Berke'yi görünce şaşırmadım desem yalan olur. Nedense heyecanlanmıştım.

"Gelebilir miyim?" dedi çekinerek kapının diğer ucundan.

 "Tabii" dedim. Geri çekildim ve içeri girmesi için ona yol açtım. Yanımdan geçerken kokusu burnuma doldu. Çok güzel kokuyordu. Ne diyorum ben? Şuan çok duygusal davranıyordum.

bahçeye çıkıp salıncağa oturdum oda yanıma oturdu büyük bahçe salıncakları vardır ikimizde onda oturuyorduk. Neyse ben Berke'nin neden geldiğini düşünürken o yüzüme bakıyordu birimizin konuşması lazım artık. Konuşmuyor ki bu çocuk. Kafasında bir şeyleri tartıyor gibiydi.

"Ben yani birden kendimi burada buldum evdeyim dedin ve bende tek oturuyordum yani canım sıkılmıştı rahatsız etmedim dimi?" dedi. Aramızda ki rahatsız edeci sessizliği sonunda bozdu.

 Sonunda konuştu neden bilmiyorum ama bu çocuk beni kendisine çekmeye başladı birden kibarlaştı çok yakışıklı geldi gözüme aynen devam Berke.

"Hayır etmedin benimde canım sıkılıyordu sonunda kendimi dışarı atabildim."

"Ciddi misin ? Kaç gündür dışarı çıkmıyorsun? "

"Imm sanırım 1 hafta oldu" dedim tebessüm ederek.

"Çok güzel gülüyorsun" dedi. Ha? Ne dedi bu ya hiç beklemiyordum ne oluyor bana kendine gel Eylül sende çok güzel gülüyorsun Berke ama söylemeye utanıyorum. Şuan yüzüm kesin kızardı of ne diyeceğim şimdi ben bu çocuğa?

"Utandığın da yanakların mı kızarıyor senin?" dedi gülerek. Hi dalga geçiyor resmen benimle. Omzuna şakacıktan bir yumruk attım ve kaşlarımı çatarak "Hiçte bile utanmadım ben" dedim. 

"Hayır utandın" dedi haklıydı da. En sonunda ikimizde gülmeye başladık

"Teşekkür ederim" dedim.

"Ne için?

"Uzun zamandır gülmüyordum bunu Miray bile başaramadı. Mutlu olmaya yani birazcıkta mutlu olmaya ihtiyacım varmış iyi geldi" dedim ama bunu gerçekten içimden gelerek söyledim. Doğruydu Miray bile beni güldürmek için ne şebeklikler yapmıştı ama içimden gülmek gelmiyordu. Neden bilmiyorum ama Berke bunu başardı. Kaç gündür yalnızdım annemle doğru düzgün konuşamadık bile. Babamla daha öncede kavga ettiler ama bu kadar ciddi olmamıştı hiç. 

 "Miray bile güldüremedi ve ben seni güldürdüm öylemi?"

"Öyle oldu" dedim utandığım için gözlerimi gözlerinden alarak başka yöne çevirirdim.

"Bence sen benden hoşlanıyorsun ama haklısın da kim bu yakışıklılığa karşı koyabilir ki?" dedi saçını düzelterek. Oha egosu tavan yapmış bak bak hemen normal haline döndü ya az insan olamıyor kaba şey. Of ne güzel mutlu olmuştum ama şuan beni sinirlendirdi sen kimsin ki ben senden hoşlanacağım lan?

"Sen kendini böyle mi kandırıyorsun! Ya tamda iyi anlaşacaktık iyi arkadaş olacaktık şu yaptığına bak kendini beğenmişsin sen değişmezsin!" dedim kızgınlıkla. 

"Tamam sakin ol Eylül" dedi GÜLEREK. Resmen benle dalga geçiyor ama bu sefer ciddi. Ben sana gösteririm.

"Yanılmışım bizden arkadaş falan olmaz sen iki yüzlü insanın tekisin!" beni kızdırmıştı. Ben kızınca çok ağır konuşurum sonra pişman olurum ama huyum kurusun o an onunda canı yansın isterim. Hiç bir şey demedi. Önce bir dondu sinirlendiğini görebiliyorum yüzüme bile bakmadan bahçeden çıkıp gitti. Şimdiden pişman olmuştum sanırım. 

Mutluluktan YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin