Bölüm 9 - BABAM ÖLDÜ

831 161 8
                                    

Multimedia'da Enes varVe çok sevdiğim bir şarkı lütfen dinleyin :)

Annemin yanına gittiğimde baya kızgın görünüyordu. Dikkatlice bakınca kızgın olmak ne kelime gözlerinden ateş çıkıyordu tövbe Allah'ım sen yardım et.

"Neredesin sen bu saatte! seni çok boşladım ben! Ama zaten belliydi böyle olacağı senin böyle huyların yoktu Eylül. Bu saatte başına ya bir şey gelse! Dışarısı it kopuk kaynıyor..." Daha devam ederdi ama sözünü kestim. Başkasının bana ki bu annemde dahil böyle davranmasını çekemiyorum.

"Site içindeyim anne ne it kopuğu sakin ol biraz."

"Bana hemen bu saatte dışarıda ne yaptığını açıkla" deyip ellerini beline koydu.

"Hava almaya çıkmıştım. Hemen geldim zaten." Yalan söyledim ama şimdi ona iki saat anlatamazdım hemen gidip uyumak istiyordum.

"Bir daha benden izinsiz bu saatte dışarı çıkmayacaksın." Yanıma gelip bana sarıldı. Ne dengesiz kadın ya. Kesin başıma bir şey gelmesinden korktu kıyamam. "Bu aralar çok yoğun çalışıyorum. Sana fazla vakit ayıramıyorum. En kısa zamanda telafi edeceğim ama" deyip beni öptü.  Bende ona sarıldım. Annemle aramızdaki bağ çok kuvvetliydi. Hayatımda en sevdiğim güvendiğim insan annem. Babamın adını dahi anmak istemiyorum. Anmayı bırak aklıma bile getirmemeye çalışıyorum.  Onu hayatımdan sildim. Hiç olmamış gibi.

"Biliyorum annem merak etme sen ben idare ediyorum şimdi izin verirsen yatacağım uykum kaçmak üzere"

"Tamam iyi uykular. Bu arada" televizyonun konsolunda duran zarfı bana uzattı. "Bu senin" deyip gülümsedi. İçine baktığımda kredi kartı gördüm. Bir an kendimi annemin maaşlı çalışan elemanı zannettim. " Çok teşekkür ederim!" Dedim onu öpüp odama koştum. Hemen pijamalarımı giydim ve yatağıma zıpladım. Oh huzur.

Gece hemen uyumuşum ve sabah uyanmak istemiyordum. Zaten yapacak bir şeyim yoktu. Yaz tatilindeydik. Bir süre tembellik yapıp sadece yattım. Canım sıkılmaya başlayınca kalkmaya karar verdim. Annem evde yine yoktu. Hızlı bir duş aldım üstümü giyindim ve mutfağa indim. Lütfen dolapta bir şeyler olsun lütfen lütfen. . Ve hiç bir şey yoktu. En kısa zamanda alışverişe gitmemiz gerekiyordu. Yalnız yemekten hoşlanmazdım. Ama başka çarem yoktu. Bende odama çıkıp çantamı aldım içine tüm ihtiyaçlarımı doldurdum (telefon cüzdan anahtar makyaj malzemeleri ve ıvır zıvır) dışarı çıktığımda gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum. Evet Eylül ne bok yiyeceksin? Birden aklıma Berke geldi acaba uyanmış mıdır? Emin olmayan adımlarla onun evine doğru yürümeye başladım. Ve gerçekten emin olmayan bir hareketle zili çaldım. Ne yaptığımı bende bilmiyorum arkadaşlar az sonra öğreneceğiz. Kapıyı genç bir kız açtı bir an  bu kim diye düşünsem de üstünde ki kıyafet nedeniyle hizmetçi olduğunu anladım. Zaten Berke için oldukça olgundu. Hey onu kıskanmamam gerekiyor. O kim ki? Bu soruyu şu an cevaplamak istemiyorum. "Berke evde mi?" Tamamen doğaçlama ve utanarak sordum. Neden utanıyorsam.

"Odasında. Siz kimsiniz?" BEN KİMİM? Hm.

"Şey Berke'nin arkadaşı" dedim. beni içeri alıp Berke'nin odasına götürdü. Çok şükür daha fazla sorgulamamıştı. Yanımdan ayrıldığında kapıyı tıklattım. Ses yok ? Bu dahada gerilmeme sebep oluyordu. Uyuyor muydu hala? Kapıyı yavaşça açtım. Mavi tonlarında döşenmiş odayı süzerken mavi rengine tekrar aşık oldum. Evet ben maviye aşığım. Onu uyurken gördüm. Yanına gidip oturdum. Karnımın açlığını bile unutmuştum. Onu saatlerce izleyesim vardı. Ben bu kadar insancıl uyuyor muyum acaba? Tabii ki hayır.  Ama o çok tatlı görünüyordu. Bir an önce bu duygulardan sıyrılıp elimi yanağına koydum ve "Berke" diye seslenmeye başladım. Hafif "Hmm" sesi duydum. Ah çok tatlı.  Tekrar "Berke uyan hadi öğlen olacak" dedim içten gelen gülmemi bastırırken.

Mutluluktan YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin