Bölüm 8 - İNATÇI MELEK

802 174 9
                                    

Multimedia yine Berke var :)

 Berke arabayı bizim siteye doğru sürerken Mirayla Enes aksi yöne gidiyordu. Bunlar ne yapmaya çalışıyor anlamadım ama çok merak ediyordum of ben meraklı bir insanım. Sonunda gözden kaybolunca Berkeye döndüm. "Meraktan ölüyorum. Lütfen söyle artık!"

"Bilmiyorum ya söylemesem daha iyi" deyip göz kırptı ve yine o gülüşünü yaptı. Bu hareketi merakımı biraz unuttursa da vazgeçmeyecektim. 

"Yaaa." Dedikten sonra yavru köpek bakışlarımı yaptım. Her zaman işe yarar.

"Bana şöyle bakma ama. " dedi iç çekerek. Ne yapayım yalvarayım mı?

"Çok uzattın ama sende" dedim sıkılarak.

"Vay Eylül hanımdan atarlar. Hiç güleceğim yoktu" deyip kahkahayla gülmeye başladı. Hayranlıkla onu izlerken araba durdu ve Berke bana döndü. Ne oldu şimdi neden durdun ya? Kafamı çevirdiğimde anladım. Bizim Evin önündeydik. O kadar uçmuşum ki yüzüne bakarken.

"Çok sağ ol işte şimdi meraktan öleceğim." deyip tam arabadan çıkıyordum ki Berke kolumu tuttu. Bunu beklemiyordum. Nefesimin düzeni bozulmuştu. "Beni suçlama. Miray sana anlatır isterse beni ilgilendirmiyor." dedi.

Bu arada bunları söylerken eli hala kolumdaydı bunu fark etmiş olacak ki elini çekti. Yine bir şey söylemeden araban indim ama yüzüm asıktı neden bu kadar inatçı. Eve girene kadar gitmedi bana baktı bende ona ama çatık kaşlarla. Eve girdiğimde anne diye seslendim annem yine evde yoktu herhalde. Miray'ı aramaya koyuldum. Kaç kere aradım bilmiyorum telefonu sessizde herhalde yoksa bir şey mi oldu ya. O kadar merak ediyordum ki. Yatağımda yatarken uyuya kalmışım. Zil sesine uyandım saat kaç bilmiyorum hava kararmıştı. Saat 12 ye geliyordu. Kapıyı açtığımda Miray karşımda duruyordu. Dur bir dakika o güler yüzlü Miray'a ne oldu?

"Konuşa bilir miyiz" dedi. Gözleri kızarıktı.

Miraya "Bir dakika" dedikten sonra odama çıkıp telefonumu ve anahtarları aldım. Hemen yanına koştum. Bu arada bir kaç tane cevapsız arama vardı Miray aramış nasıl duymadım?

"Şey ben uyuya kalmışım aramalarını duymadım."

"Evet aradım. Eve gitmek istemedim. Eminim çok merak ediyorsundur?" dedi. Hemde nasıl!

"Yani. Seni dinliyorum." dedim yürüyorduk. Her zaman oturduğumuz yere gittik. Ve Miray anlatmaya başladı.

"Nereye gittiğimizi bilmiyordum sanırım Enes de bilmiyordu her neyse. Gerçekten merak ediyordum ilk başta şaka yapıyorlar sandım. Ben ha bire konuşuyordum sorular soruyordum hiç birine cevap vermedi. Baya bir ilerledikten sonra arabayı kenara çekti birden konuşmaya başladı."

"Ee ne oldu Miray kötü bir şey mi?" dedim ağzının içine bakıyordum.

"Enes... Bana aşıkmış bunu söylerken bile çok tuhaf hissediyorum ben onu kardeşim olarak gördüm tamam onu çok seviyorum ama farklı." Birden ağlamaya başladı bu o kadar kötü bir şey değildi belkide öyleydi bilmiyorum. Hiç yaşamadım. Miray'ı böyle görmeye alışkın değildim. Yanına gidip ona sarıldım. "Miray ağlama" diyebildim. Ne? Onu şuan nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum hiç beceremem ki zaten. Şuan ne yapmam lazımdı? Sarılma faslı geçince yüzünü sildi.

"Daha bir sürü şey söyledi çok ciddiydi Eylül ama benim hiç inanasım gelmedi. Söylemek için fırsat bekliyormuş. Yıllarca içinde tutmuş."

"Şimdi ne olacak peki?"

"Bilmiyorum ama eskisi gibi olmayacak. Şu anda beynim durmuş gibi. Onu arabamdan çıkarttım dışarı attım resmen kendime bile inanamadım. Pişman oldum. Ama yüzüne bakamazdım. Bu saatte kadar dolaştım."

Mutluluktan YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin