Bölüm 35 - Çiftlik Park

312 28 24
                                    

Bu çocuğun anormal güçleri olduğunu düşünmeye başladım.

"Sen nerden biliyorsun?" dedim şaşkınlıkla.

"Bu şehrin her yerinde arkadaşlarım var Eylül."

"Ve beni sana ispiyonluyorlar sen ne sandın seni aldattığımı mı? Üstelik yanımda Miray varken?"

"Ben hiç bişey sanmadım. İlk sana sordum işin aslını anlatman için. Sakin ol. Ben sana güveniyorum."

"Biz kafede oturuyorduk Miray'la sonra o geldi napıyosun falan yanıma oturdu gayet arkadaşça bi muhabbeti. İstersen Miray'ı ara sana söylesin hem sen ona inanırsın..." bunları soluksuz anlatırken sözümü kesti.

"Eylül.." dedi bir elini yanağıma yerleştirirken. "Ben sana güveniyorum. Bana ihanet etmeyeceğini biliyorum. Onca yaşanandan sonra beni aldatmayacağına eminim."

Elimi tutup beni koltuğa çekti. Birlikte oturduk. Başımı omzuna koydum ve tüm yorgunluğuma atmak istedim. Burası tam benim yerimdi, Berke'nin omzu. Bazen kızıp bu omuza yumruk atsamda yine sığındığım ilk ve son yer burası oluyordu.

"Film izleyim mi?" diye sordu Berke.

"Olur" derken telefon sesi koca salonu doldurmuştu.

Berke kalkıp sehpadan telefonu alıp açtı. "Efendim, evdeyim, tamam anne" diyerek telefonu kapatıp yanıma geldi. Ne kadar kısa bir görüşmeydi öyle.

"Annem bu gece gelmicekmiş yani yine yalnızım" dedi kırılmış bir sesle. "Yanımda kalır mısın?"

Şaşkınlıkla ona baktım, annem beni keser, etlerimi kıyar köfte diye herkese dağıtır heralde. Yok ya o kadar da değil. Annem o kadar geri kafalı değildi ama böyle bir şey yaptımı öğrense çok kızar ve bana büyük bir ceza verirdi.

"Çok isterim ama annem izin vermez"

"Miray'larda kaldığını söylesen"

Ona yalan söylemek içimi acıtıyordu. Berke'ye yavru köpek gibi bakarken ne olduğu anlamıştı ve daha fazla zorlamadı.

"Neyse film seçelim" koltuktan kalkıp tv ünitesinin yanına gitti ve dolabın kapağını açıp film bakmaya başladı. Bende yanına gittim. Ünitenin üzerinde babasının fotoğrafları vardı. Bu çok garip bir duygu olmalı. Babam hala yaşıyordu ve onun varlığını hissediyordum. Bir gün ölürse belki yine hissederdim. Babaanem öldüğünde böyle olmuştu. Sanki hala o tarihi eser evinde yaşıyor gibiydi.

Sonunda ne izleyeceğimize karar verdik Berke filmi takıp yanıma oturdu. Tekrar başımı omzuna koydum ve ona sarıldım oda bana sarıldı.

Tabiki filmi izlemicektim. Bu anın tadını çıkarmalıyım. Onun kollarının arasında pürüzsüz bir uykuya bıraktım kendimi.

Telefonum artık bin beş yüz kere çalınca bir yerden düşüyormuş gibi uyandım. Film hala devam ediyordu ve Berke bana bakıyodu.

"Annen arıyor" dedi telefonu bana uzatırken. Uykumdan uyandığım için biraz sinirle telefonu açtım.

"Efendim anne" diye soludum.

"Eylül nerdesin"

"Ben Berke'nin yanındayım" dedim tepkisini merak ederken.

"Eylül ben bugün şehir dışına çıkıcağım canım"

"Ne zaman?"

"Hemen şimdi"

"Anne dışarda kar var ve eminim bütün uçuşlar iptal edilmiştir."

"Uçakla gideceğimi kim söyledi?"

Mutluluktan YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin