♣9♣

32 7 2
                                    

Bazı anların gerçekliğine inanamazsınız ya da inanmak istemezsiniz. Tam o anlardan birindeydim işte. Yüzünü iyice temizlediğimde silmeye çekindiğim ama silmem gerektiğini düşündüğüm bölgeye bakıyordum. Ne yapmalıydım. Dudaklarının kenarına bulaşan kanı silmeli miydim? Yoksa görmezden mi gelmeliydim. Gerçi elini şöyle bir ağzına silse giderdi ama o bunu yapmazsa gidiceğini sanmıyordum. En sonunda aman nolucak sonuçta silmemi o istedi diyerek peçeteyi dudağının kıvrımına yaklaştırdım. Bileğimi sertçe kavrayan eliyle korkup vücudumu kastım. Çok ani bir kasılma olduğundan olsa gerek karnıma giren kramp bacaklarımı birbirine sıkıca birleştirme isteğine sebep olmuştu. Oturduğum pozisyondan dolayı bu mümkün değildi. Bu yüzden acıyı unutmak adına başka şeyleri hayal etmeye ve rahatlamaya çalıştım. Özgür hala bileğimi sıkıca tutuyor ve kanı silmeme engel oluyordu. Sonunda pes edip silmek için diretmeyi bıraktım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" ne yaptığımı mı sanıyorum? Anlamazca ona bakmaya devam ettim. Bileğimi sertçe bırakıp hızlıca ayağa kalktı. Ne olduğunu anlamıyordum. Bir insan nasıl bu kadar çabuk değişebilirdi. Gerçi bu Özgür dü her şey beklenirdi ondan. Ama bir kez olsun insan gibi davranmasını bekleyemiyordunuz işte. Üstümü sirkeleyip bende ayağa kalktım. Arkamıda temizledikten sonra eşyaları çantama koymaya başladım. Bu süre içinde Özgür e bakmıyordum. Çantama eşyalarımı koyup fermuarını çektikten sonra sırtıma taktım. Artık buradan gitme vaktim gelmişti zaten. Bir an önce eve gitmeliydim. Son bir kez de olsa çekinerek Özgüre baktım bir ileri bir geri yürüyüp duruyordu. Bu kadar sinirleniceği ne yapmıştım ki ben. Yüzünü silmemi isteyen oydu ama yinede canı yanan ben olmuştum. Bu durum artık canımı sıkıyordu. Bir daha ASLA ona yardım dahi etmiyecektim. ASLA ama ASLA.
...
Alarmın sesiyle uyandığımda saat 04:00 dı. Şimdi siz diyeceksiniz bir okul neden bu saatte başlar. Saçmalamayın tabiki de okul bu saatte başlamıyor. Okul için saat 07:00 de uyanıyorum. Sadece bu bir alışkanlık ve saçmalık diyelim. Saati 04:00 de kuruyorum çünkü uyandığımda saate bakıp daha okula çok olduğunu gördüğümde mutlu olup tekrar uyuyabiliyorum. Bilmem bu hissi bilir misiniz. Beş dakika daha gibi bir klişeden daha esaslı bir yöntem. Şimdi tekrar uyuyabilirim.
...
Saçlarımı da topuz yaptıktan sonra çantamı da alıp odadan çıktım. İki gündür okula gitmiyordum. Bir şekilde rapor almıştım doğrusu şu ki o gün olanlardan sonra okula gitmek istememiştim. Bu yüzden sağlık ocağından bir bahaneyle rapor alabilmiştim. İki gün boyunca evde derslere çalışmış ve kafamı onlarla oyalayıp olanları düşünmemeye çalışmıştım. Tabi ki de bu pek mümkün olmamıştı. En sonunda bu şekilde bir şeylerden kaçarak hiç bir şeyin çözülmeyeceğine karar verip toparlandım ve evet şimdi okula gidiyordum. Ev halkı bugün erkenden işlerine gitmişlerdi bu duruma işime gelmişti çünkü annem varken kahvaltı yapmadan evden çıkmam mümkün olmuyordu.
Okula vardığımda sınıftaki yerimi alıp derse odaklanmaya çalıştım. Sınıfta bazı konuşmalara kulak misafiri olmuştum. Gökay'ın başka sınıfa geçmesinden falan bahsediyorlardı. Konuşma ne kadar ilgimi çeksede dinlememeye çalıştım. Dinlemesem bile tüm gün aklıma takılıcağını biliyordum. Zilin çalmasıyla ve öğrencilerin sınıfa doluşmasıyla kafamı boşalttım. Derse odaklanmalıydım.

SILA'NIN AĞZINDAN

Okul müdürümüzün ısrarıyla,Sadem'in okuluna gelmiştik. Neymiş etrafı görmem lazım mış. Zaten okula geldiğim süre boyunca yeterince görecektim. Şimdi ne gereği vardı ki böyle bir şeye. Müdür,yeni okulumun müdürüyle görüşüyordu. Bana da bu sırada okulu gezmemi söyledi. Şuan tek isteğim Sadem'i bulmaktı ama herkes derste olduğundan bu mümkün değildi. Koridorda öylece ilerlerken saçımın çekilmesiyle acıyla yere düştüm. Başım,saçımın çekilmesiyle geriye doğru bükülmüştü ve yerden kalkmamı engelliyordu. Sonunda şoku atlatmış tam bir şey söyliyecekken saçımı çeken kişi konuştu.
"Bakın burada kim varmış? Bizim Cambaz."
Cambaz mı? Neden bahsediyordu bu çocuk en sonunda beklemekten sıkılıp sol bacağımı arkaya doğru savurdum. Saçımda olan elini tutup geriye doğru bükerek saçımı onun elinden kurtardım ve ayağımla karnına doğru tekme attım. Sonunda ayağa kalktığımda bu sefer yere düşen onu gördüm. Siyah saçları yüzüne düşmüş,kaşının birinde zımba olan bu meymenetsizi.
" ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Ağzı oldukça açılmış ve gözleri irkilmiş bir şekilde bana bakıyordu. Onu bu kadar şaşırtıcak ne yapmıştım,bilmiyordum.
"Neden bu kadar şaşkın şaşkın bana bakıyorsun. Kim oluyorsunda saçımı çekme gibi bir ibnelik yapıyorsun. Nasıl bir psikopatsın da beni buluyorsun" konuştukça yükselen sesimi durduramıyordum. Saçmaladığımı farketmemle konuşmayı kesmiştim. Artık o kadar çok sinirlenmiştim ki damarlarımda dolanan öfkemi kontrol etmekte zorlanıyordum. Hala yüzüme aval aval bakan çocuğu tekmelememek için ne sebebim vardı Allah aşkına. Daha çok bu şekilde duramıyacağımı farketmemle ayağımı yere vurup geldiğim yöne doğru yürüdüm. Bu nasıl bela bir okuldu da nefret duygum daha çok arttırıyordu. Kantin olduğunu anladığım yere doğru ilerleyip bir su aldım. Masaların olduğu tarafa ilerleyip bir sandalyeyi sertçe çektim. Sakinleşmek için derin derin nefes alıyordum. Tenefüsü bildiren zilin sesiyle masadan kalktım ve Sadem'i bulmak için 12 'lerin bulunduğu kata çıktım. Sınıfı 12-B 'ydi galiba,umarım doğru hatırlıyorumdur. Koridorda ilerlerken herkesin bana bakışları tuhafıma gitmedi değil. Bana bakışları farklı gelmişti. İlk kez mi bir kız görüyorlar anlamıyorum ki. Hepsi bir acayip. 12 'lerin katı olarak bildiğim yerde 12-B yi bulamayınca zaten sinirli olduğumdan ve etraftaki bakışlar beni gıcık ettiğinden iyice öfkem kızışmıştı. En sonunda dayanamayıp birine saldırıcaktım. Beni sakinleştirecek tek şey Sadem 'di ve onu da bulamıyordum. Uzaktan birinin Sadem diye seslenmesiyle arkama döndüm. Sademi etrafta aramaya başladım. Hani nerdeydi? Çağıran çocuğa bakıp nereye bakarak söylediğini anlamak için dikkatlice göz gezdirdim. Bakışlarını bana dikmişti ve bu yüzden Sadem' in nerede olduğunu yine bulamıyordum. Çocuk koşarak önümde dikildi.
"Her yerde seni arıyorum. Gün boyu neden benden kaçtın?" anlamadığıma dair gözlerimi kısmış dediklerini çözmeye çalışıyordum. Aa doğru ya beni Sadem sanmıştı. Bazen ikiz olduğumuzu unutuyordum.
"Sanırım bizi karıştırdın"konuşmamla sarışın çocuğun şaşkın bakışları bir süre yüzümde donukça durdu. Sonra anlayamadığım bir şekilde kendimi havada dönerken buldum. Bu sefer şok içinde olan bendim.
"Buna inanamıyorum. Bu-bu nasıl oldu. Sen-sen nasıl konuşabilirsin. Allahım bu bir mucize" arkadan bir ses "ve ben mucizelere inanmam".

Duyulan Geniş ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin