Sarhoş (M)

3.6K 193 138
                                        

Annem her zaman çalışmanın ya da inanmanın başarmanın yarısı olduğuna inanırdı. Bu annemin sözünü Sehun'u elde etmek için kullansam ne kadar başarıya ulaşırdım?

Sehun taktığı yuvarlak, büyük çerçeveli gözlükleriyle oldukça seksi duruyordu. Çenesi bir öne bir geriye giderken, kalemin arkası dudaklarının arasına giriyordu. Saçları bazen karışıyor, benim yapmaya çalıştığım gibi önüne geliyor ve onu rahatsız ediyordu. Saçları da benim gibi dikkat çekmeyi seviyordu.

"Hangi dil demiştin?" Sabırsızlıkla sordum. Biraz muhabbet ve göz temasının yapamayacağı şey yoktu.

"Çince." Sehun'un Çince bilmesi oldukça cool olmalıydı. Benim için cooldu ama hiç belli etmiyordu. Sekreterliği küçümsemiş olabilir hatta seksi etekli sekreter diye dalga geçmiş olabilirdim ama benim hiç çalışmadığım kadar çok çalışıyordu. Uzaktan görsem mimar sanabilirdim.

"Notlarda, görünüş, oturuş, konuşma ve yürüyüşün önemli olduğunu söylüyor. Cidden bu kadar önemli mi? Doktorun yanına giderken düzgün bir şekilde yürüyüp 'Bay Bilmem ne hastanız ateşlenmiş' gibi şeyler mi söy- AHH!" Sehun omzuma sert bir yumruk atıp gözlüklerini düzelttiğinde acımış omzumu ovuşturup elimdeki kağıdı yatağa bıraktım.

"Konuşmaya çalışıyordum. Hırçın bir yaratık gibisin!"

İlgi istiyordum.

Açıkcası cidden seks yapmak ve hırçınca ona sahip olmak istiyordum. Gece oda servisi bozulana kadar yaptığımız seks sonrası bana verdiği delife sözünü tutmamıştı. İki gündür sınav için çalışıyordu ve ben sıkılıyordum. Bazen elindeki kağıtları yırtıp bacaklarını omzuma atma isteği beni benden alıyordu.

Benliğimi tanımak için biraz sakin kalmalıydım.

"İki gündür çalışıyorsun."

"Tanrı aşkına susup buna izin vermek yerine neden hep konuşuyorsun? Tam bir ay sonra final sınavım var. İşten atıldığımı biliyorsun. Yeni bir iş için bunu kazanmam lazım Jongin." Kafe barda yaptığımız seks tarihe karışmıştı. Sehun uzun süredir oraya gitmediği için atılmıştı. Benim de sonum ona yakındı. Eğer işe gitmezsem Yeol toplarımdan sürükleyerek beni odaya sabitleyecekti.

Bir şey demeden kalktım ve buzdolabından -uzun süredir bekleyen- viskiyi çıkartıp kristal bardağa boşalttım.

"Sana sesini yükseltme demiştim Oh Sehun." Aramızdaki tartışma büyüdüğünde Sehun bambaşka biri oluyordu. Hırçın ama zarif olan türden birine dönüşüyordu. Bu nasıl bir kişilik bilmiyorum ama kişiliğine bayılıyordum.

"Yükseltmek istemediğimi biliyorsun." Arkam dönük içkiden bir yudum aldım ve ona dönmeden önce hımladım.

Omzum üstünden kağıtlarla cebelleşmesini izledim. Gözlüğü burnundan kayıyor, düzeltmek için çabalarken elindeki kağıtları düşürüyordu.

Oldukça dikkat çekici.

"Ouch," eğilip kağıtları alırken sızlanıyor, alnına ardı ardına şaplak atıyordu. Saçları artık önüne gelmiş, ona büyük zorluk çıkartıyordu.

"Ç-çıldırmak üz-üzereyim!" Sehun kendi kendine söylenip kağıtları toplamaya çalışıyordu. Bu görüntü beni daha fazla içmeye teşvik ediyordu. Bir bardak daha viskiyi onu izleyerek bitirdim.

Kağıtlarla işi bitmiş sonunda hepsini bir köşeye koyabilmişti.

Ben de onu izlerken bitirdiğim ikinci bardağı masaya koydum ve üçüncüsünü doldurup tişörtümü çıkarttım. Eğiliyor, bilinçsizce sırtının açılmasına sebep oluyordu. Bacakları verdiğim şortta daha çok belli oluyordu. Sarı tüycükleri bile tahrik ediciydi.

Setepa-i || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin