S*ktir

2.5K 195 166
                                    

"Korunmadık," doktor elindeki kağıda yazarken Sehun sadece yanımda taşıdığım bir malzeme gibi duruyordu. Birkaç gün geçmişti ve kontrollerim öne çekilmişti. Bacağımda bir aksilik yoktu ve bu benim içime su serpmişti. Tek problem bana dar gelen ama içine en az seksen kişiyi sığdırabilecek odada olanlardı.

"İlk mi?" Doktor ikimize de baktı ve  telefonunu eline aldı.
Sehun'a bakıp sorar şekilde eline dokundum. Şoka girmiş gibi yere bakıyordu, elimle yüzünü kavradım ve kendime çevirdim. Dolu gözleriyle bana bakıp kafasını iki yana salladı.

"İlk değil Jongin. İlk değil..." gerginlikle nefes verdim ve doktora döndüm. İçimden yüzlerce küfür geçiriyordum. Doktor Telefonu bırakmış gözlerini ikimiz arasında döndürüyordu. Daha önce korunmadığımı hatırlamıyordum ve oda bana daha da dar gelmeye başlamıştı. Giydiğim tişörtün yakasını kavrayıp çekiştirdim.

Dünyanın sonu değil Jongin. Dünyanın sonu değil Kim Jongin.

"İlk değil, iki ya da üç kez sanırım." Sehun benim yerine konuştuğunda derin bir nefes aldım ve sandalyeye sırtımı yasladım.

"Pekâlâ... En son bulantı, baş dönmesi, baygınlık, uykusuzluk, yemede artma ya da azalma... bunlardan birini yaşadınız mı?" Benim kadar Sehun'un da gergin olduğunun farkındaydım. Ayağıyla ritim tutturuyor, doktora kaçamak bakışlar atıyordu.

"Uyku problemi... uyku sadece," sesi sona doğru titremiş boğuk çıkmıştı. Yaklaşıp elini tutmak istiyordum ama bunu yapacak cesareti kendimde bulamıyordum. İkimiz de ayrı bir boyut içinde gerilim yaşıyorduk.

"Kan testi yapmadan önce kontrol edebilir miyim?" Doktor önce ona sonra bana baktı. Sehun'un ritim tutan ayağı, sallanmayı kesince derin bir nefes aldı.

"T-tuvalete gitmem lazım... Lütfen, izninizle." Hızla odadan çıktığında arkasından bakmakla yetindim. Kusacak gibi hissediyordum. Midem yanlış bir şey yemişim gibi bulanıyordu. Kahretsin, mantıklı düşünemiyordum bile.

Elimi yüzüme kapatıp bulanan midemi geçiştirmek için farklı şeyler düşünmeye çalıştım.

"İyi misiniz Bay Kim?" Gerginlik her yerimdeydi ve birazdan bayılacak kadar kötü hissediyordum.

"Bilmiyorum, sadece..." cümleleri aklımda birleştiremeyince kafamı iki yana salladım ve elimle tekrar yüzümü örttüm. Eğer benim için bir

"Eşiniz ile en son ne zaman beraber oldunuz?" Sehun ile ben evli bile değildik ama lanet olsun, bundan daha önemli düşüneceğim şeyler vardı.

"Biz evli değiliz ama... en son iki ya da bir buçuk gün oldu. Korunmadığımı fark ettim."

"Hastalık durumunuz var mı? AIDS, frengi ya d-"

"Hayır... hayır yok..." Doktor tekrar not kağıdına bir şeyler karaladı ve bana dönüp kafasını iki yana salladı.

"Partneriniz hasta olabilir mi?" Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hasta olduğunu sanmıyordum.

"Sanmıyorum..." bir müddet konuşmadan birbirimize baktık. Saat ilerliyordu ve ömrümden ömür alınıyormuş gibi hissediyordum. Bu stres benim için çok fazlaydı. Her türlü duygu bir anda üzerime çöküyordu sanki. Kapı yavaşca tıklanıp açılana kadar biraz daha gerildim.

Arkamı dönüp kapıya tutunan Sehun'a baktım. Dizlerinin onu tutması bir mucize gibi geliyordu. Kapıyı arkasından kapatıp ağır adımlarla yanıma oturduğunda ona bağırıp çok stresli olduğumu söylemek istedim fakat onun durumu da benden farksızdı.

"Bay Oh, bir hastalığınız var mı? AIDS, en bilindik olan frengi ya da başka bir cinsel hastalık." Sehun benim aksime doktorun lafını bölmedi ve sabırla dinledi. Sonunda kafasını kaldırıp hastalık taşımadığını söyledi.

Setepa-i || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin