Gözlerimi açtım. Yine duvarları yastıklarlar kaplı, penceresiz bir odadaydım. Etrafıma baktım. Kimsecikler yoktu. Hava aydınlık mı, karanlık mı ? Sabah mı, akşam mı ? Bilemiyordum. Bir anda kapı açıldı. İçeri bir hemşire girdi. Elinde bir iğne vardı. Bana doğru yaklaştı ve omuzlarımdan tutup dik oturmamı sağladı. Arkama geçti ve üzerime giydirdiklerini gömleği çözerek çıkarttı. Tişörtümün kolunu omzuma kadar sıyırdı. İğneyi çok nazik bir şekilde koluma batırdı. İşi bittikten sonra kapıya doğru yöneldi. Tam çıkarken duraksadı. Arkasını döndü ve bana baktı. Daha sonra yoluna devam etti ve kapıyı kilitledi. Kadın gidince ayağa kalktım. Odanın içinde neredeyse 54 tur attım. Odadaki koltuğun üzerinde bir kalem duruyordu. Kalemi elime aldım ve duvarlardaki yastıkları gelişigüzel karalamaya başladım. Bir andan tekrar çıldırdım ve çığlık atmaya başladım. Kalemi yere fırlattım, koltuğu devirdim, uzun tırnaklarımla önce yastıkları parçaladım ardından yüzüme çizikler atmaya başladım. Kapı hızla açıldı. İçeri giren tam dört senedir benimle ilgilenen o doktordu. Eşsiz Kim Minseok. Kollarımı tuttu ve hareket edememem için bana kollarımı da kavrayacak şekilde sıkıca sarıldı.
"Sakin ol. Sakin ol. Sakin ol SooMi bana bak. Bak ben buradayım sakin ol." Bu şekilde bir kaç kez tekrar etti. Sakinleşmeye başlamıştım. Onun gözlerinin içine baktım. O da benim gözlerime bakıyordu.
"İyi misin ?"
Evet anlamında kafamı salladım.
"Tamam. Güzel. Çok iyi. İlerleme kaydediyorsun. İyileşeceksin. Beraber başaracağız SooMi. İkimiz. Anladın mı ?"
Tekrar evet anlamında başımı salladım.
"Çok güzel. Çok güzel. Şimdi yatağına yat. Hadi bakalım."
Beni kolumdan tuttu. Yavaşca yatağıma doğru yürüdük. Daha sonra beni yatırdı. Kendisiyle birlikte içeri giren hemşirelere gitmelerini söyledi. Hemşireler gittikten sonra yatağımın kenarına oturdu. Saçımla oynarken bir yandanda bir masal anlatıyordu.
"Günlerden bir gün, zengin genç bir kız ve çok yakışıklı genç bir doktor varmış. Bu zengin genç kız bir gün ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Ailesi onu her doktora götürmüş lakin bir türlü hastalığının çözümünü bulamamışlar. Genç kızın hastalığını öğrenen bu yakışıklı doktor, kızın durumuna bakmak için evine kadar gelmiş. Babasıyla konuşmuş. Babası ümitsiz bir şekilde kızın odasını doktora göstermiş. Genç kızın dillere destan güzelliğinden habersizce odaya giren genç doktor görür görmez genç kıza aşık olmuş. Onu yaşatmak için, hastalığına bir çözüm bulabilmek için uğraşmayı kendine bir hedef olarak belirlemiş. Haftalarca kızın hastalığını araştırmış. En sonunda aradığı şeyi bulmuş. Kızın hastalığının tedavisini. Aradan biraz zaman geçmiş fakat kız tedavilere cevap vermiyormuş. Kızın babası doktoru yanına çağırıp, 'Sen bizimle dalga mı geçiyorsun ? Neden kızım iyileşmiyor ?' Diye kızmış ve onu evden kovmuş. Fakat doktor buna izin veremezmiş. Bu nedenle aşık olduğu kızı iyileştirmek için, eve gizlice girerek ilacı gizlice vermeye başlamış. İki hafta içinde kız tedavilere cevap vererek, iyileşme belirtileri göstermiş..."
Minseok bana her zaman bu hikayeyi anlatırdı. Fakat ilk kez buraya kadar anlattı. Her zaman yarım bırakırdı bu masalı. Gözlerimin içine baktı.
"Söz veriyorum. Sen iyileştiğin zaman, bu hikayeyi sonuna kadar anlatacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DOCTOR
FanfictionSooMi, henüz yirmi dört yaşında, akıl hastası, güzel bir genç kızdı. Kaldığı akıl hastanesinde onu iyileştirmek için dört senedir çabalayan doktuna aşık olmaya başlamıştı. Belki de ilacı buydu. Aşk...