Gözlerimi hastanede açmıştım. Minseok ise yanımdaki koltukta uyuyordu. Ne yani, ölmemiş miydim? Karnımda ve kasıklarımda bir ağrı vardı. Ağrı biraz şiddetlenince ağzımdan çıkan acı inleme Minseok'u uyandırmıştı. Ayağa fırladı.
"İyi misin? Bir şeyin yok ya? Doktor çağırayım mı?"
"Umrunda mı sanki?"
Minseok şaşkınca yüzüme baktı.
"Ne? Tabiki umrumda. Neden umrumda olmasın sevgilim?"
"Sevgilim deme bana! Şerefsiz!"
"Ne yaptım şimdi aşkım ya?!"
"Daha ne yapacaksın?"
Minseok cevap veremeden kapı açıldı. İçeriye giren doktordu ve evet, doktor Minsung'du. Onu uzun zamandır görmemiştim.
"Ee SooMi, nasılsın bakalım? Ağrın var mı?"
"Kasıklarım ve karnım biraz ağırıyor."
"Çok normal. O da bir süre sonra geçeçektir. Umalım ki çabuk toparlan. Bol bol da su iç tamam mı?"
Gülümsedim.
"Peki."
Minsung arkasını döndü. Tam çıkarken içimden bir ses bir özürü hakettini söylüyordu.
"Hey, Minsung!"
Arkasını döndü.
"Evet?"
"Özür dilerim."
Minsung anlsmaz gözlerle bana baktı.
"Neden?"
"Hiçbir şey söylemeden ziyaretleri kestiğim için."
Minseok lafa girdi.
"Ne ziyareti?"
Minsung, Minseok'a baktı.
"Ben de aynı şeyi merak ediyorum. Ne ziyareti?"
Neden kimse dediklerimi anlamıyordu? Tekrar mı delirdim yoksa? Ne oluyor bana?
"Ben.. sanırım iyi değilim."
Minsung yaklaştı.
"Sorun ne? Karın bölgende olağan dışı bir ağrı, baş dönmesi, göz kararması.. hangisi?"
"Hiçbiri!"
Minseok bana baktı.
"Sorun ne o halde?"
"Ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Daha doğrusu hatırladıklarım olmamış gibi davranıyorsunuz."
Minsung güldü.
"Nasıl yani?"
O sırada içeriye bir kadın girdi. Bu o kadındı. Minseok'un karısı.
"Buyrun doktor bey istediklerinizi getirdim."
"Teşekkürler LeeNa. Gidebilirsin."
Minseok'a baktım.
"Karın hemşire miydi? Beni onun hastanesine mi getirdin? Bir de başımda bekliyorsun!"
Minseok tedirgindi.
"Aşkım ne diyosun ya?"
Minsung lafa girdi.
"SooMi bana olayı anlatır mısın?"
"Ya ben akıl hastasıydım ya. Sonra iyileştim, Minseok benim doktorum ya hani. Sonra birbirimize aşık olduk. Sonra Minseok 'Evliyim.' dedi. Ben de annemle babamın ölümüne alışamamışken buna dayanamayıp intihar ettim. O yüzden hastanede değil miyim?"
Minseok şaşkındı.
"Sevgilim ben avukatım."
Minseok'a döndüm.
"Ne?"
"Evet! Ayrıca evliyim. Ama hemşireyle değil seninle. Ayrıca intihar falan etmedin."
"Nasıl ya? Neden buradayız o zaman?"
Minseok daha tek kelime edemeden içeri bir adam girdi.
Şaşkınca ona baktım.
"B-baba?"
"Ah kızım, uyandın demek. Gel tatlım kızımız uyanmış."
O sırada kucağında bir bebekle içeriye annem girdi. Ardından ise abim.
"Anne! Baba! Siz ölmediniz mi? Üvey abim de burada! Hapisteydi."
"Ne üveyi salak öz kardeşiz biz. Hem ben niye hapse gireyim? Sen gir."
Annem güldü.
"Neden ölelim kızım biz?"
Şaşkınca odadakilere bakıyordum. Annem yavaşça yaklaştı ve bebeği bana doğru uzattı.
"Minik kızınıza merhaba deyin!"
Hâlâ şaşkındım.
"B-bu benim kızım mı?"
Minseok baktı.
"Bizim kızımız!"
Minsung şirin bir şekilde gülümsedi.
"Anlaşılan annemiz bir rüya görmüş. Yaklaşık altı saattir uyuyor zaten. Çok gerçekçi olmalıydı."
Tabi ya. Hepsi bir rüyaydı.Minseok ve ben bir davada tanışmıştık. Ben de bir avukattım. Evlendik ve çocuğumuz oldu. Annemle babam yaşıyordu, üvey abim sandığım kişi öz abimdi.
Bir rüya olduğunu nasıl anlayamamıştım. Eunha ise Minseok'un kız kardeşi.
Her şey yerine oturduğunda rahatlamıştım. Gerçek olmadıkları için mutluydum."Hey, sakin ol bakalım!"
Minseok bana baktı.
"Ne diyorsun? Alayım mı?"
"Hayır tabi ki Minseok! Küçük daha zaten. Yutar onları o. Her şeyi yiyor zaten."
Minseok güldü.
"Haklısın sevgilim."
"B-b-baba."
Minseok şaşkın gözlerle önce kızımıza, sonra bana baktı.
"Duydun mu? Baba dedi!"
Minseok'a çekemeyen gözlerle baktım. Ardından kızımıza döndüm.
"Seni dokuz ay karnımda taşıyayım, geceleri uyumayayım. Sen de git baba de. Aferin annecim."
Minseok kahkaha attı.
"Neden kıskandın ki şimdi?"
"Ne ya?! Niye baba diyor?"
"Çünkü kızlar babalarını sever. Yani birde kendini kızımızın yerine koy. Böyle baban olsa sen bir günlükken baba derdin."
Güldüm.
"Haklısın. Sanırım öyle yapardım."
Evin bahçesine girmiştik. Ben bebek arabasını tutarken Minseok kapıyı açıyordu.
"Girin bakalım hanımlar."
İçeri girdikten sonra kızımız SooJi'yi kucağıma aldım.
"Bu küçük hanımın uyaması gerek."
Elini tuttum ve güle güle der şekilde Minseok'a doğru salladım.
"Babaya güle güle de bakalım!"
"B-baba!"
Minseok yaklaştı ve SooJi'nin kokusunu derin bir nefes alarak içine çekti. Ardından kollarını bize sardı.
"Sizi çok seviyorum, benim güzel kızlarım."İstediğiniz için şimdi atıyorum son bölümü..Ehehe! Ters köşe yapmasam olmazdı! Bunu sona saklıyordum. Mutlu sonları herkes sever. -ben de dahil.- o yüzden kötü son yapmaya gönlüm el vermedi.
Bu kitaba çok emek verdim ve tabi ki sizler de desteklerinizi ve o güzel yorumlarınızı eksik etmediniz.
Ama maalesef her şeyin bir sonu olduğu gibi bu kitabın da sonu geldi. Artık başka kitaplarda görüşmek üzere! Takipte kalmaha devam edin. Her şey için tekrar teşekkürler. Sizleri seviyorum! ❤️🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DOCTOR
FanfictionSooMi, henüz yirmi dört yaşında, akıl hastası, güzel bir genç kızdı. Kaldığı akıl hastanesinde onu iyileştirmek için dört senedir çabalayan doktuna aşık olmaya başlamıştı. Belki de ilacı buydu. Aşk...