Yine hergün olduğu gibi kriz geçirdim, o gömleklerden giydim, yatağa bağlandım ve o sakinleştirici iğnelerden yaptılar. Doktor bana yine üzgün ve dolu gözlerle bakıyordu. Hemşireler odadan çıktıktan sonra bağlandığım yatağın kenarına oturdu. Uzun bir süre bana baktı. Gözünden bir damla yaş düştü ve konuşmaya başladı.
"Neden ? Neden iyileşmiyorsun ? Senin için çabalıyorum çok çabalıyorum. Sen de kendin için çabala lütfen. Hem hikayenin sonunu merak etmiyor musun ?"
Ben ise sadece tavana bakıyordum. Hiç gözümü kırpmadan.
"Bakma böyle prenses dayanamıyorum." Onu hiç umursamadan tavana bakmaya devam ettim.
"Kararlıyım prenses.. sen merak etsende etmesende bu hikayenin sonunu anlatacağım." Kafamı ona çevirdim. Yaklaşık otuz saniye kadar ona baktım ve kafamı çevirip tavana bakmaya devam ettim.
"Ah..peki. Ben gidiyorum. Ama lütfen prenses lütfen. Bir daha seni bu şekilde görmek istemiyorum." Nazikçe yanağımı okşadı. Yavaşça kalktı ve kapıya yöneldi. Çıkarken son kez bana baktı ve dışarı çıktı. O çıktıktan bir kaç dakika sonra dört tane hemşire geldi.
"Daha iyi misin SooMi ?" Cevap vermedim.
"Tamam. Çözün."
Beni bağladıkları ipi çözmeye başladılar. Ardından konuşmaya devam ettiler. Yeni gelen hemşire sordu "Neden hiç konuşmuyor ?"
"SooMi sonradan delirdi. Neden delirdi, neden böyle oldu bilmiyoruz. Buraya geldiği günden beri tek kelime etmedi."
Yeni hemşire bana acıyan gözlerle baktı. "Üzüldüm." Dedi.
"Ona herkes üzülüyor. Her gün kriz geçiriyor, ağlıyor, çığlık atıyor, yastıkları parçalıyor. Doktor Minseok onun için çok çabalıyor. Ama o dört senedir pek bir ilerleme gösteremedi. Umarım iyileşir."
"Doktor Minseok demişken... acaba şey bir sevgilisi ya da hoşlandığı birisi var mı ? Biliyor musun ?"
"Yok diye biliyorum neden ?"
"O çok hoş birisi. İyi kalpli ve sevecen. Ben sanırım ondan hoşlanıyorum..." sesleri yavaş yavaş azaldı ve odadan tamamen çıktılar.
İçimde uzun zaman sonra ilk kez değişik bir his olmuştu. Gıcık bir his. O sırada içeri Minseok girdi.
"Aklıma bir şey geldi." Bunu o kadar heyecanlı söyledi ki yerimden sıçradım. Minseok güldü.
"Ah özür dilerim."
Elimi tuttu ve beni yataktan kaldırdı.
"Şimdi seninle piknik yapacağız."
Biraz şaşırmış bir şekilde ona baktım.
"Ne o ? Şaşırdın mı ? Piknik yapacağız işte. Arka bahçeyi bunun için ayarladım."
Ona bakmaya devam ediyordum.
"Her seferinde bana şu şekilde bakma söylediklerimin en azından birkaçını anlayabiliyorsun. Şimdi sana getireceğim elbiseyi giy. Seni kapıda bekliyorum."
Dışarı çıktı be bana bir elbise getirdi. Gülümseyerek elbiseyi yatağın üzerine bıraktı. Kapıya doğru yöneldi.
"Bekliyorum." Dedi ve çıktı.
Beyaz, çicekli, uzun bir elbiseydi. Çok hoştu fakat ben de nasıl dururdu hiç bir fikrim yoktu. Yaklaşık iki dakika elbiseye sadece baktım çünkü nasıl giyebileceğimi bilmiyordum. İçeri bir hemşire girdi.
"Giyinebildin mi ?" Giyenemediğimi görünce giyinmemde bana yardım etti.
"Eğer hazırsan doktor seni kapıda bekliyor."
Kapıya doğru yöneldim ve açtım. Yavaşça dışarı çıktığımda Minseok duvara yaslanmış bekliyordu. Beni görünce gözleri açıldı ve gülümsedi. Elini bana uzattı ve konuşmaya başladı.
"Elimi tut. Gidelim."
Elini tuttum ve yürümeye başladık. Merdivenlerden aşağı indik. Dışarıya çok yaklaşıyorduk ve ben heyecanlanmıştım. Kapıya vardığımızda durdum. Minseok bana baktı.
"Hazır mısın ?" Ona baktım ve yürümeye devam ettim. Dışarıya ilk attığım adımdan sonra Minseok'a baktım.
"Nasıl hissediyorsun ?" Dedi Minseok. Ona baktım ve gülümsedim. "Güzel." Dedi ve yürümeye devam ettik. Arka bahçeye vardığımızda yerde serili bir örtü vardı. Örtünün üzeri yemekler ile doluydu. Örtüye doğru koştuğumda Minseok seslendi, "Yavaş ol prenses düşeceksin !"
Ben örtünün yanına gelince durdum ve örtüye bakmaya başladım. Minseok yanıma geldi ve bana baktı.
"Otursana." Ona baktım ve yavaşça kenara oturdum.
"Hayır hayır." Deyip kahkaha attı Minseok "Örtünün üzerine oturacaksın." Kalktım ve örtünün üzerine oturdum. Minseok getirdiği tabaklara yiyeceklerden koydu.
"Hadi. Ye bakalım."
Hiçbir şey yapmadan tabağa bakıyordum. Minseok tabaktan bir kurabiye aldı ve bana uzattı.
Kurabiyeyi elime aldım ve yemeye başladım. Minseok bir yandan beni izliyor bir yandan yiyordu.
Yemekler bittikten sonra hastanede çalışan hizmetliler tabakları aldılar. Daha sonra ben ani bir hamleyde başımı Minseok'un dizine koydum. Minseok bu hareketime biraz şaşırmış fakat sonra gülümsemiş ve saçımla oynamaya başlamıştı.
Ardından derin bir nefes aldı ve şarkı söylemeye başladı. Sesi çok hoştu ve insanın içini garip bir huzur ile dolduruyordu. Gözlerimi kapattım ve sesini dinledim. Minseok şarkı söylemeyi bıraktığında ona baktım. Kekeleyerek konuştum :
"T-teşekkür e-ederim. D-daha önce hissetmediğim ş-şeyi hissettirdiğin i-için."
Minseok şaşkınca bakıyordu.
"Sen..konuştun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY DOCTOR
FanficSooMi, henüz yirmi dört yaşında, akıl hastası, güzel bir genç kızdı. Kaldığı akıl hastanesinde onu iyileştirmek için dört senedir çabalayan doktuna aşık olmaya başlamıştı. Belki de ilacı buydu. Aşk...