Bölüm 5

346 39 20
                                    

"Sanırım iyileşmekten vazgeçtim. Bunu geri sarmanın bir yolu yok mu ?" Aynaya bakarak konuşuyordum. Zaten aynadaki yansıması ile konuşan birisi ne kadar iyileşmiş olabilirdi ki ?

Kendime baktıktan sonra yatağıma geri döndüm. Kapım hâlâ kilitliydi. Minseok bir kaç kez kapıma gelmiş, açmam için ikna etmeye çalışmıştı. Fakat açmamak konusunda ısrarcıydım. Zaten yeni odamda her şey vardı. Tuvalet, pencere, ayna, dolap ve bir duş... yemeğimi de bir kaç saat önce yemiştim ve aç değildim. Her otuz üc dakikada bir olduğu gibi Minseok yine geldi ve konuşmaya başladı.
"Açmayacak mısın prenses ? Konuşmak istemez misin ?"
"İstemem ! Defol buradan !"
"Hey hey sakin ol. Hem.. yoksa sen beni kıskandın mı ?"
Kıskanmak. Bu duyguyu yaşadığımı hatırlamıyorum. Eğer yaşadıysam da adını bilmiyorum.
"Hayır seni kıskanmadım ! Çünkü henüz ne demek olduğunu bile bilmiyorum !"
"Peki prenses. Kapıyı açarsan sana anlatabilirim."
"Açmayacağım !"
"Tamam tamam. Sen bilirsin. Gidiyorum ben."
Ses kesilmişti. Minseok gitmişti ama yine gelecekti biliyordum.

Hep yaptığım gibi yatağıma uzandım ve tavanı seyretmeye başladım. Sürekli ağlamak istiyordum. İstemsizce dolan gözlerimi sürekli siliyor ve ağlamamaya çalışıyordum. Olanları düşünürken kısa bir süre içinde uykuya daldım.

"Hey ! SooMi ! Ses ver ! İyi misin !" Kapımın art arda sertçe vurulduğunu duyunca uyandım. Artık daha sakindim. Kapıya yaklaştım ve kilidi açtım. Minseok hemen içeri girdi ve bana sarıldı.
"Sana bir şey oldu sandım."
Yüzüme bakınca uyuyakaldığımı anladı. Ardından kızaran gözlerimden de ağladığımı.
"Sen ağladın mı ?"
Hayır anlamında kafamı salladım.
"Beni buna inandıramazsın." Kapıyı kattı ve kilitledi. Beni kolumdan tutarak iki kişilik olan koltuğa oturttu.
"Artık anlatma itiraf vakti geldi. Seni daha fazla üzmek istemiyorum. Bir süre daha devam edecektim fakat haline bakacak olursak devam etmem kimse için faydalı olmayacak. Bana bu kadar yeter."
Anlamayan gözlerle onun kedi gözlerine baktım.
"Eunha benim kuzenim. Daha yeni üniversiteden mezun oldu. Bende onu bu hastaneye aldırdım. Neden sevgili gibi davrandığımızı soracak olursan eğer, senin tepkini ölçmek içindi. Kaydettiğin ilerlemeyi görmek için."
"Ama." Dedim ve kafamı öne eğdim. "Ama kalbimi kırdın Kim Minseok." Dediğimde gözleri hafif açıldı. Ne dediğimi fark edince güldü ve çenemin altından tutarak kafamı kaldırdı.
"Özür dilerim. Kıskanmanı beklemiyordum."
Bir süre sadece yüzüne baktım. Bu süre içinde ikimizde konuşmadık. Sessizliği bozan ben oldum.
"Kıskanmak da ne demek ?"
Derin bir nefes aldı. "Kıskanmak değer verdiğin birisini başka birisi ile paylaşmak istememek demek. Onu herkesden sakınmak demek. Aslında kıskanmak bir nevi bencilliktir. Ama en güzel bencilliktir. İçinde sevgi vardır, aşk vardır. Ve sen beni kıskandın." Minseok bunları söylerken yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Tatlı yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı.
"Sen artık iyileşiyorsun prenses." Elini sağ yanağıma yerleştirdi ve yüzlerimiz arasındaki mesafeyi tamamen kapatarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ufak bir öpücük kondurup yavaşça geri çekildi. Kıpkırmızı olmuştum. Baş parmağı ile yanağını okşadı.
"Gerçekleri öğrendiğine göre artık dinlen ve ağlamayı bırak. Bir ihtiyacın olursa alt kattayım." Dedi ve göz kırptı. Ardından odadan çıktı. Ben ise kendi kendime gülmeye başladım. Bir anda kapı açıldı ve Minseok kafasını içeri uzattı.
"Sessiz gül yoksa yanlış anlayacağım." Dedi ve çapkın bir gülümseme sunarak tekrar çıktı. Kafamı yastığıma gömdüm ve tekrar gülmeye başladım.

Akşam olmuştu hâlâ o öpücüğü düşünüp bir aptal gibi tavana bakarak gülümsüyordum ki, o gülümseme bir anda söndü. Hızlıca yattığım yerden doğruldum. Neler olduğunu kavrayınca yatağımdan fırladım ve alt kattaki doktorlara ait olan dinleme odasına aniden girdim. O an orada olan herkes yerinden sıçramıştı. Minseok bana baktı. "Ne oldu ? İyi misin ?"
Nefes nefese konuşmaya başladım.
"Hatırlıyorum. Buraya neden geldiğimi hatırlıyorum."

MY DOCTORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin