Bölüm 10

289 25 1
                                    

Çatıda birlikte oturmamızın üzerinden bir hafta geçmişti ve bu bir hafta içinde her şey çok güzel gidiyordu. Yani en azından bir gece aniden tekrar başlayan öfke nöbetlerime kadar çok güzel gidiyordu.

Çarşamba akşamı yine her zamanki gibi Minseok ile oturmuş konuşuyorduk. Bana sürekli espriler yapıyor, ben gülünce ise durup beni izliyordu. Bu oldukça hoşuma gitmişti fakat içimde garip bir his vardı. Bozuntuya vermeden devam ettim. Saat gece on iki olunca Minseok bana uyuyamam gerektiğini söyledi ve beni yatırdıktan sonra üstümü örtüp odadan çıktı. Yaklaşık bir saat boyunca sadece tavanı izledim. Saat neredeyse bire geliyordu ve ben aniden yatağımdan fırlayıp geniş odamı turlamaya başladım. Yaklaşık dört tur attıktan sonra koltuğa oturdum. İleri geri sallanmaya başladığımı hatırlıyorum. Sonrası ise yok.

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Minseok baş ucumda bekliyordu. Uyandığımı görünce ayaklandı.
"İyi misin ? Nasıl hissediyorsun ?"
Konuşmadım sadece etrafıma baktım.
Minseok çaresizce yere bakıyordu. Tepkisizce duvara bakarak konuşmaya başladım.
"Yine mi krize girdim?"
Kafasınu kaldırıp bana baktı. Derin bir nefes verdi.
"Evet."
Gözlerim dolmuştu. Oturduğu sandalyeden kalkıp yatağıma oturup yanaklarımı tuttu.
"Sakın! Sakın dolmasın o gözlerin. Bak bunun farkına varman bile bir ilerleme. Hem şurada ne kaldı ki? Bunlar çok normal şeyler. İyileştin prenses. Bunlar sadece ufak tefek izler. Minik bir sakinleştiriciyle kendine geliyorsun zaten. Zamanla bunlarda kalmayacak. Ben bu süreçte sana destek olacağım. Yanında olacağım prenses."
Yaşlı gözlerimi duvardan ayırıp Minseok'un gözlerine baktım.
"Söz mü?"
Gülümsedi.
"Söz."

Son krizimin ardından bir hafta geçmişti. Minseok daha sık uğruyordu yanıma. Çünkü artık bakması gereken dört hasta eksilmişti. Odamda oturan Minseok'un kolundan tutmuş, onu sarsarak, "Söyler misin artık nedem yanıma bu kadar sık uğruyorsun?"
"Neden soruyorsun? Gelmemden rahatsız mı oluyorsun yoksa?"
"Hayır sadece, senin bir sürü hastan var. O yüzden."
"Çok merak ediyorsan anlatayım yavrum."
"Uhm..neyi?"
"Neden yanına daha sık geldiğimi."
"Ah evet. Çok merak ediyorum."
"Geçen hafta oda üç yüz kırk ikide kalan hasta, gece odasından çıkmış. Bir süre hastanede dolaştıktan sonra tekrar geri dönmüş ve üç yüz kırk beşteki iki hastayı ve kendi odasındaki diğer hastayı öldürdükten sonra pencereden atlamış. Yani şuan dört hastam yok."
Gözlerim aniden açıldı. Korkmuştum.
"Burada böyle şeyler oluyor mu?"
"Ah evet ilk değil. Hastalar bazen sessizce çıldırıp diğerlerini öldürüyor."
"Neden bu kadar sakinsin?!" dedim hızlıca ayağa kalkıp. "O dört kişiden biri olabilirdim!"
Ben bunu söyleyince Minseok'un yüzü düştü. Ayağa kalktı ve beni kolumdan çekerek sarıldı.
"Onlardan biri olabilmen için önce beni öldürmeleri gerek. Çünkü ben yaşadığım sürece, senin zarar görmene asla izin vermem."
Sıkıca Minseok'a sarıldım. Uzun bir süre sadece sarıldık. Artık sanki bir büyü etkisi altında gibi istemsizce konuştum.
"Sanırım sana aşık oluyorum."

Eveett.. Baya baya uzun zaman oldu yazmayalı. Okuldu sınavlardı falan derken yazamadım. Bu sene çok yoğundu benim için. Bu yüzden bekleyen varsa onlardan tüm içtenlikle özür diliyorum. Fazla uzun yazamadım. Fakat mağzur görün. Sizleri seviyorumm ❤❤

MY DOCTORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin