İyi okumalar...
Nurcan'ın sözleri ortamda bomba etkisi yaratmışken ben de bu işten nasıl sıyrılabiliriz diye düşünüyordum. Eminim Selçuk da benim gibi düşünüyordu çünkü bakışları öyleydi. Bir süre sonra yutkundu ve konuşmaya başladı:
"Nikah heyecanından unutmuş olmalıyım. Tabii ki balayına gideceğiz. Bugün cuma değil mi? Pazartesi günü dönmüş oluruz. Ona göre hazırlanırsın Nurcan." Ne? Bu hafta sonu baş başa mı kalacaktık yani? İşte bu hiç hesapta yoktu. Gözüm Ufuk'a kaydığında sinirlenmeye başladığını anladım. Çünkü böyle bir şey planlarda yoktu. Ona bakışlarımla yeri değil derken Nazlı elini Ufuk'un koluna koyarak onu sakinleştirdi. Ufuk olayı zor da olsa kabullenmişken bende Selçuk'a uydum ve Nurcan'ı onayladım.
"Evet Nurcan, biz balayına gideceğiz tabii ki. Ancak önce evden eşyalarımı almalıyım. Hadi eve gidelim." Bu sözler ortamdaki son diyalog oldu. Herkes arabalara yerleşirken Nurcan, bir taksiye atlayıp şirkete gitti. Biz de – Nazlı, Selçuk, ben ve Ufuk- Selçuk'un arabasına bindik ve birkaç gün önce eşyalarımızın geldiği eve doğru yola koyulduk. Arabadaki hava gergindi ama Ufuk da bişey diyemiyordu. Kabullenmek zorundaydı. Sessiz bir yolculuktan sonra eve geldik. Selçuk kapıyı açtığında içeri geçtik. Ev iki katlıydı. Dış kapıdan girildiğinde sağ tarafta üst kata çıkılan bir merdiven vardı. Dümdüz gittiğimizde salona varıyorduk. Burada da koyu renklere sahip bir oturma grubu vardı. Karşısında bir televizyon vardı. Koltuklara varmadan yine sağ tarafta mutfak vardı. Mermeri koyu renk olan mutfak, oldukça ferah görünüyordu. Salonda koltuk takımın arkasında ve dışarıdan gelenlerin tam karşısında sürgülü cam kapı vardı ve bahçeye çıkıyordu. Ben etrafı incelerken Selçuk koltuklara oturmamızı söyledi. Selçuk da gelip ikili koltukta yanıma oturduğunda karşı koltukta Nazlı'nın yanında oturan Ufuk yüzünden ondan uzaklaşmak zorunda kalmıştım. Onu ilk defa böyle görüyordum. Gözleri resmen kıskançlıktan alev alevdi. Nazlı bile Ufuk'u sakinleştirmeye yetmiyordu, kıskançlığının boyutunu siz düşünün artık.
Ben kardeşimle 'kocam'ın kavga etmemesi için tetikte beklerken Selçuk Ufuk'a döndü ve konuya girdi:
"Ufuk, farkındayım kızgınsın. Biliyorsun biz balayı diye bir şey konuşmadık ve Nurcan orada öyle diyince pot kırmak istemedim. Gideceğimiz yerde ablanla aynı odada bile kalmayacağımızın garantisini vermiştim. Ama buraya döndüğümüzde aynı odada kalmamız gerekiyor. Çünkü Emine abla annemlere her hareketimizi rapor edecektir." Tatsızlık çıkmasını istemediğim için Selçuk'a destek çıkarken Nazlı'ya da gözlerimle 'Ufuk'u sakinleştir' mesajını yolluyordum.
"Evet Ufuk, sorun edilecek bir durum yok. Sadece iki gün." Şimdi siz niye onu ikna etmeye çalıştığımızı soruyor olabilirsiniz. Tatsızlık çıksın istemiyoruz. Hele ki Emine ablanın hafiyeliğini öğrendiğimizden beri. E takdir edersiniz ki ben Ufuk'un tek ailesiyim ve beni kıskanması çok normal. Düşünsenize yıllardır yanınızdan ayırmadığınız ablanız bir evlilik oyununa giriyor. Ben olsam da izin vermezdim.
Ben düşüncelerimle boğuşurken Ufuk'un güldüğünü gördüm. Ne olmuştu ya? O kadar dalarsan yıllar geçer ey şapşik Melek. İçsesim yine haklıydı. Ufuk'un konuşmasıyla ona döndüm.
"Benden korkmanıza gerek yoktu. Ben ikinize de güveniyorum. Sadece ablamın artık evli olmasına alışamadım. Altı ay sürse de evli sonuçta ve ben kıskanç bir adamım. O da benim tek ailem." Duyduklarımla bende gülümsemiştim. Benim içimden söylediklerimi onun dile getirmesi kardeşimi çok iyi tanıdığımız bir göstergesi değil miydi? Bende söze katıldım ve "E tamam o zaman. Olmayan sorun çözüldü. Biz yokken sen ne yapacaksın peki?" diye sordum kardeşime. O da Nazlı'ya bakarak cevapladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA
ChickLit(Ilk bölümlerde saçmaladığımı biliyorum. Finalden sonra düzenleyeceğim.) Annesini ve babasını kaybettiği kazadan sadece kardeşi kalan bir kız; Melek YILMAZ Yaptığı kaza yüzünden ablasının anlaşmalı bir evlilik yapmasına neden olan bir çocuk; Ufuk Y...