BÖLÜM 29

536 53 12
                                    

Hepinize tekrardan merhaba. Yine sözümü tutamadım :( Neyse lafı fazla uzatmayayım.

İyi okumalar...

YAZAR'DAN

"Mert bey ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Açar mısınız şunu, şakaya gerek yok." Mert ona doğru gelirken elinde telefonuyla oturduğu Selçuk'un koltuğundan kalkıp masa aralarına gelecek şekilde geri gitmeye başladı. Mert alt dudağını yalayıp ceketini çıkardı.

"Şu beyi kaldır aramızdan güzellik. Ben kocan için gelmedim, senin için geldim." Melek kaşlarını çattı, dudakları aralandı. Bu adam ne diyordu böyle? İyice korkmaya başlamıştı. Ona bir zarar verir miydi? Onun korkusunu görünce keyiflenen Mert, bunu da naz sandı. Konuşmaya devam etti:

"Ayrıca bir sorun var evet. O da senin yaptığın naz. Ama ben naz severim tatlım." Her adımında ona yaklaşıyordu, Melek de adım adım uzaklaşıyordu. Elindeki telefonun kilidini açıp Selçuk'u veya Ufuk'u aramak aklına geldiğinde rehbere giremeden Mert koşarak telefonu elinden aldı. Telefonu bir o bir Melek çekiştiriyordu. Dip dibeydiler, Mert içki kokuyordu. Melek'in yüzüne eğildi, saçlarını kokladı. Gözlerini kapatıp mırıldandı:

"Oyunbozan kocan veya bir başkasının bizi rahatsız etmesini istemiyorum bir tanem. İnan bana kocandan daha iyiyim ve çok eğleneceğiz." Mert tam onu öpecekken Melek pes etti ve telefonunu bırakıp geri çekildi.

"Ne saçmalıyorsun sen? Ver şu anahtarı Selçuk duyarsa fena olur! Benden istediğini alamazsın." Uzun toplantı masasının arkasına sığınmıştı. Mert burnundan güler gibi bir ses çıkardı:

"Bak işte sen de etkilendin benden itiraf et. Seni ilk gördüğümden beri aklımdan çıkmıyorsun. Bu saçma iş teklifini de sana yakın olmak için sundum. Naz yapmayı bırak artık, gel daha sakin bir yere gidelim. Kocanın bilmesine gerek yok, ben söylemem." Gururla göğsünü kabarttı.

"Zaten bir kez benle olduktan sonra kocandan boşanmak isteyeceksin." Melek şaşkına dönmüş, donakalmıştı. Eğer bir şey yapmazsa bu adamın ona zarar vereceğine adı gibi emindi. Telefonu ondaydı, bağırsa onu kimse duyamazdı. Kapıya koştu,  yumruklayıp bağırmaya başladı:
"İmdat! Yardım-" Sözünü bitiremeden Mert onu tutup kendine çevirmiş,  eliyle ağzını kapatıp kapıya yaslamıştı. Hoş,  lafını bitirse bile eline bir şey geçmezdi. Çünkü katta onlardan başkası yoktu. Ağzını kapatan el izin verdiğince kendini bırakmasını söylese de Mert homurdanmadan başka bir şey duymuyordu,  duysa da umursamıyordu.
Melek onu itmeye, kurtulmaya çalışsa da sarhoşken bile çok güçlüydü. Mert burnunu boynuna gömüp koklarken Melek'in midesi bulandı. Boynunu öperken itiraz edercesine homurdanmaya devam ediyordu. Ayaklarını ve yumruklarını kapıya vurarak sesini duyurmaya çalışsa da başarısızdı. O sırada Selçuk ve Ufuk şirkete daha yeni giriyorlardı. Mert'in eli aşağılara indiğinde bir güçle ağzındaki eli ısırdı. Mert acıyla bağırıp geri çekildiğinde kapıyı zorlamaya ve "İmdat! Yardım Edin!" diye bağırmaya başladı. Bu kadar nazın fazla olduğunu düşünen Mert, Melek'in omzunu tutup ona okkalı bir tokat attı. Tokatın etkisiyle dudağı patlayan Melek'i kapının yanındaki duvara sertçe vurdu.  Melek ağlamaya başladı,  bir yandan da güçsüzlüğüne kızıyordu. Tam bu sırada asansörden inen Selçuk ve Ufuk, daha yeni gelen Nurcan'la karşılaştılar. Melek son bir güçle Mert'i itti. Yumruğuyla kapıya vurdu.
"İMDAT!"

Sesi duyan Selçuk odağını odasına çevirdiğinde yanlış duymuş olma ihtimalini göz ardı etti. Zaten buradan çıktığından beri içinde olan sıkıntıyı Melek'i özlemesine yormuş, umursamamıştı. Bir hıçkırık ve "Bırak beni! Kimse yok mu?!" haykırışını duyduğunda koşarak odasına gitti. Kapı kilitliydi. Ufuk da hemen yanındaydı.
"Melek?" Melek kocasının sesini duyunca içini kurtulma umudu kapladı.  Tam ona seslenecekken Mert bağırdı:
"Sana kapa çeneni dedim değil mi? Tokat az geldi herhalde!" Aklı olsa bu lafları etmezdi. İçkinin ve cinsel dürtülerinin etkisindeydi. Selçuk kapıyı zorlarken Mert Melek'i yine duvara çarpmıştı. Ona dokunuyor, boynunu öpüyordu. Melek başındaki acı ve saçlarındaki ıslaklık hissinden ona karşı koymaya çabalayamıyordu, kulakları uğulduyordu. Selçuk Melek'in sessiz yakarışlarını işittikçe kapıya daha çok yüklendi. O sırada Ufuk güvenliği ve polisi çağırmıştı. Derken Selçuk kapıyı kırdı. Mert'i karısının üstünden çekip yumruklamaya başladı.

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin