Merhabalar, biz geldik. Uzun bir bölümle geldik canlar. Multimedyada Melek'in kıyafeti var.
İyi okumalar...
Ertesi sabah güne burnuma gelen güzelim kokularla başladım. Nazlı'nın bizim evde kaldığı aklıma gelince kokunun nedenini de anladım. Ufuk asla böyle şeyler yapmazdı. Hep yer benim obur kardeşim. Tam uyku beni tekrar ele geçireceği sırada-midemi aç olmadığıma inandırmıştı- bugün Selçuk'la buluşacağımız aklıma geldi ve hemen doğrulup saate baktım. 11 mi? Yuh! Hemen yataktan kalktım, banyodaki işlerimi hallettim ve yatağımı topladım. Yüzümü kuruladım ve dolabımın önüne geldim. Akşam için şimdiden hazırlanmam iyi olmazdı. Ama ne giyecektim? Neyse Selçuk'la konuşur kararlaştırırdım. Şimdilik koyu kotumun üzerine kırmızı kareli gömleğimle rahat ederdim. Siyah ayakkabılarımı giyip siyah çapraz çantamı da aldığımda hazırdım. Telefonumu aldığımda Selçuk'tan mesaj gelmişti.
Kimden: Selçuk
Günaydın. Öğleden sonra saat 2'de sizi bekliyor olacağım.
Hemen cevapladım:
Kime: Selçuk
Sana da günaydın. Saat tam 2'de orada olacağız. Adresi gönderirsin.
Sanki bekliyordu. Anında adres mesaj olarak geldi. Odamdan çıkıp mutfağa girdiğimde Ufuk mutfakta masadaydı. En sona ben kalmıştım herhalde. Ufuk bile uyandığına göre. "Günaydın." Diye mırıldanıp çayımı aldım ve masaya oturdum. Havadan sudan ufak sohbetlerle kahvaltı bitti. Ve Nazlı annesi çağırdığı için gitti. Bende mutfağı toparladıktan sonra neşeli bir Ufuk'la evden çıktık. Arabanın navigasyonuna adresi girdik ve yola koyulduk. Geldiğimizde arbadan indik ve ben kocaman binaya bakarken yanımıza bir adam geldi.
"Hoşgeldiniz efendim. Melek hanım ve Ufuk bey değil mi?" başımızla onayladık. Adam anahtarı aldı ve bizi içeri yönlendirdi. Ben ellerimi cebime sokmuştum. Çünkü daha parmağımda yüzük yoktu ve görünsün istemezdim. Binaya girdiğimizde herkes bize baktı. Derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Ufuk beni kolunun altına çekti ve asansöre yöneldi. Çağırma düğmesine bastığımızda arkamızdan oluşan fısırdaşmaları duyuyorduk.
"Epey de güzel kadınmış."
"Elleri niye cebinde? Yüzüğü yok mu?"
"Belki de gösterip hava atmak istemiyordur. Selçuk beyin aldığı yüzük ufacık olacak değil ya" gülümsedim.
"İsmi Melekmiş dimi?"
"Yanındaki de kardeşiymiş. Selçuk beyin yeni şoförü. O da yakışıklıymış canım."
"Doğrusu bende kaç gündür Selçuk beydeki neşenin kaynağını merak ediyordum. Demek ki nedeni buymuş."
Son söylenenle gözlerim büyürken asansör geldi ve bindik. Ufuk 12'ye basarken ben de yanında durdum. Asansörde bizden başka iki erkek daha vardı ve Ufuk beni onlardan uzağa çekmiş, yanımda durmuştu. Korumacı tavırlarına gülerken bana kaşlarını çatarak bakmıştı. Gülümsememi kestim ve duran asansörden indim. Sağımızdaki koridorun sonunda üstünde 'Selçuk DALKIRAN' yazan odaya doğru yürüdük. Ben etrafa göz atarken Ufuk hala yürüyordu. Ne acelesi vardı ki? Etrafta üstlerinde kıyafetler olan cansız mankenler, duvarlarda ise kıyafetler ve çizimler vardı. Bende böyle bir yer hayal etmiştim. Eğer okusaydım mezun olunca bir butik açmak istemiştim. Ama olmamıştı işte. Beni düşüncelerimden sekreter olduğunu düşündüğüm kız çıkardı:
"Buyrun?" Ufuk benden önce yanıtladı.
"Biz Selçuk bey için geldik." Kız çok tatlıydı. Çok sevimliydi ve onu çok sevmiştim. Ufuk'un sözlerinden sonra bana döndü. Ben gülümserken bana şaşkınlıkla bakıyordu. Sonra o da gülümsedi ve telefonu kaldırdı. Bana bakarken konuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANLAŞMA
Chick-Lit(Ilk bölümlerde saçmaladığımı biliyorum. Finalden sonra düzenleyeceğim.) Annesini ve babasını kaybettiği kazadan sadece kardeşi kalan bir kız; Melek YILMAZ Yaptığı kaza yüzünden ablasının anlaşmalı bir evlilik yapmasına neden olan bir çocuk; Ufuk Y...