BÖLÜM 3

7K 298 744
                                        


Canlarım öncelikle finallerimden dolayı bölümü yazamadığım için özür dilerim. Ama geldim.

İyi okumalar...

Ertesi sabah uyandığımda saat 9'du. Hemen mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Ufuk'un patronu ona birkaç gün gelmemesini söylemişti. Kendini ve kafasını toplaması için. Bende bugün Esra abladan izin almıştım. Kahvaltıyı hazırladığımda Ufuk'un odasına gittim ve kapıyı tıklattım. Ses gelmediğinde kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim. Ufuk uyuyordu. Uykusu ağırdı garibimin. Top atsan uyanmazdı. Acaba Selçuk'un da uykusu ağır mıydı? Neden aklıma geldi ki şimdi?Hem banane ki ondan? Kızım altı ay beraber yaşayacağın adamı hiç merak etmiyor musun? Ediyorum, da neden ediyorum? Biz kadınlar merak duygusuyla doğmuşuz bebeğim bu yüzden. Aslında çok haklısın. Off!

"Abla?!" Ufuktan gelen sesle ona döndüm. Sanırım dışımdan oflamıştım ve kardeşimi uyandırmıştım. Karşımda yüzünü ovuşturan Ufuk,bunun bizzat örneğiydi. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip saçlarını karıştırdım.

"Ablacım? Günaydın." Gülümseyerek cevap verdi.

"Günaydın. Dur tahmin edeyim: kahvaltı hazır beni uyandırmaya çalıştın. Ben uyanmayınca da oflayarak uyandırmayı denedin ve başardın." Oh be çakmamıştı. Sırıttım ve başımla onayladım. Yataktan kalktım ve kapının kulbunu tuttum ve omzumun üstünden arkama baktım.

"On dakikan var,yatağını topla. Odan da dağılmış bi el at." Öpücük attım ve dışarı çıktım. arkamda hayıflanmasını duydum ama duymazlıktan geldim. Hayat çok garipti. Az önce sıkıntılıyken kardeşimle konuşunca bütün sıkıntım uçmuştu. Boşuna demiyordum tek kişilik dev ailem o benim diye. Gülümseyerek mutfağa gittim ve çayları doldurdum.

On dakika meselesine gelirsek;ben Ufuk'a dakik olması için bu yöntemi uyguluyordum.Önceleri işe geç kalıyordu. Şart olmuştu vesselam. On dakika dolduğunda hışımla mutfağa girdi ve sandalyeye oturdu. Derin bir nefes aldı ve çayına uzandı.

"Aferin." diye mırıldanıp kahvaltımı yapmaya başladım. Bir süre süren sessizliği Ufuk bozdu:

"Abla? Bugün mü buluşacaksın o adamla?" Başımı tabağımdan kaldırdım ve ona baktım.

"Evet,bugün saat 1'de sahilde buluşup konuşucaz. En kısa zamanda olsun bitsin." Başını salladı.

"Bende gelicem." Şaşırmıştım.

"Neden? Kendim halledebilirim." Kararlılığını gördüm ve sesimi çıkaramadım.

"Gelicem abla. O adama güvenmiyorum. Yanında olmalıyım." İtiraz etmenin yararı olmadığını anlayınca onu onayladım. Kahvaltının geri kalanı sessiz geçmişti. Ben masayı toplarken Ufuk üzerini değiştirmek için odasına gitmişti. Bende mutfaktaki işimi bitirip odama geçtim. Üzerime siyah pantolon,baskılı bir tişört geçirdim. Onun üzeride de havaların sonbaharda  serin olduğunu bildiğim için bir hırka aldım. Siyah çantama gereklileri de attıktan sonra odamdan çıktım. Makyaj yapmayı sevmezdim. Ufuk'un odasının kapısını tıklatıp hazır olduğumu belirttikten sonra salona geçtim. Çantama telefonumu da attıktan sonra Ufuk da gelmişti. Saat 12.30'du; yürüyerek sahile geldiğimizde Selçuk'u göremedim. Telefonumu çıkarıp nerede olduğunu soran bir mesaj attığımda anında cevap geldi:

-Sahildeki kafedeyim. Ufuk'a söyledim ve kafeye gittik. Selçuk'u -birkaç gün içinde evleneceğim adama bey diyemem herhalde-  ilerideki masada gördüğümüzde adımlarımızı oraya yönlendirdik. Masaya ulaştığımızda Selçuk ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Selçuk'un elini benden önce Ufuk tutup sıkarken ben şaşkınca Ufuk'a baktım. Elimi koluna götürdüğümde bana baktı. Ona gözlerimi büyütüp baktığımda hatasını anladı ve Selçuk'un elini bıraktı. ben başımla Selçuk'a selam verince o da durumu anladı ve oturdu. Bizde oturduğumuzda garson geldi ve ne içeceğimizi sordu. İkimiz de çay istediğimizde Selçuk'un da çay içtiğini farkettim. Çaylarımız geldiğinde söze giren Selçuk oldu:

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin