Daha dün Allison'un finalini yapmışken ertesi gün başka bir hikâyeye başlayan ben sjsjsj
Medyada bir adet Çakal'ımız var.
. . .
Önümdeki büyü kitabında yazan kelimelere tuhaf tuhaf bakarken bunun hangi dilde olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Arapça olabilir miydi?
Allah aşkına bu ne biçim büyü? Büyü sözü diye küfür mü ettiriyorlar acaba?
Daha fazla çalışamayacağımı anladığımda kitabı kapatıp asamı da belimdeki asa koymak için olan yere koydum.
O sırada aşağıdan annem seslenmişti. "Çakal! Yemeğe!"
Anneme cevap vermeden odamdan çıkıp mutfağa gitmiştim. Sabahtan beri o saçma büyüyü okumaya çalışıyordum ama nafile! Arapçayla Latinceyi karıştırmışlar salak saçma bir kelime ortaya çıkmış resmen!
"Ey ev halkı! Selamün Aleyküm!"
Ailem benim bu hallerimi normal karşılıyorlardı. "Aleyküm Selam kızım. Hadi otur yemeğe, soğuyacak."
Her zamanki yerim olan ağabeyimin solu, ablamın sağına oturdum ve yemeye baktım.
Et suyu çorba.
"Anne, biri mi hasta?"
Annem bana 'ne oldu' der gibi bir bakış attı.
"Sen biri hasta olunca yaparsın bu çorbayı. Kim hasta?"
Tabii oradan bir adet ağabey araya karışmasa ölür. Çünkü o bir ağabey.
"Sen hastasın ya. Kafadan hemde."
Ben ağabeyimi duymamış gibi yaparken annemden cevap bekledim.
"Ablan rahatsızmış biraz. Onun için yaptım."
O bunu söylediğinde direk solumdaki ablama döndüm. "Pişt, neyin var?"
Ablam bana ters bir bakış attı. "Sen de Levicorpus ile iki saat boyunca baş aşağı dursaydın böyle olurdun."
Gülmemek için dudaklarımı dişlerken sordum. "Kim yaptı? Ve lütfen fotoğrafını çektiklerini söyle."
Ablam arkamdaki ağabeyime öfkeyle baktı. "Kim yapacak? Sinan malı yaptı tabii ki!"
Bu arada babam devreye girdi. "Çocuklar! Yemekte rahat durun bari, sonra birbirinize istediğinizi yapabilirsiniz."
Ağabeyim heyecanla atıldı. "İstediğimiz her şeyi mi?"
Babam ona dik dik baktı. "Hayır."
Evet dese şaşarım zaten.
Yemekten sonra ağabeyim ve ablam kendi odalarına çekildiklerinde ben onların aksine evden çıkmıştım. Tabii anneme haber vererek.
Evden çıkıp küçük mahallemizin içinde ıslık çalarak yürürken keşke yanıma para alsaydım diye düşünüyordum. O sırada kafama gelen top ile az daha yere düşecektim.
Acıyan kafamı ovarken öfkeyle topuk geldiği tarafa döndüm. Benim yaşımdaki birkaç çocuk futbol oynuyordu.
"Lan sizin ayağınızın ayarına sokayım! Madem oynayamıyorsunuz neden oynamak için bu kadar ısrar ediyorsunuz ki?! Neden yani?!"
Çocuklardan gülerek bu tarafa geldiklerinde içlerinden biri mahcupça bana baktı. "Kusura bakma. Bilerek olmadı."
O bunlar dedikten sonra içlerinden biri o çocuğun kafasına vurdu. "Oğlum niye özür diliyorsun? Kafasına top geldiyse geldi, istersek bir daha atarız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...