Bella
Sessiz adımlarla merdivenlerden inip ortak salona geldiğimde Draco ve Blaise'in çoktan geldiklerini görmüştüm. Yanlarına gidip koltuklardan birine oturduğumda Draco kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Uyuyor mu?"
Onu başımla onayladım. "Uyuyor. Ama yine de sessiz olalım. Herhangi bir öğrencinin uyanması iyi olmaz."
O sırada Blaise araya girdi. "Şimdi, plan nedir?"
"Planımız, Pansy'ye her şeyi itiraf ettirmek. Bunun için Veritaserum kullanabiliriz. Daha sonra da hafızasını sileriz."
Blaise kafa karışıklığıyla bana baktı. "Veritaserum neydi? Unutmuşum."
Blaise'e tam bir aptalmış gibi bakarken -ki zaten öyleydi- cevap vermiştim.
"Derslerde kız kesmek yerine dersi dinleseydin okul birincisi olmuştun Blaise! Her neyse, Veritaserum, içen kişinin her şeyi itiraf etmesini sağlayan bir iksir. Açıkçası yapımı pek kolay sayılmaz fakat ben yapabileceğime eminim."
Draco kaşlarını çatarak bana baktı. "Pansy'ye bir şey olmayacak, değil mi?"
Bu sefer de ben kaşlarımı çatmıştım. "Ona bir şey olup olmaması kimin umurunda? Onun Pansy olmadığına neredeyse eminim. Biri ona bir şey yapmış."
Draco bana cevap vermeyip arkasına yaslandı. Blaise araya girerek konuştu.
"Peki, iksiri yapmak ne kadar zaman alır? Yani, tamam Pansy'nin bu halini oldukça sevdim. Hatta gerçekten harika biri ve eski Pansy'den bin kat daha iyi. Ama işin aslını da merak ediyorum."
Draco bir anda kaşlarını çatarak Blaise'e bakmaya başlarken ben de Draco'nun bu tepkisiyle ona gözlerimi kısarak bakmıştım. Bunda da bir gariplik yok değildi.
Ara ara Draco'ya imalı bakışlar atarken Blaise'e cevap verdim. "Yapımının bir gün alacağını düşünüyorum. Ama önce malzemeleri öğrenmemiz ve bulmamız gerekiyor."
Blaise kocaman gülümsedi. "O iş bende."
Bu sırada Draco oldukça alakasız bir konuşma başlattı. "Blaise, neden bu konuda bu kadar ilgilisin?"
Blaise anlamayarak kaşlarını çattı. "İlgili mi?"
Draco onu başıyla onayladı. "Evet. Yani, eğer Pansy'nin şu sıralar olan davranışlarından etkilendiysen eğer..."
Blaise telaşla araya girdi. "Hey, hey! Yok öyle bir şey. Yani, hadi ama! Pansy ve ben mi? Olacak iş değil!"
Bu çocukta kesinlikle bir haltlar vardı. Neyse ki Draco da bunu anlayabilmişti.
"Blaise, öt çabuk."
Blaise yenilgiyle omuzlarını düşürdü ve bize kaçamak birer bakış attı. "Pekâlâ, pekâlâ. Yalnızca... O zaten güzel bir kız ama eskiden davranışlarıyla herkesi kendinden uzaklaştırmayı başarırdı. Bilirsiniz, bazen gerçekten katlanılamaz olabiliyor."
O konuşmasına devam ederken ben kendi kendime mırıldandım. "Bilmez miyim..."
"Ama bu sıralar gerçekten çok farklı davranmaya başladı. Artık saçma sapan davranmıyor. Yani, en azından özürlüye benzemiyor."
Bu sırada da üçümüz gülmüştük. Gerçekten, Pansy bazen özürlü gibi davranışlar sergileyebiliyordu.
"Kısacası şu son zamanlarda bambaşka biri gibi davranmaya başladı. Ve ben o kızdan fena etkilendim. Sadece Pansy güzel olduğu için de değil, o... O çok başka biri gibi ve ne bileyim, ister istemez dikkatimi çekiyor işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...