Koridorun sonunda yan yana olan Draco ve Mary'ye her an dalacak gibi bakıyordum çünkü neden bakmayayım?
Ağzına sıçtığımın kızı hastaneden çıkmıştı!
Hogwarts'a geldiği gibi Draco'nun üzerine atlaması ise tam bir faciaydı. Ben tam kızın ağzına sıçmaya gidecekken Bella beni zor tutmuştu.
Beni tuttuğu için ona ayrı bir gıcık olmuştum. Ne tutuyorsun ki?! Ben ne güzel ebesinin bir tarafına koyacaktım o kızın!
Ben onlara ölümcül bakışlar atarken Draco'nun bir anda bana bakmasıyla başımı başka tarafa çevirdim ve etrafı izliyormuş gibi yapmaya başladım. Ben mal mal etrafa bakarken duyduğum kıkırtıyla gözlerim sonuna kadar açıldı ve kendime engel olamadan Draco'ya döndüm.
Bana bakarak gülüyordu.
Allah seni kahretmesin Draco!
Beni kalpten mi götüreceksin sen Draco!
İnsan içinde bu kadar güzel gülmek zorunda mısın Draco?!
Mary'ye baktığımda sırıtarak Draco'ya baktığını ve bir şeyler anlattığını gördüm. Draco'nun ona gülmesinden fazlasıyla memnun görünüyordu fakat ben memnun falan değildim.
O kızın önünde gülmemeliydi!
Draco gözlerini benden çekip dikkatini Mary'ye verdiğinde delirmek üzereydim. Tam onlara doğru yürümeye başlayacakken kolumdan tutulmasıyla duraksayıp kolumu kimin tuttuğuna baktım. Bella bana bıkkın bakışlar atıyordu.
"Şunları izlemeyi kesemez misin? Senin bir şey yapmayacağından emin olmak için ben de onları izlemek zorunda kalıyorum ve bu çok mide bulandırıcı."
Bella'nın sözleriyle gözlerimi kısarak Draco ile Mary'yi izlemeye devam ettim.
"Ağzına sıçtığımın sarışını, niye bu kadar samimiler ki?! Yani, birlikte takılmak zorunda olduğu kız ile nasıl bu kadar iyi anlaşabilir?"
Bella beni pek de umursuyor gibi görünmüyordu. "Beni ilgilendirmiyor. Her neyse, seninle önemli bir konuda konuşmalıyım. Benimle gel."
Bella benim kolumdan tuttuğu gibi götürürken Draco'ya sonra kez bakabilmiştim.
Ağzına sıçtığımın çocuğu, hâlâ Mary'ye gülüyor ya!
Draco ve Mary görüş alanımdan çıktığında Bella beni boş bir sınıfa sokmuştu. Bir sınıfa bir de Bella'ya tuhaf tuhaf bakarken ne konuşabileceğimi düşünüyordum.
Ay acaba Pansy'nin geri gelmesini mi istiyorlardı?
Yok canım, ben Pansy'den daha iyi bir Pansy'yim bir kere. Pansy benim kadar güzel Pansy değil.
Bu ne boktan bir cümle oldu amk?
"Sana birkaç şeyden bahsetmek istiyordum. Hortkulukları biliyorsun, değil mi?"
Bella'ya tuhaf tuhaf bakmaya devam ederken onu başımla onayladım. Bella anlatmaya devam etti.
"Regulus Black, yani babamın bir günlüğü var. Günlükte hortkuluk olduğunu düşündüğü eşyaları yazmış. Bir süredir ben ve bir arkadaşım bu hortkuluklar ile uğraşıyoruz. Bilmen gerektiğini düşündüm." deyip omuz silken Bella'ya kaşlarımı çatarak cevap verdim.
"Senin Pansy'den başka arkadaşın mı vardı? Kim peki?"
Bella gözlerini devirdi. "Adı Amelia. Hufflepufflı bir kız. Hatta bir ara bahsetmiştim, Daniel ile evlenmek üzereyken kaçan kız. Kaçması için ona biraz gaz vermiş olabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakal [ Tamamlandı ]
FanfictionDikkat, dikkat! Hogwarts'da kaçak var! Kim mi? Tabii ki ben! Yaşlanmış ve tabuta girmeyi inatla reddeden Dumble Amca'nın inadına, Hogwarts'a kaçak gitmek pek de akıllı işi sayılmaz, değil mi? Akıllı olduğumu iddia eden bana zorluk çıkarmayıp intihar...